Serdar Özkan kimdir? Serdar Özkan kitapları ve sözleri
Türk Yazar Serdar Özkan hayatı araştırılıyor. Peki Serdar Özkan kimdir? Serdar Özkan aslen nerelidir? Serdar Özkan ne zaman, nerede doğdu? Serdar Özkan hayatta mı? İşte Serdar Özkan hayatı...

Türk Yazar Serdar Özkan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Serdar Özkan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Serdar Özkan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Serdar Özkan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: Ağustos 1975
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Serdar Özkan kimdir?
Ağustos 1975'te doğan Serdar Özkan, ortaokul ve liseyi Robert Kolejde okudu. Lisans eğitimi için Amerika'ya giderek, Lehigh Üniversitesi'nde İşletme ve Psikoloji eğitimi gördü. Halen İstanbul'da yaşayan Serdar Özkan 2002 yılından beri full-time roman yazarlığıyla uğraşıyor. İlk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 29 dile çevrildi, 40'tan fazla ülkede basıldı. Brezilya'dan Japonya'ya, Kanada'dan Endonezya'ya dünyanın dört bir yanında okurların büyük ilgi ve beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı.
Serdar Özkan Kitapları - Eserleri
- Kayıp Gül
- Kayıp Gül 2: Ölümsüz Kalp
- Kayıp Gül - Ekim Yağmurları
- Hayatın Işıkları Yanınca
- Aşkın Resmi
- Mevlana Çağırınca
- Rumi'nin Bildiği Aşk
- Sen Ancak Sevdiğinsin
- Rumi'nin Kitabı
- Sarıl Bana
- Şimdi Hayal Et
- Sev
- Göklerin Ötesi
- Cennette Hüzün
- Aziz Sultan
- Mutlu Son
- Bir Tek Sen Varsın
- Mutluluk Yeniden
- When Life Lights Up
Serdar Özkan Alıntıları - Sözleri
- Kardeşim sen düşünceden ibaretsin Geriye kalan et ve kemiksin Gül düşünür gülistan olursun Diken düşünür dikenlik olursun. Rûmî (Rumi'nin Kitabı)
- "Havaya dalgaların fırlattığı damlalar gibiyiz bu hayatta. Damlalar olarak denizden geldik, yine denize döneceğiz. Havada olduğumuz zaman da bu dünyadaki ömrümüz kısacık... Ama onu küçümsememeliyiz. Çünkü bir damla havada olduğu anda dahi, denizdendir ve denizledir." (Mutluluk Yeniden)
- "Küçük çocuklar gibi olmadıkça, göklerdeki bilgeliğe erişemezsiniz." Sayfayı çevirdim. Bir sonraki bölümün en tepesinde şöyle yazıyordu. "Öyle masallar vardır ki, gerçek hayattan daha gerçektir..." Kitabı okumaya devam ettim, ama bir kaç dakika sonra şu cümleye gelince durdum: " Tanrı sevgidir. " " Sev, sadece sev, "demişti dostum bana. Ama hiçbir karşılık beklemeden sev. " En büyük mucize karşılıksız sevebilmektir. " (Hayatın Işıkları Yanınca)
- Yaşam tahterevalliye binmek gibi. Bir ucunda ümit , diğer ucunda hayal kırıklığı . Ümit ne zaman en yükseğe çıksa ,aynı hızla hayal kırıklığını yukarı fırlatmaya başlıyor. Ne kadar hızlı yükselmişseniz ,o kadar hızlı düşüyorsunuz. Bir ümit, bir hayal kırıklığı, bir ümit, bir hayal kırıklığı, bir ümit , bir hayal kırıklığı ve oyun böylece sürüp gidiyor. Ama sürüp giderken , sürekli kıç üstü yere oturan siz oluyorsunuz. (Hayatın Işıkları Yanınca)
- Bil ki, sürekli ben demenin bedeli, öz benliğini unutmandır. (Kayıp Gül - Ekim Yağmurları)
- “Soru ne olursa olsun cevabı sevgidir.” (Mutlu Son)
- Sevginin elini tutan insan, o eli hiç bırakmazsa, sevginin kendisi olur. (Mutlu Son)
- -sahibine Allah'a iade edilmesi gereken bir ev olan kalbi,bir kula vermiş olman.....Allah aşkıyla dolmamışsa o kalp,bir kula aşık olabilir. (Aziz Sultan)
- "...ancak cahiller kendilerini yeterli görürler." (Mevlana Çağırınca)
- Aramakla bulunmaz; lakin bulanlar arayanlardır. (Sen Ancak Sevdiğinsin)
- Keyif, bir şezlongun üstüne uzanıp elinde bir kokteyl ile güneşlenmek değildir. Ya da bir yatın püfür püfür esen güvertesinde koy koy dolaşmak. Gerçek keyif, göğsünde genişlik, kalbinde sakinlik hissetmektir. (Rumi'nin Bildiği Aşk)
- Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ Sevgiler bekliyor sürekli benden. İnsanın bir yanı nedense hep eksik Ve o eksiği tamamlayayım derken Var olan aşınıyor azar azar zamanla. Anamın bıraktığı yerden sarıl bana. Anıların kar topluyor inceden Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne. Ama yine de unutuş değil bu Sızlatıyor sensizliği tersine. Senin kim olduğunu bile bilmezken. Sevgiden caydığım yerde darıl bana. (Sarıl Bana)
- ...o damla okyanusa aittir.özü okyanusun özüyle aynıdır.ve damla kendi içine bakarsa,özünü bulur. (Mevlana Çağırınca)
- Çünkü ancak yardım isteyen insanlara yardım ulaştırabilirsiniz, ama buradaki insanların hâl dilinden yardım istemedikleri anlaşılıyordu. Hâl diliyle sanki şöyle diyorlardı: "Mutsuzum, ama güçlüyüm. En azından güçlü görünmek zorundayım ve problemlerimi ben halledebilirim." Ve bunu başkalarından gizlemeye çalışıyorlardı. Bazen gülerek, bazen duygusuz görünerek, bazen de başka bir yüz ifadesiyle. Çoğu da gözlerini koyu renk camlar arkasına gizlemişti. Çünkü gözler insanı ele verir. Gözler ruhun aynasıdır, ya ışık vardır onlarda ya da loşluk. Dudaklara şekil verebilirsiniz, yanaklara, kaşlara, alna, ama gözlere asla. (Mevlana Çağırınca)
- "Allah'ım. Zaten bildiğin şeyleri bir kezde benden dinle. Çünkü sıkıntılar anlattıkça hafifler. Hüzün paylaştıkça dağılır. Ve ben, beni senden daha iyi dinleyecek birini bulabileceğimi zannetmiyorum. (Sarıl Bana)
- ....sevdiğini sadece ve sadece Allah için sevene kadar bekleyecekti. (Aziz Sultan)
- ''sen okyanusta bir damla değilsin.bir damlanın içindeki okyanussun". (Aziz Sultan)
- Mutluluk başarı ile elde edilebilecek bir şey değildi. (Şimdi Hayal Et)
- Sevgi, hayatın her alanında vardı. (Şimdi Hayal Et)
- Keyif, bir şezlongun üstüne uzanıp elinde bir kokteyl ile güneşlenmek değildir. Ya da bir yatın püfür püfür esen güvertesinde koy koy dolaşmak. Gerçek keyif, göğsünde genişlik, kalbinde sakinlik hissetmektir. (Rumi'nin Bildiği Aşk)
Editör: Nasrettin Güneş