ergul
diorex

Thomas Luckmann kimdir? Thomas Luckmann kitapları ve sözleri

Yazar Thomas Luckmann hayatı araştırılıyor. Peki Thomas Luckmann kimdir? Thomas Luckmann aslen nerelidir? Thomas Luckmann ne zaman, nerede doğdu? Thomas Luckmann hayatta mı? İşte Thomas Luckmann hayatı...

  • 25.01.2023 21:00
Thomas Luckmann kimdir? Thomas Luckmann kitapları ve sözleri
Yazar Thomas Luckmann edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Thomas Luckmann hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Thomas Luckmann hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Thomas Luckmann hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Thomas Luckmann kimdir?

Thomas Luckmann Kitapları - Eserleri

  • Gerçekliğin Sosyal İnşası
  • Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi
  • Görünmeyen Din
  • Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi

Thomas Luckmann Alıntıları - Sözleri

  • Anlam, bir beden içerisinde bireyleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen insanın bilincinde inşa edilir. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Anlam, insan bilincinde - yani bir beden içerisinde bireyleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen bireyin bilincinde - inşa edilir. Bilinç, bireyleşme, bedenin özgüllüğü, toplum ve şahsi kimliğin tarihi-sosyal inşası, türümüzün, üzerinde düşünme ihtiyacı bile hissedilmeyen ırksal ontojenezimizin karakteristik özellikleridir. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Böylece tarihsel olarak, hem kendi hayatını hem de sosyal varoluşunu din olmadan sürdürebileceğine inanan yeni bir insan türü ortaya çıktı: “modern insan”. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Hayvanlarda ana karnındayken tamamlanan önemli organizma gelişmeleri, insan yavrusu açısından rahimden ayrıldıktan sonra vuku bulur. Ancak bu zaman zarfında insan yavrusu, sadece dış dünya içinde olmakla kalmaz, ama aynı zamanda, bu dünyayla oldukça karmaşık biçimlerde karşılıklı ilişkiler de geliştirir. (Gerçekliğin Sosyal İnşası)
  • Modern çağda bireysel ve toplumsal düzlemde anlam krizini oluşturan en önemli faktör, modern sekülarizm değil; modern çoğulculuktur. Modern çoğulculuk, aklıselim bilgiye zarar vermiştir. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Eylemin öznel kontrolü, nesnel anlamda sorumlu olan kişi içindir. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Her şey hiçliktir ! Her şey beyhudedir ! (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • İnsanın kendini-üretmesi, daima ve zorunlu olarak sosyal bir teşebbüstür. (Gerçekliğin Sosyal İnşası)
  • Ve anlam krizi, bir yaşam krizine dönüşür. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • "...o halde bilincim, gerçekliğin farklı alanları arasında dolaşacak yetenektedir. Farklı bir biçimde söylersek, dünyanın, çoklu gerçekliklerden oluştuğunun farkındayımdır. Bir gerçeklikten bir diğerine yöneldiğim zaman, bu geçişi bir çeşit şok olarak tecrübe ederim. Bu şok, geçişin gerektirdiği dikkat kaymasının neden olduğu bir şey olarak anlaşılabilir. Bir rüyadan uyanmak, en basit biçimiyle bu kaymaya bir örnek teşkil eder." (Gerçekliğin Sosyal İnşası)
  • "Ve anlam krizi bir yaşam krizine dönüşür." (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • " Anlam insan bilincinde -yani bir beden içerisinde bireyselleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen bireyin bilincinde- inşa edilir. Bilinç, bireyleşme, bedenin özgürlüğü, toplum ve şahsi kimliğin tarihi- sosyal inşası, türümüzün üzerinde düşünme ihtiyacı bile hissedilmeyen ırksal ontojenezimizin karakteristik özelliğidir." (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Durkheim hiçbir toplumun kuşatıcı bir ahlâk olmaksızın hayatta kalamayacağına inanıyor ve bu kuşatıcı ahlâki- sembolik düzeni “din” şeklinde isimlendiriyordu. Biz “normal şartlar” için bu zorunluluğu kabul etmememe konusunda Durkheim’den ayrılıyoruz (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Anlam, insan bilincinde - yani beden içerisinde bireyleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen bireyin bilincinde- inşa edilir. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Modern toplumların gündelik hayatı, gittikçe artan bir biçimde, bu tür “ithallerle” şekillenir. Kitle iletişim araçları, uzmanlık bilgilerini popüler bir form içerisinde dağıtır ve insanlar bu bilginin uygun parçalarını alarak, onları kendi deneyim depolarıyla birleştirirler. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Kurumlar dışsal gerçeklik olarak var oldukları için, birey onları içebakışla anlayamaz. (Gerçekliğin Sosyal İnşası)
  • “ Biz hepimiz, geçmiş şeyleri hatırlamaktan, bugünün baskısından ve gelecek değişikliklerin korkusundan o kadar bunalımlı bir hal alırız ki, ölüm hükmünün hepimizin içinde olduğunu ve hayatın kendisini bıkkın hale getirebileceğini kabul ederiz.” (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • Birisinin, modernite başlangıcına dek ortak bir yapısal özellik tekelleştirme eğilimi bulunduğunu varsayması durumunda dahi, birbirini takip eden çağları inceleyerek farklılıkları gözlemlemesi, çok daha önemli olacaktır. (Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi)
  • “İnsan, dünyayı şeyleşmiş bir biçimde kavrarken dahi, onu üretmeye devam eder. İnsan, paradoksal bir biçimde kendisini inkâr eden bir gerçeklik üretme yetisine sahiptir.” (Gerçekliğin Sosyal İnşası)
  • Denebilir ki; 'gerçeklik' ve 'bilgi'nin sosyolojik kavranışı, sokaktaki adamınki ile filozofunki arasında ortada bir yere denk düşer. Sokaktaki adam, genellikle, kendisi için 'gerçek' olan şeyleri ve 'bildiği' şeyleri, belirli bir problem onu aniden durdurmadıkça, kendine dert etmez. O, kendi 'gerçeklik'ini ve kendi 'bilgi'sini verili bir şey olarak kabul eder. Sokaktaki adamın bir toplumdan bir diğerine değişen oldukça farklı 'gerçeklikler'i verili bir şey olarak kabul edeceğine dair sistematik farkındalığından dolayı, sosyolog bunu yapamaz. Disiplininin kesin mantığı, sosyoloğu, eğer başkaca bir şey yoksa, iki 'gerçeklik' arasındaki farklılığın iki toplum arasındaki çeşitli farklılıklar temelinde anlaşılıp anlaşılamayacağını sormaya zorlar. Diğer yandan filozof, mesleki olarak, hiçbir şeyi verili olarak kabul etmemeye ve sokaktaki adamın 'gerçeklik' ve 'bilgi' olduğuna inandığı şeyin nihai statüsüne dair azami açıklık sağlamaya mecburdur. Farklı bir biçimde söylersek, filozof, tırnak işaretlerinin usulünce konacağı yerlere ve ihtiyatlı bir biçimde konmayabileceği yerlere karar vermek, yani bu dünya hakkındaki geçerli ve geçersiz iddialar arasında ayrım yapmak zorundadır. Sosyoloğun bunu yapması mümkün değildir. Sosyolog, tırnak işaretlerini, formel olarak değilse bile mantıksal olarak kullanmaya devam eder. (Gerçekliğin Sosyal İnşası)

Yorum Yaz