diorex
fair play

Mardin Efsanesi: Şifanın Kaynağı Şahmeran

Binbir Gece Masalları’nda“Yılanların Kraliçesi Yemlika’nın Hikayesi” olarak geçen ve Anadolu’nun farklı bölgelerinde değişik anlatım biçimleri olan Şahmaran hikayesi, Mezopotamya kültürlerinin ortak bir motifidir. Hikayenin birçok anayurdu, birçok farklı versiyonu vardır.

  • 23.07.2024 09:44
Mardin Efsanesi: Şifanın Kaynağı Şahmeran

 

Bu hikaye birçok kültürde ve mitolojide yer bulmasına karşın, hiçbir şehir bu hikayeyi Mardin kadar sahiplenmemiş ve yaşatmamıştır. Mardin sokaklarında yürüdüğünüzde hangi esnaf veya vatandaşa sorarsanız sorun, herkesin Şahmaran ile ilgili söyleyeceği birkaç cümle olduğunu görürsünüz. Bunun nedeni sadece Şahmaran değildir. Bu aynı zamanda bin yıllardan beri çeşitli hikayelerde karşımıza çıkan yılan figürü ile de ilgilidir. Mardin’de herkesin bildiği bu öykünün burada gerçekleşmiş olduğuna inananlar bile vardır. Çarşıda gezindiğinizde cam altı boyamalardan, takılara, restoran, kafe ve dükkan isimlerine kadar birçok yerde Şahmaran karşınıza çıkar. Bu yönüyle Şahmaran, Mardin ile özdeşleşmiş mitolojik bir kahramandır.

Bu hikayede, Camısab (ya da Camısan) arkadaşları ile avlanmaya çıkmıştır. Uzun bir günün ardından hiçbir şey avlayamamış, ancak ormanın derinliklerine kadar gitmiş bulunmuşlardır. Burada içi bal dolu bir kuyu bulup çok sevinirler. Aralarından iki kişi hemen şehre gidip balı çıkarmak için zembiller ve kovalar getirir. Kuyudan bal alıp küplere ve zembillere doldururlar. Derken bir süre sonra birinin kuyunun içine inip kovaları bal ile doldurup yukarı göndermesi gerekir. Bunun için Camısab seçilir ve kuyuya sarkıtılır. Kovaları doldurup yukarı gönderen zavallı Camısab kendini bekleyen kaderden habersizdir. Son kovayı da doldurup yukarı gönderdikten sonra, arkadaşlarından ipi geri sarkıtmalarını ve kendisini yukarı çekmelerini ister. Lâkin arkadaşları, balı onunla paylaşmak istemedikleri için Camısab’ı kuyuda bırakıp çıkarılan bütün bal ile kaçarak ona ihanet ederler. Camısab, çaresizce derin bir sessizlikte günlerce bekler, tâ ki kuyunun duvarında bulduğu bir deliğin içinden gelen seslere dikkat kesilinceye kadar. O küçük deliği genişletip içine bakmak isterken, yüzlerce yılan o delikten kuyuya sızar ve Camısab’ı alıp o delikten içeri sokarak tüm yılanların şahı, kraliçesi olan Şahmaran’ın yanına götürürler. Kolları ve bacakları yılandan oluşan devasa bir yılan olarak tasvir edilen Şahmaran, Ademoğlu diye hitap ettiği Camısab’a burada ne aradığını sorar. O da başından geçenleri ve arkadaşlarının ihanetini anlatır. Şahmaran, Hz. Adem’e olan saygısı ve korkusundan dolayı onu öldürmeye kıyamaz ama, yılanlarını beslediği sihirli kuyunun balını bitirdiği için de ona kızar. İnsanoğluna güvenmediği için Camısab’ın artık burada kendileri ile birlikte yaşayacağını söyler. Camısab ne kadar yalvarsa da nafile... Kraliçe, Ademoğlu’nun yerini ifşa edeceğinden korktuğu için bunu kabul etmez. Aradan günler, haftalar, aylar ve yıllar geçer. Camısab artık isyan eder. Ya kendisini öldürmeleriniyada serbestbırakmalarını ister.Bukaranlıkve insansız yerde daha fazla dayanamayacağını söyleyip yine Şahmaran’a yalvarır. Şahmaran, onun bu haline acır ve bir şartla onu bırakacağını söyler: Yerini kimseye ifşa etmeyecek ve bir daha buraya dönmeyecektir. Para ve pul vaatleriyle aklı çelinmesin diye de ona yüklü miktarda değerli taş ve altın vererek gitmesine izin verir. Camısab, aldığı bu hediyeler ve orada edindiği bilgiler sayesinde ülkesinde kısa sürede hali vakti yerinde bir adam olur. Her şey çok güzel giderken, bir gün çarşıda tellalların sesini duyar. Halka duyurdukları haber, Camısab’a ihanetin kapısını aralayan şeydir. Kral hastadır ve hastalığının tek çaresi, tüm dertlerin dermanı olan Şahmaran etidir. Bu yaratığın yerini gösterene, kral kızını verecek, onu başvezir yapacak ve ölümünden sonra da kral olmasını sağlayacaktır. Camısab kibir ve hırsına yenik düşer, saraya giderek Şahmaran’ın yerini bildiğini söyler. Yanına büyücüler ve askerler verilen Camısab, kuyunun olduğu yere vardığında, büyücüler büyülü dualar ve danslarla Şahmaran’ın kuyudan çıkmasını sağlarlar. Kuyudan çıkan bu canlıyı zapt etmek zor gibi görünse de Şahmaran direnmez, teslim olur. Camısab’ın kulağına da şunları fısıldar: Arkadaşların nasıl sana ihanet ettilerse, sen de bana ettin ey Ademoğlu! Ama unutma ki senin kralın da bir Ademoğlu ve sana ihanet edecek, iyileştiğinde seni öldürecektir. Bunun için ona beni sunarken sen kuyruğumdan bir parça kes ve ye, benim kuyruğum zehirsizdir. Ona da başımdan bir parça ver ki o zehirlidir. O zaman o ölecek ve sen ülkenin başına hükümdar olacaksın. Şahmaran’ın celladı olan Camısab’a bu bilgiyi vermesi onu hem derinden üzmüş, hem de sevindirmiştir. Kralın sarayına vardıklarında, kral önce Camısab’ın Şahmaran’ın etinden yemesini ister. Camısab da Şahmaran’ın kendisine söylediği şeyleri hatırlar ve kuyruğundan bir parça yer. Başından bir parçayı krala uzatır ve kral da yer. Bundan sonra olanlar ilginçtir, zira hem kral hem de Camısab ölürler. Çünkü Şahmaran Camısab’tan intikam almış, kendi celladını da öldürmüştür.

Editör: Neslihan Özkan

Yorum Yaz