Martin E. Seligman kimdir? Martin E. Seligman kitapları ve sözleri
Amerikalı Psikolog, Eğitimci ve Yazar Martin E. Seligman hayatı araştırılıyor. Peki Martin E. Seligman kimdir? Martin E. Seligman aslen nerelidir? Martin E. Seligman ne zaman, nerede doğdu? Martin E. Seligman hayatta mı? İşte Martin E. Seligman hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Martin E. P. Seligman
Doğum Tarihi: 12 Ağustos 1942
Doğum Yeri: Albany, New York, ABD
Martin E. Seligman kimdir?
Martin EP " Marty " Seligman , Amerikalı bir psikolog , eğitimci ve kendi kendine yardım kitaplarının yazarıdır . 1990'ların sonundan bu yana, Seligman pozitif psikoloji alanı için bilim camiasında hevesli bir gelişme oldu. Öğrenilen çaresizlik teorisi, bilimsel ve klinik psikologlar arasında popülerdir. 2002'de yayınlanan Genel Psikoloji Araştırması'nın bir incelemesi, Seligman'ı 20. yüzyılın en çok satan 31. psikologu yaptı.
Seligman, Pennsylvania Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ndeki Zellerbach Ailesi Psikoloji Profesörüdür. Daha önce bölümde Klinik Eğitim Programının Yöneticisi ve öncesinde de Cornell Üniversitesi'nde öğretmenlik yapmıştır. Üniversitenin Pozitif Psikoloji Merkezi direktörüdür. Seligman, 1998'de Amerikan Psikoloji Birliği Başkanlığı'na seçildi. Önleme ve Tedavi'nin kurucu başkanı (APA elektronik dergisi) ve Veliler dergisinin danışmanları kurulunda.
Seligman, İyimser Çocuk, Çocuk Oyuncağı, Öğrenilmiş İyimserlik ve Otantik Mutluluk gibi kitaplarda pozitif psikoloji konularını yazmıştır . En son yaptığı kitap Flourish 2011'de yayınlandı.
Martin E. Seligman Kitapları - Eserleri
- Öğrenilmiş İyimserlik
- Gerçek Mutluluk
Martin E. Seligman Alıntıları - Sözleri
- Depresyon, yaşam boyu süren bilinçli düşünce alışkanlıklarından kaynaklanır. Bu düşünce alışkanlıklarını değiştirirsek depresyonu iyileştiririz. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Geçmişle ilgili olumlu duyguları artırmak için minnettarlık, bağışlayıcılık ve determinizmin zulmünden kurtulmak; gelecekle ilgili olumlu duyguları artırmak için karşı çıkma yoluyla umudu ve iyimserliği öğrenmek; şimdiki zamanın zevklerini artırmak için de alışkanlık döngüsünü kırmak, tadını çıkarmak ve farkında olmak. (Gerçek Mutluluk)
- Ne var ki yirmi beş yıl boyunca yaptığım çalışmalarım bana gösterdi ki kötümser bir insanın yaptığı gibi, talihsizliğin kendi hatamız olduğuna, sürüp gideceğine ve yaptığımız her şeyi etkileyeceğine inanır ve bunu alışkanlık haline getirirsek aksi biçimde düşünmüş olsak çekeceğimizden daha fazla şanssızlığı üzerimize çekeriz. Yine inanıyorum ki bu görüşün avcuna düşersek, kolayca üzüntüye kapılırız, potansiyelimizin tamamını geliştiremeyiz ve fiziksel açıdan daha sık hastalanırız. Kötümser kehanetler, kendi kendini gerçekleştirir. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Düşünce alışkanlıkları sonsuza dek geldiği gibi gidecek diye bir şart yoktur. Son yirmi yılda psikolojinin en önemli bulgularından biri, bireylerin düşünce biçimlerini seçebilecek olmalarıdır. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Kolayca pes eden insanlar, başlarına gelen kötü olayların nedenlerinin kalıcı olduğuna inanırlar: Kötü olaylar devam edecek, yaşamlarını etkilemek üzere her zaman orada olacaklardır. Çaresizliğe karşı direnen insanlar ise kötü olaylarin nedenlerinin geçici olduğuna inanırlar. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Hiçbir engelle karşılaşmadığımız zaman, yaşam yolunda kayarak ilerleriz ve ancak ayakkabımızın içine bir çakıl taşı girdiği zaman bilinçli çözümlemeyi işe koşarız. (Gerçek Mutluluk)
- Ben, zaaflarınızı düzeltmek için gereğinden fazla çaba harcamanız gerektiğine inanmıyorum. Bunun yerine, yaşamda en büyük başarının ve en derin duygusal doyumun kendinize özgü güçlerinizi geliştirmekten ve kullanmaktan geldiğine inanıyorum. (Gerçek Mutluluk)
- İyimserler ve kötümserler: Son yirmi beş yıldır onları araştırıyorum. Kötümserlerin belirleyici özelliği, kötü olayların uzun bir süre devam edeceğine, yaptıkları her şeye zarar vereceğine ve bu olayların kendi hataları olduğuna inanma eğilimleridir. Dünyadan aynı ağır darbeyi alan iyimserler ise başlarına gelen şanssızlığı tam tersi bir biçimde yorumlarlar. Yenilginin yalnızca geçici bir aksaklık olduğuna ve nedenlerinin de yalnızca bu tek olguyla sınırlı bulunduğuna inanma eğilimindedirler. İyimserler, yenilginin kendi hataları olduğunu düşünmezler: Koşullar, şanssızlık ya da diğer insanlar buna neden olmuştur. Bu gibi insanlar yenilgiden etkilenmezler. Kötü bir durumla karşı laştıkları zaman, onu bir zorluk olarak görür ve eskisinden daha çok çaba harcarlar. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Gerçek mutluluğun kaynağı, kendinize başkalarına göre bir puan vermeniz değil, kendiniz için çıtayı yükseltmenizdir. (Gerçek Mutluluk)
- Teasdale'e göre çözüm, insanların başlarına gelen kötü şeyleri kendilerine nasıl açıkladıklarıyla ilgiliydi. Teasdale, belli tür açıklamalar yapan insanların çaresizliğe yakalandıklarına inanıyordu. Bu insanlara açıklamalarını değiştirmeyi öğretmek, depresyonlarını tedavi etmek için etkili bir yöntem olabilirdi. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- İyimser insanlar, dertlerini geçici, denetlenebilir ve belli bir duruma özgü olarak yorumlarlar. İyimserlerin aksine kötümserler, dertlerinin sonsuza dek süreceğine, yaptıkları her şeye zarar verdiğine ve denetimleri dışında olduğuna inanırlar. (Gerçek Mutluluk)
- Ne var ki sorunlar karşısında yenilgiye uğramanın sıradanlığı, bunun kabul edilebilir olduğu ya da yaşamın bu şekilde olması gerektiği anlamına gelmez. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- İyi şeylere kendilerinin neden olduğuna inanan insanlar, iyi şeylerin diğer insanlardan ve koşullardan kaynaklandığına inananlara kıyasla, kendilerini daha çok severler. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Mutluluk, neşe, sevinç, rahatlık ve kendinden geçme gibi duygulara kişisel güçlerimizi ve erdemlerimizi kullanarak hak kazanmak yerine kısa yoldan ulaşabileceğimiz inancı, büyük bir servet içinde yüzen çok sayıda insanın manevî bir açlık içinde yaşamasına neden olmaktadır. İnsanın kişiliğinden soyutlanmış olumlu duygu boşluk, samimiyetsizlik ve depresyonun yanı sıra, yaşımızı ilerledikçe de, ölene kadar çırpınıp duracağımız yönünde, içimizi kemiren bir farkındalık yaratır. Kısa yollardan değil, güçler ve erdemlerin kullanımıyla ortaya çıkan olumlu duygu, gerçektir. (Gerçek Mutluluk)
- Kötümser bir açıklama tarzı olan ve kötü olaylar yaşayan insanlar büyük olasılıkla depresyona girecektir; öte yandan kötü olaylar yaşayan ve iyimser bir açıklama tarzı olan insanlar depresyona karşı koyma eğilimi gösterecektir. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Ancak bağışlamak silmek demek değildir; bir anının son sözünü değiştirmek demektir. (Gerçek Mutluluk)
- ...biliyoruz ki insanlar sorumluluk almadıkça değişemezler. İnsanların değişmelerini istiyorsak içsellik kalıcılık boyutu kadar önemli değildir. Yaşadığınız karışıklığın nedeninin, aptallık, yeteneksizlik, çirkinlik gibi kalıcı bir neden olduğuna inanırsanız, onu değiştirmek için harekete geçmezsiniz. Kendinizi geliştirmek için eylemde bulunmazsınız. Öte yandan, nedenin kötü bir ruh hali, yeterince çaba harcamamak ya da aşırı kilolar gibi geçici bir neden olduğuna inanırsanız, onu değiştirmek için harekete geçebilirsiniz. İnsanların, yaptıklarının sorumluluklarını almalarını istiyorsak o zaman evet, içsel bir tarzları olmasıni da istiyoruz. Daha da önemlisi, insanların kötü olayları açıklama tarzlarının geçici olmasını istiyoruz: Kötü olayın nedeni her neyse onun değiştirilebileceğine inanmalılar. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Depresyon, belirtilerinden daha fazla bir şey değildir. Depresyona neden olan bilinçli olumsuz düşüncelerdir. Kökü kazınması gereken derin bir bozukluk yoktur: Depresyonun altında ne çözülmemiş çocukluk çatışmaları ne bilinçdışı öfke hatta ne de beyin kimyası yatmaktadır. Duygu, doğrudan düşündüğümüz şeylerden gelir: “Tehlikedeyim” diye düşünürseniz, kaygı duyarsınız. “Hakkım yeniyor” diye düşündüğünüzde, öfkelenirsiniz. Bir “kayıp” düşündüğünüzde, üzülürsünüz. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Sorunlu insan, kendine yardım edemeyeceğine ve günlük yaşam sorunlarıyla ilişkili sıkıntılar yaşadığında profesyonel bir iyileştiriciye gitmesi gerektiğine inandırılıyor. Sorunlarını çözmekte kullanmayı alışkanlık haline getirdiği ‘apaçık’ teknikleri kullanma konusundaki özgüveni eriyip gidiyor çünkü duygusal rahatsızlıkların, denetimi dışındaki güçlerden kaynaklandığı görüşünü kabul ediyor. Kendi çabasıyla kendini anlamayı umut bile edemiyor çünkü kendi düşünceleri sığ ve önemsiz görülerek bir kenara atılıyor. Bu gizli beyin yıkama, sağduyunun değerini azaltarak kişiyi kendi sorunlarını çözümlemekte ve çözmekte kendi muhakeme gücünü kullanmaktan alıkoyuyor. (Öğrenilmiş İyimserlik)
- Yeni doğmuş bebeğiniz yüksek seslere irkilmiyor ya da sese doğru yönelmiyorsa telaşlanmayın. İrkilme refleksi ve sese dikkat etme becerisinin gelişmesi biraz zaman alır. (Öğrenilmiş İyimserlik)