dedas
Turkcella

BERLİN’DEN BAĞDAT’A: DEMİRYOLU HATTI

Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamit’in en ses getiren icraatlarından biri Berlin-Bağdat Demir Yolu hattının inşasıdır. 1890’lı yıllarda sözleşmesi imzalanan proje, hala süregelen bir çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. 1 Kasım 1913’te açılan Bağdat Demiryolu Hattı’nın Türkiye’deki son durağı Nusaybin ilçesidir.

  • 24.07.2024 09:26
BERLİN’DEN BAĞDAT’A: DEMİRYOLU HATTI

Ortadoğu’da Batı etkisinin giderek daha kuvvetle hissedildiği 19. yüzyıl, bu etki karşısında Ortadoğu toplumlarının ekonomik, toplumsal ve düşünsel alanlarda Batı etkisine yerel cevaplar bulma çabalarıyla şekillenmiştir. Düşünsel alanda, Batı’da yükselen milliyetçilik fikirleri Mısır, Arap ve Türk dünyasında Batı tarzı okullarda eğitim görmüş yeni elit kesimlerin zihinlerini meşgul ederken, bölgedeki İslami aydınlar da batılılaşmayı ve batılılaşarak modernleşme olgusunun İslam dünyasına uygulanabilirliğini tartışmaya başlamışlardır. Ekonomik bağlamda ise, Ortadoğu’yla ticari ilişkileri devasa boyutlara ulaşan Avrupalı güçler için (ki bu dönemde Britanya, Ortadoğu ile ticari ilişkilerinin hacmini %800’e katlamıştır) Ortadoğu yalnızca büyük bir pazar değil, Avrupa içindeki siyasi dengeleri de etkileyen en önemli unsurdur. Çünkü bölgede elde edilen güç, son vadede Avrupalı güçlerin birbirlerine karşı pozisyonlarını ve güçlerini belirlemektedir. İşte bu nedenle, bölgenin merkezi gücü olan Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği ve bu geleceğin hangi Avrupalı gücün lehinde şekilleneceği tarihin bir türlü tozlanmayan sayfalarında “Doğu Sorunu” olarak bilinen konunun çekirdeğini oluşturur.

Türkiye-Suriye sınırını bir kalem gibi çizen ve günümüz Ortadoğu’sunu anlamamız için bizleri doğru sorulara yönlendirecek olan meşhur Berlin-Bağdat Demir Yolu ve bu tarihi demir yolunun Türkiye’deki son durağı olan Nusaybin’dir. Ticaretin hızlı akışı için büyük öneme sahip olan demir yolları sadece verimli alanları limanlara bağlamakla kalmıyor, aynı zamanda askerlerin de daha etkin bir şekilde yer değiştirmesine olanak sağlıyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk demir yollarını inşa edenler Fransızlar ve İngilizlerdi. Öncelikle Batı Anadolu’da kısa mesafeler arasında demir yolları inşa eden Fransızlar ve İngilizler, 1888 yılından itibaren demir yolu ağlarını Suriye ve Filistin’e doğru genişlettiler. Almanya da, bölgede İngilizler ve Fransızlar lehine gelişen güç dengelerini kendi lehine değiştirmenin yolunu Osmanlı İmparatorluğu’nun kendisiyle olan bağlarını demir yolu ihaleleriyle güçlendirmekte bulmuştu. Bu çerçevede ortaya çıkan Berlin-Bağdat Demir Yolu ile, Almanya hem Osmanlı ile ilişkilerini geliştirebilecek hem de kendisini Basra üzerinden İran Körfezi’ne ulaştırarak Afrika’da bulunan Alman Doğu Afrikası ve Alman Güneybatı Afrikası kolonilerine (günümüz Tanzanya ve Namibya’sı) daha kolay bir geçiş yolu sağlayabilecekti. Bu dönemde hızlı toprak kayıpları yaşayan Osmanlı İmparatorluğu ise, bu demir yolu hattıyla hâlâ egemenliği altında bulunan Arap Yarımadası’ndaki hakimiyetini güçlendirebilecekti.

Editör: Neslihan Özkan

Yorum Yaz