Robert P. Crease kimdir? Robert P. Crease kitapları ve sözleri
Filozof ve Tarihçi Robert P. Crease hayatı araştırılıyor. Peki Robert P. Crease kimdir? Robert P. Crease aslen nerelidir? Robert P. Crease ne zaman, nerede doğdu? Robert P. Crease hayatta mı? İşte Robert P. Crease hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Robert P. Crease
Doğum Tarihi: 22 Ekim 1953
Doğum Yeri: Philadelphia, Pensilvanya, ABD
Robert P. Crease kimdir?
Stony Brook Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde profesörüdür. Physics in Perspective dergisinin baş editörlerinden biridir ve Physics World dergisinde “Critical Point” isimli aylık köşe yazıları yazmaktadır. Londra Fizik Enstitüsü’nün (IOP) ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Amerikan Fizik Topluluğu’nun (APS) üyesidir. Başlıca eserleri arasında şunlar yer almaktadır: World in the Balance: The Historic Quest for an Absolute System of Measurement, The Great Equations: Breakthroughs in Science from Pythagoras to Heisenberg ve The Prism and the Pendulum: The Ten Most Beautiful Experiments in Science. Çeşitli yazıları The Atlantic Monthly, The New York Times, The Wall Street Journal, Science, New Scientist ve diğer akademik ve popüler yayınlarda yer almıştır.
Robert P. Crease Kitapları - Eserleri
- Prizma ve Sarkaç
- Kuantum Dönemi
- Muhteşem Buluşlar Pisagor'dan Einstein'a Bilimde Çığır Açan Denklemler
- Bilim Devrimcileri
Robert P. Crease Alıntıları - Sözleri
- Bir matematik ispatı güzel olabilir, ama satranç problemi güzel olamaz, der Hardy. Bir satranç problemine getirilen çözüm, oyunun kurallarını değiştiremez, fakat yenilikçi bir matematiksel ispat, bizatihi matematiği değiştirebilir. (Prizma ve Sarkaç)
- Will bir süre bunun üzerinde düşündü. Kendi karışık duygularını aklına getirip (Jane'e karşı gerçekten yakınlık hissediyordu, fakat onun ilk öpücük teklifini reddetmişti), bir şeyin aynı anda hem gerçek olması hem de gerçek olmaması düşüncesini hiç de imkansız bir şey olarak görmüyordu. "Yalıtılmış bir kutunun içinde sakladığımız her şey, kutuyu açana kadar hem ölüdür hem de diridir" dedi kendi kendine. "Gözlenmemiş olan hem oradadır hem de değildir." Schrödinger'in kedisi imgesinin farklı bir kullanımı, Ryan Boudinot'un Öbür Dünyanın Planları isimli kıyamet bilim-kurgu romanında karşımıza çıkıyor. Romandaki Abby Fogg isimli kahraman, başka bir gerçekliğe sızmak için programlandıktan sonra (kendisi farkında olmadan) hem ölü hem de diri formda kendini gösteriyor. Bir gün bir morgda, ürkütücü bir şekilde kendisine ait bire bir aynı olan iki adet çıplak cesede gözü ilişiyor. "Senin benliğin, Abby, bir süperpozisyona girdi" diyor orada bulunan adli tıp yöneticisi. "Bu, sanki aynı anda hem ölü hem de diriymişsin gibi bir durum ve bu eş anlı durum kendi kendini çoğaltabilen ve böylece kendi ölü halinin birden fazla kesitinin var olduğu bir durum. Ve sana söyleyeyim, bu durum otopsi yapmayı gerçekten oldukça zorlaştırıyor." (Kuantum Dönemi)
- Kuantum mekaniğinin anlamını çözme meselesi (aşina olduğumuz dünya ve onun meseleleri ile kuantum mekaniğinin nasıl bir bağ içinde olduğunu çözmek) 20. yüzyılın erken dönemlerinde var olan en büyük entelektüel meselelerden biriydi. Bilim insanı olmayanlara kuantum mekaniğinin matematiğini ve fiziğini izah etmek belki imkansız olsa da, onun kavramsal problemlerini ve bilmecelerini örneklendirmek ve bu örneklendirmeler sayesinde yazarların ve sanatçıların kuantum mekaniği ve gerçek dünya arasında kurmaya çalıştığı bağları takip etmek mümkündür. Kuantum mekaniğinin ortaya çıkış hikayesinin kısa bir özetini kullanarak, ona ait terimlerin ve imgelerin sanat, edebiyat ve günlük konuşma dilinde nasıl ortaya çıktığını kendi içinde izah edebiliriz. (Kuantum Dönemi)
- Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger, günümüzde artık çok meşhur hale gelmiş olan kedi örneklemesini, 1935 yılında meslektaşlarının kuantum mekaniğini derinlemesine düşünmediklerini göstermek için biraz şakayla karışık halde öne sürmüştü. Kedisinin günümüzde popüler kültüre bu denli sağlam bir şekilde kazınacağını, hikayelerde ve karikatürlerde rol alacağını, kahve bardaklarına ve tişörtlere resmedileceğini hayal dahi edemezdi. Bunun yakın bir örneğini, John Green ve David Levithan (2010) tarafından kaleme alınmış bir gençlik romanı olan Will Grayson, Will Grayson'da görüyoruz. Bu romanda Will, kendisine karşı ifade edilmemiş karışık duygular beslediği Jane adında bir kıza Schrödinger'in kedisinden bahsediyor. Jane, ünlü Avusturyalı fizikçinin fikir deneyini anlatıyor ve ardından hemen ekliyor: "Schrödinger kedilerin öldürülmesini tasvip etmiyordu elbette .. Sadece bir kedinin aynı anda hem ölü hem de diri olmasının biraz imkansız olduğunu söylüyordu." (Kuantum Dönemi)
- Schrödinger'in kedisi, popüler kültürde kendini gösteren kuantum mekaniğine ait pek çok terim ve imgeden biridir. Bunlar bazen şakacı ve alaycı formda iken, başka zamanlarda ise insanların dünyaya ve birbirlerine nasıl baktıklarına dair yeni perspektifler sunan ciddi bir formda karşımıza çıkar. Işığın nasıl salındığı ve yutulduğu ile ilgili fizik biliminin ırak bir köşesinden gelmiş olan bu terim ve imgelerin nasıl bu denli büyük bir kültürel etki aktarabildiğini anlamak için öncelikle üç asırdan fazla zaman önce Issac Newton'un çalışmalarından gelen kuantumun ortaya çıktığı bilimsel çatıyı anlamamız gerekiyor. (Kuantum Dönemi)
- Newton'un çalışmaları, istikrarlı politik düzenleri ve modern demokrasi düşüncesini tercih ettiği ve saltçılık iddialarını zayıflattığı için politik teoriyi de etkilemiştir. Politik düşünürler, Newton'un fiziksel dünyayı yöneten yasaları araştırmasına benzer yolla insan dünyasını yöneten yasaları araştırmak için cesaret kazanmıştır. Newton'un asistanlarından biri olan John De saguliers, "Devletler için en iyi model, Newton'un dünya modelidir" diyen ve Güneş Sistemi'nin düzenini devletler için örnek bir model olarak gösteren bir şiir yazmıştır. Amerika'nın bütün kurucu ataları Newton'u okumuş ve insani meselelerde ona itibar etmişlerdir. Thomas Jefferson, Amerika'nın bağımsızlık bildirgesinin ilk cümlesinde doğanın yasalarına atıfta bulunurken açıkça Newton'u hatırına getirmiştir. Newton'dan ilham almış politik bilimciler, Amerikan felsefeci Richard Rorty'nin karakterize ettiği üzere, sosyal reformları belirlerken Yunanlıların, Çinlilerin veya Fransızların ne olduğuna bakarak değil fakat genel anlamda "insanların ne olduğuna" bakarak belirlemiştir bu reformları. (Kuantum Dönemi)
- Newton'un dünyası insan eylemlerine atıfta bulunmadan da anlaşılabilir bir dünyadır. Aristo'ya göre hareketi izah etmek için hem onun mekanik itme ve çekme etkilerini bilmek, hem de olayın "niçinlerini", yani insansal amaç ve hedeflerini de bilmek gerekiyordu. Bir at arabası yol üzerinde niçin hareket eder? Çünkü atlar onu çeker ve yol ise direnç gösterir demek olayın sadece bir nedenidir. Diğer bir nedeni ise tüccarın geçimini sağlamak için pazarda ürün satmak zorunda olması ve bu nedenle arabaya atları bağlayıp yola çıkmış olmasıdır. Fakat Newton'a göre at arabasının hareketi, insan eylemlerine atıfta bulunmadan sadece kütleler ve kuvvetler ile izah edilmelidir. Eğer insan hareketleri de olaya dahil ise, bunlar da nihayetinde sadece mekanik itme ve çekme etkileri ile açıklanmalıdır. Newton'un dünyası öyle bir sahnedir ki, onda hareket eden şeyler sadece kütlelerdir ve bu kütleleri hareket ettiren şeyler ise sadece kuvvetlerdir. Bu dünyayı, tıpkı bir akvaryumu inceler gibi tahlil edebiliriz. Biz gözlemciler sanki gözlediklerimizden bağımsızmışız gibi, içindekileri etkilemeden bu dünyaya dışarıdan bakabiliriz. Elbette bir ölçüm yapmak, üzerinde ölçüm yapılanı etkileyebilir. Ancak bu etki önceden öngörülebilir ve prensipte istenen en asgari seviyeye kadar azaltılabilir. Bu nedenle bilim insanları, kendilerini ölçtüklerinin dışında tutabilir ve hakkında bilgi edindikleri şeyden kendilerini soyutlayabilirler. Newton dönemi, bilim insanlarının doğa üstü planlara, tasarımlara ve amaçlara müracaat etmeden doğanın yasalarını mekaniksel ve matematiksel olarak inceleyebildikleri bir dönem olarak kayda geçmiştir. (Kuantum Dönemi)
- Günümüzde fizik biliminin geldiği noktada, sahip oldukları değerlerin nereden geldiği hakkında hiçbir açıklamamızın olmadığı bazı parametreler vardır. Bu parametreler çok sayıda farklı değere sahip olabilir ve bu değerlerin çoğu için yaşamın ortaya çıkması mümkün değildir. Bu nedenle var oluşumuz söz konusu parametrelerin buna uygun değerlere sahip olmasına bağlıdır. Bu parametrelerden birine örnek, hidrojen atomunun çekirdeğinin, yani protonun kütlesinin, atomu meydana getirmek üzere bu çekirdeğe bağlı halde bulunan elektronun kütlesine oranıdır. Buna benzer pek çok parametre vardır. (Kuantum Dönemi)