diorex
sampiyon

Vladimir Nikolaevic Diakov kimdir? Vladimir Nikolaevic Diakov kitapları ve sözleri

Akademisyen Vladimir Nikolaevic Diakov hayatı araştırılıyor. Peki Vladimir Nikolaevic Diakov kimdir? Vladimir Nikolaevic Diakov aslen nerelidir? Vladimir Nikolaevic Diakov ne zaman, nerede doğdu? Vladimir Nikolaevic Diakov hayatta mı? İşte Vladimir Nikolaevic Diakov hayatı...

  • 27.06.2023 14:00
Vladimir Nikolaevic Diakov kimdir? Vladimir Nikolaevic Diakov kitapları ve sözleri
Akademisyen Vladimir Nikolaevic Diakov edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Vladimir Nikolaevic Diakov hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Vladimir Nikolaevic Diakov hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Vladimir Nikolaevic Diakov hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Vladimir Nikolaevic Diakov kimdir?

Vladimir Nikolaevic Diakov Kitapları - Eserleri

  • İlkçağ Tarihi - Cilt 1
  • İlkçağ Tarihi - Cilt 2

Vladimir Nikolaevic Diakov Alıntıları - Sözleri

  • Bazen, yenilenler, zafer kazanan tribünün bir kalanına katılıyorlardı. Tören sırasında, tutsaklardan biri, anaerkil soydan akrabalığı simgelemek için dudaklarını yaşlı bir kadının göğsüne hafifçe dokunduruyordu. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • Dünya uygarlığının hazineleri Hint uluslarına çok şey borçludur. Matematikçileri, günümüzde evrensel olarak kabul edilen bir sayı yazma sistemini (rakamın değerinin sayı içindeki yerine göre değişmesi sistemi) getirdiler; önce Yakın Doğu uluslarının aldığı ve Avrupa’da biraz değişik şekliyle ve “Arap rakamları” adıyla bilinen bazı rakamları (özellikle “sıfır”ı) buldular. İlkçağ Hintlileri, kare ve küp kök almasını, “pi sayısını” oldukça doğru hesaplamasını biliyorlardı; trigonometrinin temel yasalarının temel bilgisine sahiptiler. Ortaçağ Avrupa ulusları cebirin ögelerini Araplardan aldılar, ama Araplar da bunları Hintlilerden öğrenmişlerdi. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • Pergeli bulmak onuru da Çinlilerindir. Sağlam matematik bilgileri vardı, kare ve küp kök kullanımlarını özellikle biliyorlardı. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • Bir başka köle kaynağı da özgür insanların yasaları çiğnemek suçuyla mahkûm olmalarıydı. Mahkûm geçici olarak ya da ömür boyu köle oluyordu; bazen kölelik kişinin gelecek soyunu da kapsıyordu. Bir cinayet söz konusu ise, yalnızca suçu işleyen köylü değil bütün ailesi, dahası zincirleme güvence (kefil) nedeniyle komşuları bile köleleşiyordu. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • I. İtalya ve Roma’nın eski tarihinin kaynakları (M.Ö. III. Yüzyıla kadar.) İtalya ve Roma’nın toplumsal ve siyasal örgütlenmesinin ilk dönemlerinin incelenmesi, kaynaklarımızın son derece az olması nedeniyle, büyük güçlükler sunar. Eski İtalyalılardan, Grek toplumunun kendi kaynaklarına yerleştirilebilmesi için son derece bol malzeme sağlayan Homeros’un şiirleri türünden, eski sözel halk geleneğinden bir tek yapıt bile kalmadığını hemen belirtmeliyiz. (İlkçağ Tarihi - Cilt 2)
  • Sınıflar oluştukça, özgür insanlar arasındaki eşitsizlik giderek daha çok ortaya çıkmaya başladı ve bu durumu onaylayan bir hiyerarşi oluştu. Özgür insanlar dört “varna” ya (buna genel olarak “kast” adı verilir) ayrılıyordu. Doğuştan soylular ile tribünün soyluları iki varna’yı oluşturuyordu. Brahmanlar ve kşatriyalar. Birincisine rahipler, ikincisine askerî aristokrasi bağlıydı. Toplulukların büyük özgür insanlar yığını vekyalar (vesiya) varnasını oluşturuyordu. Topluluk içinde bir şeye sahip olmayan, tribünün kararlarına ve dinsel törenlerine katılma hakkı olmayan özgür yabancılar son varnanın, sudralar’ın kapsamına giriyordu. “Üye” olmadıkları için “bir kez doğmuş” kabul ediliyorlardı Sudralar. Oysa, üst varnaların üyeleri “iki kez doğmuş” sayılıyorlardı. Bu “ikinci” doğuş için giriş törenleri vardı. Bir varnanın üyesi oluş doğumla belirlendiği için, bir varnadan bir başka varnaya geçiş genellikle olanaksızdı, değişik varnanın üyeleri arasında evlilik çoğunlukla yasaklanmıştı. Varnalar yasalar karşısında aynı haklara sahip değildi; aşağı varnaların üyeleri aynı suçu işleyen üst varnanın üyelerinden daha ağır cezalara uğruyordu. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • Mezopotamya’da, M.Ö. IV. binlerin sonunda, Eneolitik dönemde devlet ortaya çıktı. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • Budizm, ruhgöçü anlayışlarını yeniden ele aldı. Ona göre, hayat kötülüktür, yaşamak acı çekmektir. Bu nedenle, ruhun sürekli doğuşu sürecini durdurmak, Nirvana’ya, yani ruhun yok oluşuna ulaşmak gerekir. Ruhun yeniden doğuşu, yaşarken yapılan eylemlerin niteliğine bağlıdır. İnsanın davranışı kendi arzularının bir sonucudur. Öyleyse insan isteklerinden vazgeçerek Nirvanaya erişebilir. “Kurtuluş”a kavuşmak isteyenler, dünyanın hiçliklerinden uzaklaşmalı ve keşiş olmalıdır. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)
  • Gerçekte devlet, “…bir sınıfın bir başka sınıf üzerindeki egemenliğini sürdürmeyi amaçlayan bir araç”tır. Sınıfların oluştuğu toplumlarda ortaya çıkan zorlayıcı bir aygıttır. (İlkçağ Tarihi - Cilt 1)

Yorum Yaz