Yol ne demek? TDK'ya göre Yol kelime anlamı nedir? Yol sözlük anlamı
Yol nedir? TDK Sözlükte Yol ne anlama gelir? TDK'ya göre Yol kelimesinin sözlük ve kelime anlamı ne demektir? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Yol ile ilgili bilgiler

Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aranmaktadır. Peki Yol kelimesinin TDK’ya göre doğru anlamı nedir, Yol kelimesinin kökeni ne, Yol kelimesinin kaç anlamı var? İşte örnek cümleler ile birlikte Yol kelimesine dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...
Yol TDK Sözlükte 14 anlama gelmektedir.
Yol ne demek? Sözlük anlamı nedir?
1. Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik (isim)
2. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer (isim)
Örnek Cümleler:
- Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. - Çetin Altan
3. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi (isim)
Örnek Cümleler:
- Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu. - Ömer Seyfettin
4. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer (isim)
Örnek Cümleler:
- Su yolu. Sel yolu.
5. Yolculuk (isim)
Örnek Cümleler:
- Yola çıkmak. Yoldan kalmak.
6. Gidiş çabukluğu, hız (isim)
Örnek Cümleler:
- Bu vapurun yolu az.
7. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi (isim)
Örnek Cümleler:
- Celâl Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür. - Haldun Taner
8. Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik (isim)
Örnek Cümleler:
- Duyguların eğitimi de en iyi, sanat yoluyla olur.
9. Kumaşta bulunan çizgi (isim)
10. Kez, defa, kere, sefer (isim)
11. Hile, tuzak (argo)
12. Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan (halk ağzında)
13. Gaye, uğur, maksat (mecaz)
Örnek Cümleler:
- Bu yolda çok emek harcandı.
14. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem (mecaz)
Örnek Cümleler:
- Bu işi yapmanın bir yolu vardır.
İçinde Yol geçen birleşik kelimeler:
- yol ağzı
- yol ayrımı
- yol azığı
- yol bel
- yolbil
- yolbul
- yol boyu
- yoldüzler
- yol erkân
- yol evladı
- yolgeçen hanı
- yol halısı
- yol haritası
- yol harçlığı
- yol işareti
- yol kardeşi
- yolkesen
- yol kilimi
- yol parası
- yol uğrağı
- yolüstü
- yol yol
- yol yordam
- yol yorgunu
- açık yol
- açısal yol
- altı yol
- ana yol
- bir yol
- bölünmüş yol
- çakıl yol
- çıkar yol
- dikenli yol
- diplomatik yol
- doğru yol
- dört yol
- duble yol
- ekspres yol
- kaçamak yol
- kısayol
- köprü yol
- kötü yol
- orta yol
- otoyol
- stabilize yol
- tahsisli yol
- tali yol
- tam yol
- tek yönlü yol
- tercihli yol
- uzak yol kaptanı
- uzun yol sürücüsü
- uzun yol şoförü
- yan yol
- gözü yolda
- o yolda
- kısa yoldan
- ayakyolu
- bisiklet yolu
- boru yolu
- cinyolu
- çevre yolu
- çıkış yolu
- çözüm yolu
- demir yolu
- deniz yolu
- döl yolu
- geçim yolu
- Gökyolu
- Hacılaryolu
- Hacıyolu
- hak yolu
- Harezmi yolu
- hava yolu
- idrar yolu
- kara yolu
- keçi yolu
- koşu yolu
- Samanyolu
- seğirdim yolu
- ses yolu
- sıçan yolu
- sidik yolu
- suyolu
- su yolu
- yargı yolu
- yaya yolu
- keyfi yolunda
- tıngırı yolunda
İçinde Yol geçen atasözü ve deyimler:
- ... yoluna
- yola (veya yollara) düşmek
- yola (veya yoluna) koyulmak
- yola çıkmak
- yol açmak
- yola dizilmek
- yola düzülmek
- yola gelmek (veya yatmak)
- yola getirmek
- yola gitmek
- yol almak
- yol aramak
- yola revan olmak
- yola vurmak
- yol bulmak
- yol çizmek
- yolda kalmak
- yoldan (veya yolundan) kalmak
- yoldan çevirmek
- yoldan çıkmak
- yol etmek
- yol gitmek
- yol görünmek
- yol göstermek
- yol gözlemek
- yol iz bilmek
- yol kesmek
- yollara dökülmek
- yolları ayrılmak
- yolları tutmak
- yol şaşmak
- yol tepmek
- yol tutmak
- yolu (veya yolunu) şaşırmak
- yolu açık olmak
- yolu açmak
- yolu almak
- yolu düşmek
- yoluna bakmak
- yoluna baş koymak
- yoluna can (veya canını) vermek
- yoluna çıkmak
- yolun açık olsun
- yoluna girmek
- yoluna koymak
- yoluna sapmak
- yolunda gitmek (veya yürümek)
- yolunda görünmek
- yolunu beklemek (veya gözlemek)
- yolunu bilmek
- yolunu bulmak
- yolunu değiştirmek
- yolunu kaybetmek
- yolunu kesmek
- yolunu sapıtmak
- yolunu tutmak
- yolunu tutmak
- yolunu yapmak
- yol vermek
- yol vurmak
- yol yakınken
- yol yapmak
- yol yürümek
Editör: Muhammed Furkan Güneş