Külyutmaz ne demek? TDK'ya göre Külyutmaz kelime anlamı nedir? Külyutmaz sözlük anlamı
Külyutmaz nedir? TDK Sözlükte Külyutmaz ne anlama gelir? TDK'ya göre Külyutmaz kelimesinin sözlük ve kelime anlamı ne demektir? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Külyutmaz ile ilgili bilgiler
Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aranmaktadır. Peki Külyutmaz kelimesinin TDK’ya göre doğru anlamı nedir, Külyutmaz kelimesinin kökeni ne, Külyutmaz kelimesinin kaç anlamı var? İşte örnek cümleler ile birlikte Külyutmaz kelimesine dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...
Külyutmaz okunuşu (teleffuzu) nasıl?
kü'lyutmaz
Külyutmaz ne demek? Sözlük anlamı nedir?
1. Aldanmaz, kolay inanmaz (kimse) (sıfat)
Örnek Cümleler:
- Kendini herkesten daha zeki, daha külyutmaz zanneden böyleleri her zaman, her yerde vardır. - Murathan Mungan
Editör: Muhammed Furkan Güneş
Efkan ÖTGÜN
10.03.2023 / 11:17"KÜL YUTMAK" DEYİMİNİN GERÇEK ANLAMI<br><br>Ben kül yutmam!<br>Nasıl kül yuttun?<br>Bak, ben adama böyle kül yuttururum! <br><br>Bu gibi söylemlerini neredeyse bilmeyen yoktur! Ne var ki, kimse "kül yutmak" deyimini merak edip de, araştırarak ne anlama geldiğini ve deyimin kokenini öğrenmez!<br><br>Kül yutmak deyiminin; kandırmak, kanmak, oyuna gelmek ya da oyuna getirmek gibi, basit anlamı dışında içinizi acıtacak bir anlam ve geçmişi olduğunu eminim bilmiyorsunuz!<br><br>Evet kül yutmak; sözcük anlamı itibarıyla, kandırmak oyuna gelmektir!<br><br>"Kül yutmak" sözünün nerden geldiğini ve ne derin anlam taşıdığını, araştırmalarım ışığında dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım!<br><br>Eski Türkler, anayurtları Altaylardan çıkıp yeni yurt edinmek için batıya yöneldiklerinde, keşif için öncü birlikler gönderirlerdi. Yeni yurtlar edinmek için batıya gönderilen atlılar, özellikle, çok iyi at binen, savaşçı genç alplerden oluşmaktaydı! Yurt edinmek için giden bu gencecik alplerin yolculukları aylarca bazen yıllarca sürebiliyordu. <br><br>Büyük bir coşkuyla evlatlarını yurt edinmek için gönderen anne ve babalar, evlatlarının sağlıklı bir şekilde geri dönecekleri umuduyla yaşarlardı. Ne var ki, bu yolculuk esnasında çok zor şartlarla karşı karşıya kalan alplerin, neredeyse yüzde ellisine yakını, bazen çok daha fazlası hayatını kaybeder, geri dönemezlerdi! Üstelik de, her biri farklı yerlerde defnedilirdi!<br><br>Alplerin, anne ve babaya evlat olmalarının dışında aynı zamanda beyliklerin ve obaların da günümüzdeki karşılığı ordumuz gibi, koruyucusu kollayıcısı, askerleri idiler.<br><br>Evlatları geri dönmeyen anne babalar ise, tasavvuru mümkün olmayan bir acı içinde kıvranırlardı. <br><br>Çok acı çeken bu anne babalar, ne yapsalar içlerindeki yangını bir türlü söndüremezlerdi! <br><br>Neredeyse her obada, her cadırın önünde mutlaka ateş yakılır, kimisi yemek yapar, kimisi süt kaynatır, kimisi ekmek pişirirdi. Soğuk zamanlarda ise, ısınmak için bu ateş yakarlardı. <br><br>Eski Türklerde yakılan bu ateş, doğaya saygının gereği, çer çöp dediğimiz kuru ağaç dalları ya da kuru çalılardan oluşrdu. Yaş bir ağaca asla zarar vermezlerdi. Öyle ki, kam ayinlerinde, bahse konu çer çöp dahi olsa, yakmaz, odun veya çer çöp yerine saman yakarlardı. <br><br>Evlatlarının mezarının nerede olduğunu bilmeyen göremeyen bu anneler, babalar, çadırlar önünde yakılan odunun külünü yutarlardı! Çünkü o külü yuttuklarında, içlerinde alev alev yanan ateşin sönerek acılarını da hafifleteceğine inanıyorlardı!<br><br>Doğu Türklerinde, özellikle Azerbaycan Türklerinde, genç birisi öldüğünde, bir acıma, üzülme ifadesi olarak; 'beyneva "yazık" anasının babasının başına kül oldu!" Diye hayıflanma, üzülme ifadesi kullanılır! Ya da, evladı ölen anne, "başıma kül oldu." "Başıma kül elendi!" Diye, içinin ne kadar yandığını, acıdığını ifade etmeye çalışır!<br><br>Acıları dindirmek, acıları kandırmak, yanan ateşi kullendirmek, teselli etmek gibi.<br><br>Efkan ÖTGÜN