Sivas ne demek? TDK'ya göre Sivas kelime anlamı nedir? Sivas sözlük anlamı? Sivas Tarihi
Sivas nedir? TDK Sözlükte Sivas ne anlama gelir? TDK'ya göre Sivas kelimesinin sözlük ve kelime anlamı ne demektir? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Sivas ile ilgili bilgiler
Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aranmaktadır. Peki Sivas kelimesinin TDK’ya göre doğru anlamı nedir, Sivas kelimesinin kökeni ne, Sivas kelimesinin kaç anlamı var? İşte örnek cümleler ile birlikte Sivas kelimesine dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...
Sivas okunuşu (teleffuzu) nasıl?
si'vas
Sivas ne demek? Sözlük anlamı nedir?
1. Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri (isim)
Sivas isminin anlamı nedir?
Türk İstiklâl Savaşının temellerinin atıldığı, Selçuklu devrinin dev eserleriyle süslü, yüzölçümü bakımından Konya’dan sonra ikinci sırada yer alan bir ilimiz. Sivas ili topraklarının büyük kısmı İç Anadolu’nun yukarı Kızılırmak bölümünde diğer kısımları ise Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde olup, 35° 50’ ve 38° 14’ doğu boylamları ile 38° 32’ ve 40° 16’ kuzey enlemleri arasında yer alır. KuzeydenGiresun, Ordu ve Tokat; doğudan Erzincan; güneyden Malatya, Maraş, Kayseri; batıdan Yozgat illeriyle çevrilidir. Trafik numarası 58’dir.
Rivâyete göre Sivas kurulmadan önce ulu ağaçlar altında kaynayan üç pınar varmış. Bu pınar Allahü teâlâya şükür, ana ve babaya minnet ve küçüklere şefkat duygularını ifâde edermiş. Bu üç pınara “Sipas Suyu” denirmiş. Zamanla mukaddes sayılan bu üç pınarın etrâfında küçük bir yerleşim merkezi kurulmuş ve “Sipas” ismi verilmiştir.
Diğer bir rivâyete göre ise Sivas ismi eski kavimlerden“Sibasipler”den gelmektedir. Başka bir rivâyete göre “Ogüst şehri” mânâsına gelen “Sebast” kelimesinden gelmektedir. Sivas ilk çağlarda Talavra, Megalapolis, Karana ve Diyapolis isimleriyle anılmıştır.
Sivas ismi için en kuvvetli rivâyet, Selçuklu Oğuz Türklerinin lehçesinde “üç değirmen” mânâsına gelen “Sebast” kelimesinden gelmiş olmasıdır. Sebast ismi zamanla halk dilinde Sivas olarak yerleşmiştir.
Sivas Tarihi
Sivas, Türkiye'nin Sivas ilinin merkezi olan şehirdir. İç Anadolu Bölgesi'nin en eski ve önemli kentlerinden biridir.
Doğusunda Hafik, güneyinde Ulaş ve Altınyayla, güneybatısında Şarkışla, batısında Yıldızeli ilçeleri, kuzeyinde Tokat ili ile çevrilidir.
Sivas'ın nüfusu 2020 istatistiklerine göre 935,889 kişidir ve kilometrekareye 32 kişi düşmektedir.
Tarihi
Eski adı (Latince: Sebastia, Grekçe: Σεβάστεια, Ermenice: Սեբաստիա) Sebastea, Sebasteia veya Samassia olan Sivas, Anadolu'nun en eski ve yerleşim merkezlerinden biridir. Kazı ve araştırmalarda ele geçen buluntular, yörede ilk yerleşimin Neolitik Çağ'a (MÖ 8000-5500) uzandığını göstermektedir. Kent M.Ö. 2000'lerde değişik yerleşmelere sahne olmuştur.
Kaynaklarda geçen yazılı tarihi M.Ö. 2000 yılı başlarında Hititlerle başlamakta olup merkez Tatlıcak Köyü ile Uzuntepe Köyündeki höyükler, Divriği Maltepe Köyünde bulunan höyük ve Gürün Şuğul vadisindeki Hititçe yazılar başlıca Hitit yerleşim alanlarıdır. Maltepe Höyüğü kazıları, yörede ilk yerleşmenin M.Ö. 2600'lerde başlayıp M.Ö. 2000'lere kadar kesintisiz sürdüğünü göstermektedir.
Coğrafya olarak İç Anadolu'da bulunmasına rağmen Şebinkarahisar'ın 1933 yılına kadar kazaları olan Suşehri, Akıncılar, Gölova ve Koyulhisar ilçeleri Doğu Karadeniz Bölgesi ve kültür alanında yer almaktadır. Sivas'ın ilçelerini Karadeniz'deki Suşehri ovasına Geminbeli Geçidi bağlar. Divriği ve Gürün ilçeleri de Doğu Anadolu Bölgesinde yer alırken, Doğanşar ile Zara'nın kuzeyi de Karadeniz Bölgesinde yer alır. Sivas topraklarında İç Anadolu, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinin kültürleri de yer alır.
Sivas merkez ve çevre ilçelerinde gırnata, zurna ve Sivas'a özgü halk oyunları oynanırken, Karadeniz'deki ilçelerinde kemençe ve zurna ile horonlar oynanır. Divriği ve Gürün bölgesi Doğu Anadolu kültüründe yer alır. İç Anadolu bölgesindeki ilçeleri ise kültür olarak Sivas merkez bölgesinin kültür ve şivesine sahipken, Karadeniz'de kalan ilçeler büyük ölçüde Giresun ve Ordu ile aynı şiveyi kullanırlar.
İlk uygarlıklar dönemi
MÖ 17. yüzyılda Hitit sınırları içinde yer alan kentin güney kesimi Geç Hitit devletleri döneminde Tilgarimmu adıyla anılmaya başladı. MÖ 8. yüzyılda Kimmer ve İskit istilalarına uğradı. MÖ 6. yüzyıl başlarında Medlerin, aynı yüzyılın ortalarında da Perslerin egemenliğine girdi. MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısındaki kısa süreli yönetimin ardından Büyük İskender'in Makedonya Krallığı'na bağlandı.
MS 17'de bütün Kapadokya ile birlikte Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girdi. Bu dönemde kısa sürelerle Partların ve Sasanilerin eline geçti. Bizans döneminde önce Armeniakon Theması'nın sınırları içindeydi. 12. yüzyılda Sebasteia Theması'na bağlandı.
Selçuklu dönemi
Selçuklu Türkleri Malazgirt Meydan Muharebesi'nden önce Sivas'a kadar uzanmış ve 1059'a doğru bir ara kenti ele geçirmişlerdi. Ancak yörenin kesin olarak Türk egemenliğine girmesi Malazgirt Zaferi'nden kısa bir süre sonra gerçekleşti. Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın kumandanlarından Emir Danişment'in ele geçirdiği kent uzun bir süre Danişmentlilerin elinde kaldıktan sonra 1174'te II. Kılıç Arslan tarafından Selçuklu Devleti sınırları içine alındı.
Selçuklular döneminde Sivas yeniden gelişti. Kentin surları 1221'e doğru, Sultan I. Alaeddin Keykubad tarafından onartıldı. Kısa bir süre sonra Moğolların saldırıları başladı ve Kösedağ Savaşı'ndan (1243) sonra Selçuklu topraklarıyla birlikte Sivas da Moğolların eline geçti.
Kentteki anıtların en önemlileri 13. yüzyılın ikinci yarısındaki İlhanlılar döneminde yapıldı. Sivas, Kayseri ile birlikte İlhanlılar'ın Anadolu'ya gönderdikleri valiler tarafından merkez olarak kullanıldı. 14. yüzyılın ilk yarısında Sivas'a gelen İbn-i Batuta, burayı İlhanlıların Anadolu'daki en büyük şehri olarak tanımlar. İlhanlı valilerinden Alaeddin Eratna Bey, 1345'te bağımsızlığını ilan ederek önce devletine merkez olarak Sivas'ı seçti.
Eretna'nın 1353'te ölümünden sonra Kadı Burhanettin onun yerini aldı ancak Akkoyunlu Beyi Karayülük Osman ile yaptığı bir savaşta öldü (1398). Bunun üzerine Sivaslılar topraklarını Osmanlı padişahı Yıldırım Beyazıd'a teslim ettiler. 1400 yazında Timur Sivas'ı ele geçirdi, şehri savunan askerleri öldürttü, halkı kılıçtan geçirtti, şehri yağmalattı ve surları yıktırttı. Timur istilasından sonra şehir bir süre Kadı Burhaneddin'in damadı Mezid Bey'in elinde kaldı. 1403-1408 arasında yeniden Osmanlı hakimiyetine geçti ve bir eyalet merkezi oldu.
Osmanlı dönemi
Sivas'ta bulunan yapılar 17. ve 19. yüzyıllar arasında zaman zaman Anadolu'da meydana gelen ayaklanmalardan zarar gördü. 1649'da şehirden geçen Evliya Çelebi, surların kuşattığı alanda 44 mahalleye bölünmüş 4600 ev bulunduğunu ayrıca Yukarıkale adını verdiği İçkale ve Paşa kalesindekilerle bu sayının 6060'ı bulduğunu yazar. 19. yüzyıl gezginlerinin kent nüfusu için verdikleri rakamlar genellikle birbirini tutmaz. Bu yüzyılın sonuna doğru nüfusun 30.000-45.000 arasında değiştiği sanılmaktadır.
Yine 19. yüzyıl başında bütün Osmanlı topraklarında Islahat Devri başlamıştır. Önce 7 sancak ve 72 kazadan oluşan Sivas, gittikçe daralmış ve önemini kaybetmiştir. Valiliğine bile mirimiranlar atanıyordu. 1813'te bu usulden vazgeçilerek yeniden vezir atanmasına başlandı. Bir yıl sonra şehirde büyük bir veba salgını baş gösterdi.
Eyalet teşkilatı bazı küçük değişikliklerle XIX. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. 1863'te uygulanmaya başlanan vilayetler teşkilatı içinde kurulan Sivas vilayeti; Sivas, Amasya, Tokat ve Şebinkarahisar (Karahisar-ı Şarkî) sancaklarına ayrıldı. Bu durum Cumhuriyet döneminde sancakların vilayet haline getirilmesine kadar devam etti.
Millî Mücadele dönemi
Sivas'ın Millî Mücadele'nin kazanılmasında önemli bir yeri vardır. Bu mücadelenin hazırlık döneminde Mustafa Kemal Paşa önce, 27 Haziran 1919'da Samsun'dan Erzurum Kongresi'ni takiben burada 4 Eylül 1919'da Sivas Kongresi'ni topladı ve 18 Aralık 1919'da Ankara'ya gitmek üzere şehirden ayrıldı. Gerek 1927'de Chicago Üniversitesinden gelen arkeologların ve gerekse 1945 yılında da Türk arkeologların yaptığı kazı ve araştırmalara göre Sivas tarihin ilk dönemlerinden itibaren yerleşim birimi ve şehir merkezidir. Ayrıca dünyanın en eski medeniyetlerinden olan Persler, Etiler, Hititler, Asurlar Sivas'ta hüküm sürmüşlerdir.
Karadeniz'in tek yolcu treni olan Samsun Postası Sivas'tan gönderiliyor. Ayrıca Sivas, tren istasyonu olarak büyük bir kavşak konumundadır. Bugün birçok ilin demiryolu bağlantısı direkt olarak Sivas üzerine kuruludur. Sultan II. Abdülhamid döneminden beri vardır. Cumhuriyet tarihinin de ilk vagon ve lokomotif fabrikası ve Cer atölyesi TÜDEMSAŞ 1939’da Sivas'ta kuruldu. TÜDEMSAŞ kurulduğunda dünyanın en ileri tesislerinden biriydi. 2003 yılında Irak Savaşı'nın başlarında TÜDEMSAŞ, Saddam yönetiminin başında bulunduğu Irak'a 300 vagonluk ihracat yaptı. Bugün hala dünyanın değişik yerlerinden TÜDEMSAŞ’a gelen siparişler değerlendirilmektedir ve ihracatlar devam etmektedir. TÜDEMSAŞ, Sivas'ın geçim kaynağı ve bel kemiğidir.
Atatürk’ün 'Cumhuriyetin Temellerini Burada Attık' dediği Sivas'ta 4 Eylül 1919'da, Sivas Erkek Lisesinde toplanan Sivas Kongresi, alınan kararlar bakımından Türk Kurtuluş Savaşı öncesi toplanan en önemli kongredir. Hiçbir ülkenin manda ve himayesinin kabul olunmayacağı ve milletin istikbalinin yine milletin azim ve kararıyla kurtulacağı kararları bu kongrede alınmıştır.
Kronolojik Sivas tarihi
MÖ 7000-5000 (Sivas'ta ilk yerleşim dönemi)
MÖ 1600-884 (Hititler dönemi)
MÖ 800-695 (Frigler dönemi)
MÖ 700-546 (Lidyalılar dönemi)
MÖ 550-332 (Persler dönemi)
MÖ 333-MS 17 (Kapadokya dönemi-Makedonyalilar)
17-395 (Romalilar dönemi)
395-1075 (Bizanslılar dönemi)
Coğrafya
Sivas merkezin yüz ölçümü 3.488 km2'dir.
İklim
Sivas, sert bir karasal iklim yapısına sahiptir. Kışları soğuk ve sert geçer, kış aylarında bol kar yağışı görülür ve ortalama 4-5 ay karla örtülüdür. Yazları sıcak kurak ve kısa süreli, ilkbahar ve sonbahar ayları yağmurlu geçer.
Yapılan gözlem ortalamalarına göre (son 50 yıl içinde gözlenen) en soğuk ay -34.6 derece ile Ocak ayıdır. En sıcak ay 38.3 derece ile Temmuz ayıdır, aylık yağış ortalaması en yüksek ay Mayıs, en düşük ay Ağustostur. 1992 yılında gözlenen en yüksek nem oranı %80.0 ile Aralık ayı; en düşük nem %55.2 ile Ağustos ayıdır. Aynı yılda en yüksek basınç 874.1 mb olarak Ocak ayı, en düşük basınç ise 868 mb olarak Şubat ayıdır.
Etnik yapı
Şehrin sakinleri çeşitli devirlerde bölgede hakim olmuş devletlerce yerleştirilen Türkmenlere dayanmaktadır. Sonraki dönemlerde yabancı unsur sayılabilecek yegane topluluk Kafkas Göçmenleri olmuş ve şehir topraklarına Osmanlı Hükümeti'nce yerleştirilmişlerdir.
Çerkezler
Rusya'nın Kafkasya'yı işgali ve Çerkes Soykırımı'nı izleyen süreçte sayıları 1 milyona yaklaşan Kafkaslı Osmanlı İmparatorluğu topraklarına(başlıca Anadolu, Rumeli, Suriye ve Ürdün) sürüldü. Anadolu'da Uzunyayla havalisine özellikle Kabardey ve Abhazlar yerleştirilmiş olup Sivas ili içinde Tokat-Kayseri üzerindeki hatta yoğunlaşmışlardır.
İlbeyliler
İlbeyliler ya da Elbeyliler, Alkaevli (Alkarevli, Alkırevli) boyundan Sivas, Kilis, Maraş ve Suriye (Halep) yörelerinde yaşayan yerleşik Türkmenlerdir Alevi ya da Hanefi Sünnidirler.
Sivas İlbeylileri: Günümüzde kendisini İlbeyli (Elbeyli) olarak kabul eden ve ağırlıklı olarak Sivas şehir merkeziyle şehrin güneybatısında 42 mahallede yaşayan Türkmenlerdir. Yaklaşık beş asırlık konar göçer hayatından sonra 18. asırda yerleşik düzene geçen İlbeylilerin meskun oldukları bölgede aynı isimle kaza teşkilatı oluşturulmuş; İlbeyli kazası bu statüsünü iki asra yakın korumuştur. Osmanlı'nın son döneminde nahiye hâline getirilen İlbeyli, daha sonra bu konumunu da kaybetmiştir.
Halk nezdinde Sivas’ta üç yöre (Emlek Yöresi, Çamşıhı Yöresi ve İlbeyi / Elbeyi Yöresi) vardır ve halk bilhassa Sivas dışında bulunduğu yerden söz ederken “Elbeyi’nin Esköy’ündenim” veya “Emlek Beyyurdu’ndan” yahut da “Çamşıhı’n Kaygısız mahallesinden” gibi ifadeler kullanarak, önce yöresini, sonra mahallesini söyler. İlbeyli / Elbeyi Yöresi halkın “Üst başı Kavlak, alt başı Yanalak” diyerek sınırını çizdiği ve Sivas’ın güney batısında iskân edilmiş 42 pare mahalleden oluşur. Bu köyler Şarkışla ve Sivas toprakları arasında yer alır ve halk şairleri ile de öne çıkarlar.
Ekonomi
Kent ekonomisinde tarım ve sanayi sektörü ilk sırada yer almaktadır. Bu sektörleri ticaret ulaştırma ve haberleşme sektörleri takip etmektedir. Sivas'ta Türkiye'nin en büyük linyit işletmesi bulunmaktadır.
Sivas öncelikle bir tarım şehridir. Tarım üretiminde buğday, arpa, çavdar, ay çekirdeği, patates ve şeker pancarı bölge üretiminde en fazla payı alan ürünlerdir. Sivas küçükbaş, büyükbaş hayvan varlığı ve arı kovanı sayısı bakımından önemli bir paya sahiptir.
Sanayi
En büyük ve eski endüstri kompleksi olarak 1939 yılında yılında Sivas Cer Atelyesi olarak kurulan TÜDEMSAŞ, TCDD'ye bağlı Beton Travers Fabrikası, 1938'de temelleri atılan ve 1943 yılında hizmete giren Çimento Fabrikası bulunmaktadır. Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri sanayi sektörünün altyapısı olarak değerlendirilebilir. Sivas'ta KSS kapsamında 1606 işyerinde 4353 kişi çalışmaktadır.
Kültür
Sivas geniş toprakları nedeniyle geniş ve büyük bir kültüre sahiptir. Sivas ilinin genelinde Batı Anadolu Ağızları kullanılır. Şive olarak Tokat ve diğer illere daha yakındır.
11. yüzyılında kurulan Surp Nişan Ermeni Manastırı 1980'lerde yok edildi.
Gökmedrese, Çifte Minareli Medrese, Şifaiye Medresesi, Buruciye Medresesi, Ulu Cami kentteki en önemli Selçuklu dönemi eserleridir. Bunlardan Şifahiye Medresesindeki yangın izleri Orta Asya'dan gelip Anadolu'yu ele geçirmeye çalışan Timurlenk'in, 180.000 kişilik ordusu ve filleriyle ani bir baskın yapıp 4.000 kişilik Osmanlı ordusunu gafil avladığında yaptığı büyük tahribat ve zulmün canlı kanıtı olarak korunmaktadır.
Osmanlı döneminde Bölge Eyaleti olmuştur. 1516 yılında alınan karara göre Sivas’a; Kayseri, Tokat, Amasya, Yozgat, Çorum, Kastamonu, Erzincan, Darende ve Arapkir ilçe olarak bağlandı.
Turizm
Sivas şehri turizm bakımından tarihi eserleri, doğal güzellikleri, kaplıcaları ve kayak turizmi ile öne çıkmaktadır.
Kültür turizmi
Sivas tarihinde belirli dönemlerde bazı devletlere başkentlik yapmıştır ve bu dönemlerde yapılan önemli ticari ve kültürel zengin eserlere sahiptir. Bu eserlerden bazıları günümüze kadar gelememesine rağmen birçoğu da Sivas turizmine katkı sağlamaktadır. Selçuklular döneminde kültürel hayat oldukça hareketli idi bu sebepten dolayı bu dönemde inşa edilen medreseler, camiiler, türbeler, hanlar, kervansaraylar şehirde dikkat çekmektedir.
Medreseler
- Şifaiye Medresesi
- Gök Medrese
- Çift Minareli Medrese
- Buruciye Medresesi
Müzeler
- Sivas Müzesi
- Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi
- Sivas Arkeoloji müzesi Camiler
- Ulu Camii
- Kale Camii
- Şems-i Sivasi Meydan Camii
- Paşa Camii
- Divriği Ulu Camii
Türbeler
- Kadı Burhâneddin Türbesi: Sivas merkezde Kadıburhaneddin Mahallesi'nde bir park içerisinde bulunmaktadır. Kesme taştan dört sütun üzerinde tek kubbesi bulunan bir yapıdır.
- Abdulvahabi Gazi Türbesi: Türbe ve hemen yan tarafında bulunan aynı ada sahip mezarlık Sivas şehir merkezinin doğusunda yer almaktadır. Halk arasında "Yukarı Tekke" mezarlığı olarak bilinen yerin bir yanı sarp bir tepe üzerindedir.
- Ahi Emir Ahmed Türbesi: 1332-33 yıllarında inşa edilmiştir. Kare planlı, sekizgen gövdelidir. Giriş kapısı dar ve basıktır. Bir mihrap bulunmaktadır. İçerisinde bir çalışma sırasında ortaya çıkarılan bir mezar odası bulunur.
- Şemseddin Sivasi Türbesi: Mutasavvıf ve şair Şemseddin Sivasî ile yakınlarının içinde bulunduğu türbe, 1564 vezir Koca Hasan Paşa’nın yaptırdığı Meydan Camisi’nin avlusu içinde yer almaktadır. Duvarları kesme taştan yapılmış olan türbenin üzeri tek kubbe ile kapalıdır.
- Şeyh Hasan Bey Türbesi: Halk arasında "Güdük Minare" olarak da tanınan yapı 1347' de yaptırılmıştır. Kesme taş kare alt yapıya sahiptir. Tuğladan yapılma iri üçgenlerle oturtulan silindirik gövdesi bulunur. Firuze çinilerle süslenmiştir.
Hanlar
- Beyrampaşa Hanı
- Taşhan Hanı
- Subaşı Hanı
Hamamlar
- Kurşunlu Hamamı
- Meydan Hamamı Köprüler
- Eğri Köprü
- Kesik Köprü
Sivas konakları ve yapıları
- Hükûmet Binası
- Kongre Binası
- Jandarma Binası
- Sivas Kalesi
Kaplıcalar
Sivas yöresinde kaplıcalara "Çermik" adı verilmektedir.
Soğuk Çermik
Sivas-Erzincan karayolu üzerinde şehir merkezine 18 km, Hafik ilçesi’ne 15 km uzaklıktadır. İl merkezinden kaplıca alanına düzenli olarak toplu taşıma araçları ile ulaşılabilmektedir. Kaplıca alanının yakınında Ahmed-i Turan türbesi yer alır ve sürekli olarak ziyaret edilir. Dağın üzerindeki bir kayada yer alan iki oval çukurun evliyanın atının ayak izleri olduğuna inanılır.
Sıcak Çermik
İl merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktaki bulunmaktadır. Yıldızeli sınırları içerisindedir ve ilçe merkezine 20 km mesafede yer alır. Ancak kaplıca bölgesindeki tüm temizlik, tesis ve otel işletmeleri ve ulaşım hizmetleri Sivas Belediyesi tarafından yapılmaktadır. Kaplıca suyunun sıcaklığı 45-50 °C arasındadır ve romatizma, solunum yolları, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı hastalıklarının tedavisine iyi geldiği bilinmektedir. Sivas Belediyesi'ne ait otel ve havuzlarla hem süreli hem de günübirlik konaklama imkanı sağlamaktadır. Ayrıca Cumhuriyet Üniversitesi'ne bağlı Rehabilitasyon Merkezi de bulunmaktadır. Yakın dönemde ise geniş kapsamlı iki adet devremülk otel hizmete girmiştir.
Değirmenaltı Şelalesi
Yıldız Beldesi'ne 2 km uzaklıktadır, Yıldız Irmağı kıyısında yer alır. Yıldız Irmağı'nın kollarından birisi olan Karadönek deresinin batı kıyısında kayalık bir tepe üzerinde bulunur. Dereye bakan doğu kısmı sarp kayalıklar halindedir. Dere yatağındaki derin vedide şelaleler bulunur.
Bölgede eski değirmenlere ait yıkıntılar vardır. Ayrıca kayalıklardaki mağaralar içerisinde eski çağlara ait kalıntılar bulunmuştur. Doğudaki kayalıklarda büyük olasılıkla Ortaçağ'da oyulmuş merdivenler yer almaktadır.
Değirmenaltı bölgesinde yöre halkı tarafından "Akşehir" olarak anılan eski bir yerleşim merkezinin var olduğu tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Editör: Muhammed Furkan Güneş