"Züppe...!"

Yazı daha fazla ilginçlik oluştursun veya ilgi – alaka görsün diye başlığını “Züppe” koyduğumu iddia edenlere; hemen söyleyeyim, iddianızda haklısınız. Zira “Züppe ve züppeliğin” akçe ettiği ve günümüz ortamların omurgasız haylazlarına hâkimiyet alanlarını açtığı/açtırdığı bir sürecin içinde olduğumuzu deklare edenlerden biriyim. Bunun iddiasında tek kişi veya tek iddia sahibi de olabilirim, bu umurumda bile değil. Çünkü gerçeğin mekânına veya biricik şahsiyetlilerin yerine; süslü ortamları ve makyajlı züppelerin ikame edildiğine şahidim.
Züppe kelimesinin aslı Yunanca “Zoppos” tan gelmektedir. “Geleneğe uymayan” olarak tanımlanır. Bu kelime Almancada çorba manasında da kullanılır, Türkçe’de ise “Davranış ve düşünce de özenti” anlamındadır.
“Kendinden
üstün saydıklarının gözüne batarcasına, yaltaklanarak öykünen veya onlarla
bayağıca yoldaşlığı/arkadaşlığı kollayan kişi; yine kendinden aşağıya
saydıklarının gösterdiği ilerlemeleri geri itmeye çalışan şahıs; bilgi ya da
zevk meselelerinde saldırgan bir üstünlük havasına sahip kimse” anlamında
kullanılmıştır. Görülüyor ki züppe; sadece bilgiçlik taslayanların tanımı
olmadığını; aynı zamanda bilgiçlik taslayanlara ve kendilerinden üstün olan
sosyal grup ve katmanlara, yataklık/yaltaklık ve yağcılık davranışlarını
sergileyen kişiler arasında da çıkabileceğine temas etmektedir.
Günümüz dünyasında, düz ve derin olamayan bilginin “enformasyonun” hızlı aktığı; hatta aktığı yerleri erozyona uğrattığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu akışın ortaklarından ve bir numaralı taşıyıcılarında biri de, şüphesiz züppelerdir.
Kültür ve düşünce hayatımızın dinamizmi, her dönemde olduğu gibi bugünde züppelere yaşam kanallarını bahşetmiştir. Züppeler, sanatın ve estetiğin her alanında çalışmadan ve zahmetsiz bir şemal ile statü elde etme belirtilerini gösterirler. Ayrıca yeterince başaramayacaklarını anladıklarında da; bazen şiddette, bazen de kepazeliğe bulaşarak; cahiliyetini saldırgan tavırlarla kamufle etmeye çalışmaktadırlar. Her daldan dala atlayan ve her dala ait fikir beyan eden şehir eşkıyaları gibi etrafı dağıtır ve muhatap aldıklarını viran eder. Önemsediği şeyin “tutarlılık ve doğruluk” olmadığından ötürü; sürekli kendisinin gündemde olmasını ister ve tüm gözlerin onun üstünde olması için sağa sola pençe atar. Çünkü değer atfettiği şeyin; sadece kendisi ve “üstünkörü bildiklerinden” ibaret sayarlar.
Aslında züppeler, bir zihin bulanıklığın/budalalığın içinde yüzerek; kuru bir vaziyet planı ile böbürlenirler. Günübirlik züppeliliğin acıtasyonlarına mahal vermeden ve söylemek istediklerimin hâsıl olabilme babında; hemen şunu ifade edeyim. Açıkçası düşünce tepsinin tam ortasına “balıklama atlamak” gibi bir dert ile dertlenmek istemem. Şayet yazdıklarımın tamamı, bir kepazeliğe yâda züppeliğe meydan verdiğine dair emarelerin uyarılarına muhatap olursa; ilk önce sahip olduğumuz gayri insani düşüncelerimizi, pisiko-motorun müspet alanlarına çekerek; bir hesap cetveli oluştururuz ve derhal kendimizi hesaba çekeriz.