Zor zaman ve fırsatçılar!
Depremler, seller, pandemiler veya savaşlar insanların normal yaşamlarını çok olumsuz etkileyen güçlü olaylardır ve bu olaylarda her şey alt üst olur ama insanların insanlığı olduğu gibi kalır.
Çünkü olaylara bin yılların mirası olan ve elde ettikleri kültürü! Kendi insanlığının rengi yaptığı davranışları olan gelenek, görenek ve yaşayış tarzlarıyla cevap olurlar.
Bu kadar güçlü alt üst oluşlarda insanların bir damla kan a, bir damla suya, bir soluk tutunma aracına ihtiyaç duyduğu bir ortamda! Fırsat kollayan yamyam ve sülükleredir lafım.
İnsanların güç durumlarına düştüğü, evlerini barklarını kaybettiği ve her yerden gelecek en ufak bir yardıma muhtaç duyduğu bir durumda, fırsatçılık çok alçaltıcı bir durum ve bu duruma düştüyseniz bile; bir başkasına örnek olacağını ve bu davranışında bir başkasını da örneklem olarak özendireceğinizi unutmayın. Yani şeytanlaşıp sürekli lanetlenecek duruma kendinizi ve ardıllarınızı düşürmeyin.
Elazığ depreminde insanların evlerini taşıyacak taşıyıcı firmaları taşıma ücretlerini üç katına çıkarmaları, (Komşu illerden taşıma firmaları oraya hücum etmişlerdi) kiraları iki, üç kata çıkarmaları basına konu olan bir eleştiridir.
Covid 19 salgınında fırınlara ekmek almaya gidenlerin karşılaştıkları manzara ise ekmeğin pahalandığı, marketlerin etiketleri değiştirmeye fırsat bulmamaları sonucu! Reyondaki fiyat başka, kasaya geldiğinde ise başka bir fiyat ödemek zorunda kaldığı vahim tablo
En son depremde, değinmek istediğim kaçıncı tekrarın tekerrürü ve insanı insanlığından utandıracak tablonun tekrar yaşanması ise! İster istemez bazı soruları sormamıza haklı gerekçe oluşturdu.
Maraş merkezli peş peşe iki depremde feci şekilde etkilenen, sallanan ve tahribatlara yol açan depremde Diyarbakır da marketlere giden insanların! Tekrarın tekerrürü olan kendi namı hesabına zam a başlayan kişi ve yerler; fırınlara giden insanların ekmeği iki katına fiyatla almaları, yol ücretlerine zam yapılması, yağmacıların fırsat kollayıp fırsat tan faydalanması! İnsanı iğrendirdiğini söylemek isterim. Bu iğrenme bu işi yapanlara dönük bir iğrenme ve nefrettir.
Elbette ki bu kötü davranışların iğrenmesi ve nefreti! Yaşam felsefesi her zaman iyilik yapmak ve sofrasını, yüreğini paylaşmasın bilen engin insanları kapsamıyor.
“Bu işi yapanlar” siz ne ara kendi kadim kültürünüzden, insanlığınızdan, komşu olarak yaşamanızdan, kardeş olarak fedakârlığınızdan uzaklaşıp mağdur olanlara fırsatçılık mantığıyla yaklaşmaya başladınız? Yere düşen kişiyi kaldırma yerine onlara bir tekmede siz atar oldunuz?
“Siz ne ara bir selam uğruna” selam verene kendinizi siper edip ölme yerine; onların yaralı halinden, yarasından kendi kedinizi bahane üretip (kedim açtır) bir parça et kesip kediye verme yerine “yer” (mideye düşkün olma durumu) duruma düşecek kadar aşağılaştınız?
Bu gün bu durumda olanların yarını var ve bu yarını; siz de aynı duruma düşebilirsiniz. Her şeyi yasa veya an ile düşünmeyin bu mesele insani bir mesele ve insanlık seviyenizi göstermektedir.
Gerçi bu işi yapanların insanlık seviyesi! Gösterdiği davranış kadardır, onu bilmeme rağmen çevre insanına hitap etmek isterim! Bu tarz davranışlara göz yummayın. Siz göz yumdukça bunlar bu davranışları yapmaya devam ederler. Çünkü bizim bu insanı çağrımız onların yüreğinde bir karşılığı yoktur ve asla insani bir yumuşama göstermezler, ta ki bir güç ile karşılaşıncaya kadar bir şok oluşu yaşayıncaya kadar.
Editör: Kadir Üründü