Eski başbakandan Mardin’e ziyaret

POLİTİKA

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanlığınca Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Türk ile görüştü. Davutoğlu, "Türklerle Kürtlerin Suriye'de Irak'ta veya herhangi bir yerde bir araya gelmesi için hiçbir küresel güce ihtiyaç yoktur. Hiçbir küresel gücü bu topraklarda, bölgede görmek de istemiyoruz." dedi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanlığınca Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Türk ile görüştü.

Davutoğlu, Ahmet Türk ile Mardin'deki bir otelde basına kapalı gerçekleştirdiği görüşmenin ardından çıkışta açıklama yaptı.

Otel çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Neredeyse yarım asra yaklaşan siyasi çizgisi içinde herkesin takdirini kazanmış, tecrübesiyle farklı siyasi partilerdeki yaşadıklarıyla Türk siyasinde ağırlığını hissettirmiş Ahmet Türk ile buluşmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Davutoğlu, "Özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı diyorum, çünkü halk tarafından seçilmiş belediye başkanlarının kayyum tarafından görevden alınmalarına biz her zaman karşı çıktık, parti politikamız da budur. Sayın Ahmet Türk ile çok dostane çok güzel bir görüş alışverişi yaptık. Birlikte yaşadığımız tecrübeler, acılar oldu ama şu gerçeği herkesin görmesi lazım ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik hukuk devletidir. Bütün vatandaşları herhangi bir ayrım olmaksızın eşittir ve demokratik devletin gerekli olan şartlara sahip olmak bakımından ağır mücadeleler verdik. Ağır bedeller ödenmiş bir ülkedir." ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, dünyanın önemli bir değişim süreci içinde olduğunu ve ABD seçimlerinden sonra herkesin 'dünyada acaba hangi riskler ortaya çıkar' diye ciddi bir şekilde beyin fırtınası yapıp kaygılar taşıdığını belirterek, İsrail'in saldırgan politikasıyla Lübnan, Suriye, Gazze ve Filistin'in bir ateş yumağına çevrildiği bir dönemde en fazla ihtiyaç hissedilen şeyin, tecrübesiyle barışın, demokrasinin ve Ortadoğu Bölgesi'nde kardeşliğin mücadelesini verecek kişilerin öne çıkması olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Önümüzde Ortadoğu bölgesinin geneli ile ilgili iki büyük senaryo var. Birisi çatışmaya dayalı bölge halklarını birbirine düşman ederek İsrail'in yayılım haritasına uygun bir gerginlik ortamı çıkarılması. Yani Arapların Türklere, Türklerin Kürtlere, Kürtlerin Araplara, acemlere herkesin birbirine düşman olduğu bir bölge ortaya çıkarılmaya çalışılırken aklı selim sahibi bütün kanaat önderlerin, siyasilerin bu halkları birbirine yaklaştıracak bir dil benimsemesi, bir yaklaşım benimsemesi lazım. Burada sayın Bahçeli'nin açıklamaları ile birlikte Türkiye'de oluşan iklim ve arkasından süre gelen açıklamalar ve maalesef kayyum atamaları ile tekrar bulanan bir siyasi iklimden bahsediyoruz. Sayın Ahmet Türk, dediğim gibi Türkiye'de kendisine oy veren vermeyen herkesin saygı duyduğu bir isimdir. Cumhuriyet Halk Partisi'nde de SHP de siyaset yapmış milletvekilliği yapmıştır. Türkiye'de Kürtlerle Türkler arasındaki olabilecek problemlerin aşılmasında bir akil adam olarak da görev üstlenmiştir ve son olarak bizim de takdirimizi kazanarak ifade de ettik, Şanlıurfa'da kan dökülmesine sebep olan bir ihtilafı aşmak üzere de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz'la birlikte ve önemli siyasilerle birlikte aileler arası bir barışa öncülük etmiş. Şimdi herkesin sorması lazım 2-3 hafta önce böyle bir barışa öncülük etmesi dolayısıyla hele hele Türkiye'nin en yüksek devlet kademesi itibariyle ikinci ismi ile birlikte bunu yapmış olması dolayısıyla takdir kazanmış bir ismin hemen arkasından görevden alınmasının gerekçeleri nedir, üç kere kayyum atanmış, üç kere görevden alınmış bir siyasi, neden? Seçmenle inatlaşılmaz, seçmenin gönlü kazanılır."

Diyalog köprülerini asla kırmayın, bozmayın

"Çözüm sürecini de hem aydın olarak hem Dışişleri Bakanı hem Başbakan olarak destekledim ama Türkiye'de kamu düzenini ihlal eden her türlü eyleme karşı da teröre karşı da mücadele etmekten hiç çekinmedim." diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Eğer bir barış gerçekleştireceksek buradan herkese sesleniyorum, iki konuda mutabık kalmamız lazım. Bir, tam ve eksiksiz demokrasi, herkes için geçerli olan demokrasi, iki, tavizsiz kamu düzeni. Tavizsiz kamu düzeni olmadan herhangi bir süreç işletilmez, bir süreç işletilmeden, diyalog yapmadan, konuşmadan bütün taraflarla el ele vermeden de bir demokrasi kurulmaz. Dolayısıyla şimdi bizi bekleyen ana sorumluluk dünyanın böyle türbülansa girdiği, 3. Dünya Savaşı'nın senaryolarının olduğu bir yerde Türkiye'nin kendi iç fay hatlarını tedavül ve telafi etmesi lazım. Kimse Türkiye'nin içini karıştıramamalı, kimse Türkiye'nin sınırının ötesindeki kardeşleriyle aralarına düşmanlık sokmamalı. Çok açık ifade edeyim üç ayaklı bizim daha önce birçok kez açıkladığımız bir sürecin işlemesi gerektiği kanaatindeyiz. Türkiye genelinde kapsamlı bir demokrasi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne dönük her türlü ekonomik sosyal psikolojik sorunların aşılabileceği özel bir süreç ve Türkiye'nin ötesindeki özellikle Suriye ve Irak'taki Kürtlere dönük olarak, bakınız tekrar söylüyorum Kürt soydaşlarımıza ben bir Türk'üm ama Türkiye'de yaşayan bütün Kürtlerin, Arapların da sınır ötesi bizim soydaşımızdır. Boşnaklar da soydaşımızdır, tarihdaşımızdır. Dolayısıyla Suriyeli Kürtlerle, Iraklı Kürtlerle en güçlü ilişkilerin kurulması Türkiye'nin tarihi bir sorumluluğudur. Oradaki Kürt kardeşlerimizin komşularımızın da Türkiye'yi tehdit edecek hiçbir yabancı güçle işbirliği yapmadan Türkiye'ye yönlerini dönüp binlerce yıl beraber yaşamış olan, yaşanmış olan bu Mezopotamya coğrafyasını barış coğrafyasına dönüştürmek lazım. Türklerle Kürtlerin Suriye'de Irak'ta veya herhangi bir yerde bir araya gelmesi için hiçbir küresel güce ihtiyaç yoktur. Hiçbir küresel gücü bu topraklarda, bölgede görmek de istemiyoruz. İşte bu bağlamda vizyonumuzun, önümüzün açık olması lazım. Sayın Bahçeli'nin grupta da desteklediğim bir cümlesiyle ifade edeyim: "Tabuları yıkmalıyız" kendi ifadesidir. Statükoyu tartışmalıyız, fikrimizi açık tutmalıyız ve küçük adımlarla bile olsa bir barış ve demokrasi dönemini başlatmalıyız. Ben bu konuda bir referans isim, bir tecrübe abidesi olmuş bir isim aranacaksa sayın Ahmet Türk'ün son Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla omuz omuza bir barış yaptı. Ankara'daki bütün yetkililere de sesleniyorum. Diyalog köprülerini asla kırmayın, bozmayın. Yoksa köprü, köprü inşa edelim, varsa güçlendirelim. Zaman hepimizin Ortadoğu'nun bütün halklarının omuz omuza verip İsrail in yayılmacılığına ve başta Amerika'da yeni gelen ve ne yapacağını bilmediğimiz yönetim olmak üzere küresel güçlerin hepsine karşı da "bu bölge bizimdir" savaşmak, tartışmak istemiyoruz, bu bölgeyi birlikte inşa edeceğiz. sesini gür bir şekilde dile getirmektir."

Türk'ün kendisini ziyaret etmesinden dolayı teşekkür ettiğini dile getiren Davutoğlu, "Bir de çok üzücü bir haber aldık kendisinden. Ablası bu gece vefat etmiş. Ailesine de kendisine de taziyelerimi sunuyorum. Mekanı cennet olsun, size de Allah sabır ihsan eylesin." şeklinde konuştu.

Ahmet Türk de Türkiye'de kalıcı bir barışın sağlanması ve demokratik bir geleceğin oluşması için herkesin çaba gösterdiğini ifade ederek, "Sayın Başbakanımız deneyimiyle ve gerçekten demokratik bir Türkiye'nin hayaliyle bugüne kadar siyaset yapmış olan bir insan. Biz bugün kendi deneyimlerinden, tecrübelerinden yararlandık. Demokratik bir gelecek için neler yapmamız gerektiği konusunda fikirlerimizi ifade ettik, beyan ettik. Umuyorum ve inanıyorum ki bu ülkede adaletin, eşitliğin, özgürlüğün olduğu bir geleceği yakalamış oluruz. Bu konuda hepimize önemli görevler düşüyor. Sadece siyasetçilere değil, sadece yönetimlere değil, halkımız, halklarımız da demokratik bir gelecek için çaba göstermeli ve bunu birlikte geleceğe taşımalıyız." ifadelerini kullandı.