Mardin’de arazi kavgaları kan davalarına dönüşüyor!
Mardin'deki tarla ve su paylaşım anlaşmazlıkları, sadece ekonomik ya da çevresel bir sorun değil, toplumsal ve kültürel çatışmalara da yol açabilen bir tehlike taşımaktadır.
Mardin ve çevresinde, tarla, arazi, bahçe ve bağ paylaşımı nedeniyle çıkan kavgalar, bölgenin en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Bu kavgalar, sadece bireysel çatışmalarla sınırlı kalmayıp, geçmişte yaygın olan kan davalarını tetikleme riski taşıyor. Son yıllarda artan bireysel silahlanma ve ekonomik sıkıntılar, bu tür olayların daha ölümcül sonuçlar doğurmasına neden oluyor.
Arazi ve Su Paylaşımı Çatışmaları
Mardin’deki kavgaların büyük bir kısmı, devletin sahip olduğu hazine arazileri ve meralar üzerinde yaşanıyor. Bu alanların paylaşımı konusunda çıkan anlaşmazlıklar, kısa sürede büyüyerek ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanıyor. Özellikle yaz aylarında, sulama sezonunun başlamasıyla birlikte bu tür olaylarda artış gözlemleniyor. Düzenli bir sulama sisteminin olmaması, sulama birliklerinin faaliyetlerinin durması ve teknolojik olmayan yöntemlerin kullanılması, sorunları daha da derinleştiriyor.
Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) merkezinde yer alan Mardin’de, sulama sorunları nedeniyle çıkan kavgalar, kan akmasına neden oluyor. Elektrik borçları nedeniyle sulama birliklerinin işlevsiz hale gelmesi ve eğitim seviyesinin düşük olması, bu çatışmaların temel nedenleri arasında yer alıyor.
Toprak Kanunu ve Çözüm Eksikliği
1974 yılından kalma toprak kanununun günümüz ihtiyaçlarını karşılamaması, bölgedeki arazi anlaşmazlıklarının temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Mardin’in 10 milyon 730 bin dekarlık tarım arazisine sahip olmasına rağmen, toprak reformu kapsamında düzenleme yapılan alan 1 milyon hektara bile ulaşamamış durumda. Bu durum, arazi sınırları ve mera kullanımı konusunda ciddi sorunlara yol açıyor.
Akrabalar ve Komşular Arasında Çatışmalar
Mardin’deki kavgaların çoğu, akrabalar veya komşu köyler arasında yaşanıyor. Geniş aile yapılarının ve aşiret ilişkilerinin güçlü olduğu bölgede, iki kişi arasında başlayan bir tartışma, kısa sürede çok sayıda kişinin katıldığı bir çatışmaya dönüşebiliyor. Kaynakların kısıtlı olması, kardeşler arasında ayrımcılık ve dengenin kurulamaması gibi nedenler, aile içi şiddeti de artırıyor.
Bireysel Silahlanma ve Ekonomik Sıkıntılar
Bireysel silahlanmanın yaygın olduğu bölgede, kavgalar daha ölümcül hale geliyor. Artan ekonomik sıkıntılar ve pahalılık, insanların tahammül seviyesini düşürerek şiddet olaylarını tetikliyor. Sadece son üç ayda Mardin’de 60 kişinin intihar ettiği belirtilirken, bu durumun toplumsal huzursuzluğu artırdığı ifade ediliyor.
Kan Davalarına Dönüşme Riski
Bölgede yaşanan cinayetlerin, geçmişte yaygın olan kan davalarına dönüşme potansiyeli yüksek. Eskiden sorunları çözmek için devreye giren kanaat önderleri ve din adamlarının etkisini kaybetmesi, bu tür olayların büyümesine neden oluyor. Bölgede suç bireysel değil, kolektif olarak algılanıyor. Bir cinayet işlendiğinde, birey değil, ait olduğu aşiret veya köy hedef alınıyor. Bu durum, olayların kan davasına dönüşmesini kolaylaştırıyor.
Çözüm Önerileri ve Çağrılar
Mardin’deki kan davalarının çözülmesinde arabuluculuk yapan kanaat önderleri bölgede ölümle ve yaralanmayla sonuçlanan olayların sayısında artış olduğunu belirtiyor. Hedbi, bu olayların klasik kan davalarından farklı olduğunu, bir anlık öfke ve cehaletin etkisiyle gerçekleştiğini ifade ediyor. Yetkililer, bireysel silahlanmaya karşı harekete geçilmesi ve bölgedeki arazi sorunlarının çözülmesi için kapsamlı reformların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Mardin’deki bu olaylar, sadece bölge halkını değil, tüm Türkiye’yi derinden etkileyen bir sorun olarak dikkat çekiyor. Toplumsal barışın sağlanması için devletin ve sivil toplum kuruluşlarının daha etkin bir şekilde devreye girmesi gerektiği ifade ediliyor.
Editör: Neslihan Özkan