Zatürre hastalığı nedir, belirtileri nelerdir?
Mardin Artuklu Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Mehmet Nur Talay, Özellikle kış aylarındaki soğuk havalara dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, önemli tavsiyelerde bulundu.
Halk arasında zatürre olarak bilinen hastalık, akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Başta bakteriler olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak meydana gelir. Bazı pnömoni türlerinde hasta kişiden sağlam kişilere doğrudan bulaşma riski vardır. Ama hastalık genellikle, hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelmektedir.
Zatürre hastalığın belirtileri, tanısı, yaygınlığı ve tedavi süreçleri hakkında İLKHA’ya önemli açıklamalarda bulunan Mardin Artuklu Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Mehmet Nur Talay, zatürre hastalığından korunmak için el hijyenine dikkat edilmesi, dengeli beslenme, uyku düzenine riayet etme, grip aşısı ve pnömokok aşılarının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Talay, zatürre hastalığı zamanında tedavi edilmediği takdirde enfeksiyon hastalığı etkeninin kan dolaşımı yoluyla vücudun geneline yayılarak hastalık tablosu oluşturması gibi bir durumun meydana gelebileceğini kaydetti.
Zatürre hastalığının tanımını yapan Talay, “Halk arasında bilinen zatürre, tıp dilinde pnömoni olarak ifade edilmektedir. Zatürre hastalığı özellikle bakteri, virüs gibi mikroorganizmaların akciğer dokusunu enfekte etmesi sonucu oluşan, hayati tehlikeye kadar gidebilen bir hastalıktır. Zatürre hastalığının etkenleri bakteri ve virüsler neden olur. Korona, suçiçeği, kızamık gibi hastalıklar da neden olabilir. Zatürre hastalığının bulaşma süreci ise daha çok enfekte kişilerin hapşırma, öksürmeyle damlacık yoluyla etrafa yaydıkları partiküllerin alınması ya da elden ele temas şekliyle olabilmektedir.” şeklinde belirtti.
Zatürre hastalığını tetikleyen faktörleri hakkında bilgi veren Talay, “Sigara kullanımı, sigaralı ortamda bulunmak, kirli hava koşulları, sosyoekonomik düzeyin kötü olması, dengesiz beslenme, diyabet, astım, seroid alımı, kemoterapötik ilaç kullanımı gibi durumlar zatürre hastalığına yakalanmayı kolaylaştırıcı faktörlerdir. Belirti ve bulguları arasında ise ateş, öksürük, nefes darlığı ve şiddetli yan ağrı yer almaktadır. Şiddetli yan ağrısı olan hastalar, özellikle sırt ağrısından da şikâyet etmektedirler. Nefes darlığı, ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Bunun yanında halsizlik, terleme, uyku problemi ve bilinç bulanıklığına kadar görülebilir.” ifadelerine yer verdi.
"Zatürre tedavisini medikal tedavi ve destek tedavi olarak ayırıyoruz"
Talay, pnömoni hastalığının tanısı için yapılan işlemleri aktararak, “Hastalığın tanısı daha çok fiziki muayene, laboratuar bulgularıya ve akciğer grafiğiyle konulmaktadır. Kan tetkikleri, balgam testi, su toplama durumunda vücut sıvıların incelenmesiyle beraber tomografiyle de hastalığın genel boyutunun ele alınması açısından önemlidir. Zatürre tedavisini medikal tedavi ve destek tedavi olarak ayırıyoruz. Medikal tedavi ilaç tedavisi olup özellikle bakteriyel bir durum varsa toplum kökenli pnömonilerde antibiyoterapiyi öneriyoruz. Bunun yanında destek tedavisi olarak; ventolin nefes açıcı buhar tedavisi, dengeli beslenme tedavisi, oksijen tedavisi, vitamin desteği tedavisi önermekteyiz.” şeklinde ifade etti.
Hastalığın tedavi edilmediği takdirde oluşabilecek tehlikeleri dile getiren Talay, “Zatürre hastalığı zamanında tedavi edilmediği zaman sepsis yani halk arasındaki yaygın tabiriyle, bir enfeksiyon hastalığı etkeninin kan dolaşımı yoluyla vücudun geneline yayılarak hastalık tablosu oluşturması durumu meydana gelebilir. Bu tablo ciddi bir durum olup bütün organların yetmezliğine kadar gidebiliyor. Hastalık sırasında oluşan sekresyonların bronş hava yollarını tıkaması sonucu hava geçişi olmadığından o kısımda atelektazi (akciğer sönmesi) meydana geliyor. Hastalık durum solunum yetmezliği derecesine varıldığında bilinç bulanıklığı ve koma durumuna kadar kişiyi götürebilir.” dedi.
Talay, Zatürre hastalığından korunmanın yollarına da değinerek, “Öncelikle hijyen noktasında ciddi anlamda dikkat edilmelidir. Sigara içilmemesi ve sigara ortamında bulunulmamalıdır. Sigara mağduriyeti evde büyük nüfusa sahip olan ailelerde bu durum çok sık görülmektedir. Evdeki odaların sık sık havalandırılması, el hijyenine dikkat edilmesi bunun yanında olmazsa olmazı aşıdır. Özellikle çocukluk dönenimdeki bütün aşı takvimine dikkat edip onları harfiyen uygulamak gerekiyor. Ekim-kasım aylarında özellikle grip aşısı ve pnömokok aşısı ihmal edilmemelidir.” ifadelerini belirtti.
"C vitamini turunçgillerde mevcut olan portakal, mandalina, limon, greyfurt gibi meyvelerin tüketilmesi çok önem arz etmektedir"
Okul çağındaki çocukların hastalık öncesi veya sonrası bilinçlenmesi adına öğretmen ve ebeveynlere büyük görevler düştüğüne dikkat çeken Talay, “Okul çağındaki çocuklarda özellikle el hijyeni öneminin öğretmenler tarafından öğretilmesi lazım. Aynı şekilde ebeveynlere de bu konuda görev düşmektedir. Çünkü çoğu hastalık el yolu temasıyla bulaşmaktadır. Bunun yanında kirli hava koşullarının bertaraf edilmesi açısından sınıfların, evdeki odaların havalandırılması önemlidir. Hastalığı olan çocukların okuldan izin alıp dinlendirilmesi daha sağlıklı olacaktır. Ayrıca dengeli beslenme ve uyku düzenine dikkat edilmelidir. C vitamini turunçgillerde mevcut olan portakal, mandalina, limon, greyfurt gibi meyvelerin tüketilmesi çok önem arz etmektedir.” ifadelerini aktardı.