Türkiye'de giderek artan otizmli çocuk sayısı uyarı veriyor
Türkiye'de her 54 çocuktan biri otizm tanısı alıyor ve bu oran erkek çocuklarda dört kat daha fazla. 0-18 yaş grubunda yaklaşık 550 bin otizmli çocuk ve genç olmasına rağmen sadece 30 bini eğitim alabiliyor. Uzmanlar, artan tanı imkanları ve farkındalıkla birlikte otizm vakalarının hızla arttığını, ancak eğitime erişimin yetersiz olduğunu vurguluyor. Genetik yatkınlık, ileri baba yaşı ve çevresel faktörler de risk unsurları arasında yer alıyor. Erken tanı ve doğru eğitim, otizmle başa çıkmanın en etkili yolları olarak öne çıkıyo

Otizm, Türkiye'de birçok ailenin yaşamını derinden etkilerken, toplumsal farkındalık ise hâlâ istenilen seviyeye ulaşmış değil. Ülke genelinde okul çağındaki her 54 çocuktan biri otizm teşhisi alıyor. Erkek çocuklarda ise görülme oranı, kız çocuklarına kıyasla 4 kat daha fazla. Ancak en çarpıcı tablo, eğitim alanında yaşanıyor. 0-18 yaş grubunda yaklaşık 550 bin otizmli çocuk ve genç bulunmasına rağmen, sadece 30 bini eğitim alabiliyor. Geriye kalan yüz on binlerce aile ise çareyi özel gelişim merkezlerinde arıyor. Uzmanlara göre, otizmli bireylerin sayısındaki bu hızlı artış, sadece genetik ve çevresel faktörlerle değil, aynı zamanda artan farkındalık ve gelişen tanı sistemleriyle de bağlantılı. 2000 yılında her 150 çocuktan biri otizm tanısı alırken, bu oran 2020’de her 36 çocuktan birine kadar yükseldi. Otizm Ulusal Eylem Planı verileri de artışın sürdüğünü ve 2030 yılına gelindiğinde her 10 çocuktan birinin otizmli olabileceğini ortaya koyuyor.
Prof. Dr. Tarhan, otizmin çok etkenli ve çoklu genetik bir hastalık olduğunu vurgularken, bu durumun sadece tek bir genle açıklanamayacağını, ancak genetik yatkınlığın önemli bir rol oynadığını belirtti.
ERKEN VE DOĞRU TANI
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, otizm teşhisindeki artışın en önemli nedeninin artan farkındalık olduğunu belirtiyor. Türkçapar, “Eskiden içine kapanık, utangaç diye tanımlanan çocuklar, artık sosyal etkileşim zorluğu açısından değerlendiriliyor. Bu da tanının daha erken ve doğru konulmasını sağlıyor,” diyor. Türkçapar, geçmişten de örnek verirken, "Örneğin, eskiden çocuklar içine kapanık, utangaç şeklinde tanımlanıp göz ardı edilebiliyordu. Oysa şimdi bu davranışların altında otizmle ilişkili sosyal etkileşim zorluklarının olup olmadığı değerlendiriliyor" bilgisini paylaşıyor.
ASIL İHTİYAÇLARI EĞİTİM
Türkçapar, çevresel risk faktörlerinin azaltılmasının, otizmin önüne geçebileceğini vurgularken, "Gebelik sürecinde annenin sağlıklı beslenmesi, çevresel toksinlere ve ağır metallere maruz kalmaması gibi faktörlerin nöro-gelişimsel gelişimi olumlu etkiler. Asıl nokta, otizmli bireylerin erken yaşta tanılanması ve ihtiyaç duydukları eğitime, desteğe ve sosyal hizmetlere erişebilmeleridir” dedi.
HER 10 YILDA 3 KAT ARTIYOR
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan da otizmin giderek artış gösterdiğine dikkat çekti. Tarhan, dijitalleşmenin bu artışta önemli bir faktör olduğunun altını çizerken şunları söyledi: “Özellikle 2000'li yıllardan itibaren otizm vakaları, önceki 10 yıla kıyasla üç katına çıkmıştır ve her 10 yılda bir üç kat artış göstermektedir. Yapılan araştırmalarda, otizmli çocukların annelerinde yüksek kaygı düzeyleri, öfkeli ruh halleri, sosyal destek eksikliği ve yetersiz başa çıkma becerileri görülüyor. Otizmli çocuklar çoğunlukla birdenbire içine kapanıyor. Çocuğun aynı davranışları sürekli olarak yapması, konuşmada gecikme ve göz teması kurmaması gibi belirtiler, aileler için uyarı işareti olmalıdır."
Otizmin başlangıç belirtilerinin çeşitli testlerle ölçülebildiğini de ifade eden Tarhan, dijitalleşmenin etkisiyle otizmde ciddi bir artış gözlendiğine dikkat çekerek, "2023'te Amerika’da her 36 çocuktan biri otizmli oldu" dedi.
İLERİ BABA YAŞI RİSKLİ
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş ise genetik faktörlerin önemine dikkat çekti. “Otizmin temelinde genetik yatkınlık var. İleri baba yaşı ve akraba evliliği gibi durumlar bu yatkınlığı artırabiliyor,” diyen Luş, özellikle akraba evliliklerinin genetik hastalıkların görülme oranını yükselttiğini vurguladı.
Editör: Neslihan Özkan