Ülker (Derik) Köyünde Sosyal Hayat! Ülker Köyü Nerede? Nasıl bir köy? Ülker Köyü nereye bağlı?
İlçe merkezine 17 kilometre uzaklıkta olan köye Dikmen asfaltı üzerinden uzandık. Dikmen'e varmadan iki kilometre kadar önce sağa dönerek girdiğimiz şose yolun bir tarafı buğday, diğer tarafı ise mercimek tarlaları ile kaplıydı. Hafifçe esen rüzgarla dalgalanan ekinler, yeşil bir denizi andırıyordu. İşte Ülker Köyüne de, bu güzelim yeşil denizin okşadığı gözlerle girdik.
Girişteki yüksek su deposu ile diğer taraftaki iki katlı betonarme evin arasında bulunan birkaç kerpiç evle şekillenmiş olan köyde, ilk uğrak yerimiz köy okuluydu. Köy öğretmeninin bir toplantı nedeniyle ilçe merkezine gittiğini, köylü bir kadından öğrendik. İşte tam o sırada ve bulunduğumuz noktanın tam karşısındaki evinden bizleri fark eden 61 yaşındaki Nusret Kılıçaslan'ın davetine icabet ederek evine konuk olduk. Kendimizi tanıtmamızın ardından gelen hal hatır sohbetini yaparken, Nusret Kılıçaslan'ın bizler için bir şans olduğunun farkında değildik.
Bektaş, Yumurcak, Çakır ve Başak Köyleri ile Dikmen Beldesi'ne komşu olan köy ve köylüyle ilgili meraklarımızı dile getirmemizin ardından konuşmaya başlayan Nusret Kılıçaslan'ın bu anlamda bir derya olduğunu anlamakta pek gecikmedik.
Duyduklarımız, merak ettiklerimizden çokça fazlaydı!
Yedi mezrası bulunan köyün, günümüz itibarıyla 11 hane ve 90 kişilik nüfusa sahip olduğunu,
Geçmişten gelen görenekleri günümüzde de sürdüren bu nüfusun % 70'lik bir oranla okur yazar olduğunu,
Temel geçim kaynağı olan tarımın yanında kısıtlı ölçülerle hayvancılık yapıldığını dinlememizin ardından, sıra köy ve köylünün geçmişine gelmişti. Bu konuda dinlediklerimiz, umduklarımızdan fazlasıyla doluydu!
Köyün ilk yerleşikleri hiristiyan bir toplumdur. Köyün eski ismi de ''Derık'' olup, Türkçe karşılığı kiliseciktir. Günümüzde ise, köye ismini veren bu kiliseden hiçbir kalıntı kalmamıştır.
İslam fütühatı zamanında bölgeye gelen Halit Bin Velit'in ordularında bulunan Ebu Katara (Kervancıbaşı), iki kız kardeşi ile beraber şehit olur. Kıskardeşlerden birinin şehit olduğu yer, köydeki bu kilisenin bulunduğu noktadır. Diğer kızkardeş Güngören Köyü'nde şehit olurken, Ebu Katara (Kervancıbaşı) ise Katarlı Köyü'nde şehit olur. Katarlı Höyüğü'nde inşa edilen ve halen harabe halde olan cami de Ebu Kattara'nın anısına inşa edilen bir yapıdır.
İslam fütühatı sonrasında hiristiyanlar, bölgedeki hakimiyetlerini kaybederler.
Ve yaklaşık 300 yıl öncesine kadar Ülker'de yaşayan ve yezidi olan Dinayi Aşireti, bölgede yaşayan Helecan Aşireti tarafından Şanlıurfa Suruç taraflarına göç ettirilir.
Helecanların Ülker'e yerleşmesi ise, 150 yıl öncesine dayanır. Helecanlardan Temereka Kabilesi'ne mensup olan Hasse Uso adlı şahıs, köye ilk yerleşen kişi olur.
Şu anki köy halkını oluşturan Kılıçaslanlar ise, 1920 yılında köye yerleşen Mehmet Ağa'nın torunlarıdır.
Nusret Abi'den dinlediklerimiz bunlarla sınırlı kalmamıştı. İlçenin tüm aşiretlerini de ayrıntılarıyla beraber anlatan Nusret Abi'den dinlediklerimiz, bizler için bir ışık olmuştu.
Köy çalışmalarımızın bir çoğunda bizlere kaynak olabilecek bu notları da almamızın ardından teşekkür ettiğimiz Nusret Abi'den, bir daha görüşebilme ümidi ile ayrıldık.
Ülker'den uzaklaşırken, elimizdeki notları tekrar tekrar inceleyip algılamaya çalışıyorduk!
MEHMET BEDİ DEMİR / MARDİN LİFE
Editör: Nezir Güneş