dedas
diorex

Ankara Gar katliamı ne zaman oldu? Kaç kişi öldü? Ne yaşandı? Suçlular yakalandı mı?

Ankara Garı saldırısı ya da Ankara Garı Katliamı, 10 Ekim 2015'te yerel saatle 10:04 civarında Ankara ilinin Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen bombalı intihar saldırısıdır.

  • 10.10.2024 16:47
Ankara Gar katliamı ne zaman oldu? Kaç kişi öldü? Ne yaşandı? Suçlular yakalandı mı?

Ankara Garı saldırısı ya da Ankara Garı Katliamı, 10 Ekim 2015'te yerel saatle 10:04 civarında Ankara ilinin Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen bombalı intihar saldırısıdır. 109 kişinin ölmesi ile modern Türkiye tarihindeki en ölümcül intihar saldırısı olmuştur. Saldırı Ankarasonrası RTÜK tarafından yayın kuruluşlarına geçici yayın yasağı getirildi ve internet servis sağlayıcıları tarafından bazı sosyal medya (Twitter, Facebook) sitelerine erişim engeli uygulandı.

10 Ekim'de DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, HDP ve pek çok sivil toplum örgütünün katılımıyla Barış Mitingi düzenlendi. Fakat yürüyüş başlamadan yürüyüş alanına kortej hâlinde ilerleyen grupların bulunduğu Tren Garı kavşağında, 3 saniye arayla 2 patlama gerçekleşti. Patlamanın ardından ambulanslardan önce polis meydana ulaştı. Meydandaki herkesi alandan çıkartmaya başlayınca yaralılara yardım etmek isteyen göstericiler, engellendikleri için polisi protesto etti. Bunun üzerine polis gruba tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti. İktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve muhalefet partileri Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), saldırıyı kınadı ve ülkeyi bölmeyi amaçlama olarak nitelendirdi. CHP ve MHP genel başkanları güvenlik açığı nedeniyle hükûmeti eleştirirken, HDP saldırıdan doğrudan AK Parti hükûmetini sorumlu tuttu. Çeşitli siyasi partiler seçim kampanyalarını iptal ederken, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından üç günlük ulusal yas ilan edildi.

19 Ekim 2015'te, iki canlı bombadan birinin Suruç saldırısını gerçekleştiren kişinin erkek kardeşi olduğu resmen belirlendi ve iki kardeşin de Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve IŞİD destekli Dokumacılar grubuyla bağlantılı olduğundan şüphelenildi

Failleri

Olaydan sonra ilk incelemeler üzerine bir değerlendirme yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, iki canlı bomba olma ihtimali üzerinde durulduğunu söyledi. Saldırıdan bir gün önce Twitter'da anonim bir kişinin Ankara'da bir patlama gerçekleşebileceğine dair iddialarda bulunduğu gözlendi.

Olayın hemen sonrasında bilinen herhangi bir örgütün saldırının sorumluluğunu üstlenerek açıklamada bulunmaması, olası failler üzerine spekülasyona yol açtı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli, saldırıların Temmuz ayında Suruç'ta gerçekleştirilen patlama ile benzerlik taşıdığını belirterek saldırıdan Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD/DEAŞ) örgütünün sorumlu olabileceğine işaret etti. Olayda kullanılan bombaların Suruç'ta meydana gelen saldırıda kullanılan patlayıcı ile büyük benzerlik taşıdığının belirlenmesi, iki olay arasında bir potansiyel bağlantıya işaret etti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ülkede güvenliği sağlamakla sorumlu tuttuğu Türk hükûmetini, açıkça katil ve "en büyük terör destekçisi" olmakla suçladı.

AK Parti'li Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, katliamın HDP'yi "mağdur duruma düşmek" için yapılan bir "provokatif eylem" olduğu yönünde açıklamalarda bulundu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, canlı bombalardan birinin Suruç bombacısının ağabeyi Yunus Emre Alagöz olduğunu, diğerinin de fotoğrafla teşhisi yapıldığını ve açık kimliğinin belirlenmesi için çalışmaların devam ettiğini, bombacılara yardım ettikleri düşünülen toplam 20 şüpheliden 11'inin tutuklandığını açıkladı.

İstihbarat raporlarında IŞİD'in uzman bombacısı diye bilinen Tuncay Kaya'nın 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan katliamdan 11 gün önce serbest bırakıldığı, patlamadan saatler sonra ise 'muhtemel eylem' şüphelisi olarak aranmaya başladığı ortaya çıktı. Bomba eğitimleri de verdiği belirtilen Kaya'nın IŞİD'in Türkiye yapılanmasında kilit rol oynayan İlhami Balı ile ilişkide olduğu iddia edildi. Davadaki avukatlar daha sonra edindikleri bilgilere göre İlhami Balı'nın hakkında yakalama kararı olduğu dönemde Konya'da bir hastanede tedavi gördüğünü öğrendikleri için bu tedaviye ilişkin bilgi talebinde bulundu. Daha sonra ortaya çıkan belgelerde hastanede tedavi gördüğü ortaya çıktı

 

Editör: Neslihan Özkan

Yorum Yaz