YSK : Başüstüne !...Anayasa ve Demokrasi (1)

KÖŞE YAZISI

                         Tam  Tekmil

                          ( Selem  Pata )
 
              Gerçekten de bir çok hak ihlalleri,elimizden alınıp kuyulara atılan ' delu ' (lastik kova) misali duygularımızla pençeleşip dindirmeye çalışırken birden '' YSK 12 Bağımsız Adayı Veto Etti.'' haber ve yorumları gündemde yerini alırken; bir bakıma da 12 Haziran seçimleri için güya '' T.C Milleti Adına '' bu ülkenin halklarına en büyük kötülüğü de aldığı 'veto' kararı ile taraf olduğunu açıkça ortaya koyan yasakçı bir zihniyet daha YSK...
.
              Hitap etmekte güçlük çektiğim kesimlere bugünlere gelirken, bunca fiil ve saldırılardan sonra dönüp adil olmasını beklediğimiz yargıya Türkiye'li halklar adına :
                
             '' Şeklen savunduğunuz TBMM'ni fesh edeceksiniz,dağıtıp demokrasiyi derinliklerinize gömecek,hazırlattığınız Anayasa ile şahsınızı ve işbirlikçilerinizi güvence altına alıp onlarca insanı ipe,binlercesine infaz yetmezken, milyonlarca insanınızı fişleyerek;hızınızı alamayıp,failler yargılanırken ' iyi çocuklar ' diyecek, yürekli savcıları görevden almak yetmez mi ? '' diyebilecek onlarca güvenilebilir hukukçumuz-yargıcımız olmayacak mı,bütün bu olumsuzluklardan sonra ?..
 
             Biz neyi tartışır dururuz Anayasa'yı mı ?
             Ortaklaşıp üzerinde yoğunlaştığımız bir Anayasa mı var bilmediğimiz ?
             Adına kurucu meclis deyip hiç bir zaman ülkemizde uzlaşmayı amaç edinmeyen,soğuk demir gölgesinde korku salarak,yakıp-yıkarak referandum tuzağına atacaklara alet olunarak bir hukuk-hukukçu başarısından söz edebilir miyiz ?..
 
            Bu gerçekleri çok ağır bedellerle karşılayıp her ağır bedellerden sonra hep demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini savunan,kalıcı barıştan vazgeçmeyen bir halk, Kürt Halkı ve demokrasi mücadelesindeki onurlu duruşuyla bir parti demek için illa da BDP'li olmak mı lazım ?
 
           Demokrasi kültürünü yerleştirmek istemeyen,yerleştirmeye bir türlü yaklaşmayan hep gücünden söz ettirip korku salan despot,otoriter ve totaliter ya da militer güçlerin nasıl da sallandıklarını-yıkılmaya mahkum olduklarını coğrafyamızda ve Afrika ülkelerinde uyanışa kıvılcım olduklarını görüyoruz artık.
 
           Bu ülkede halkları farklı kültürlerinden ötürü karşı karşıya getirilmek istenmiş,üzücü saldırılar sonrasında failler bilindiği halde hep meçhul bırakılmıştır. 
 
          Bu ülkede halkların demokratik iradesiyle hiç bir zaman uzlaşılabilecek bir anayasa oluşturulamamıştır,oluşturulmasından korkulup hep engellenmiştir.
 
          Bu ülkenin insanlarına özellikle Türkçe dışında başka dilde (Kürtçe,Ermenice,Süryanice ve Arapça vd..) farklı kültürlerinden dolayı güven duyulmayıp,asimile edilmeye uygun görülmüşlerdir.
 
         Bu ülkede her darbe ve OHAL sonrasında büyük hayallerle '' Demokrasiye geçiş '' ümitlerini bildiğimiz 'DemirEL'lerle oluşturulan resmin çerçeveleri çakılıp iz bırakmamak için hep perçinleştirilmek istenmiştir.
 
         Bu ülkede ve bu kıstaslarla meclise gelen iktidarların önlerine konan dosyalara ve bu dosyaların kalın kırmızı çizgilerine halka rağmen tam tekmil '' Başüstüne!..'' denilmiştir.
 
        Bu ülkede başbakan olan her şahsiyetin, başta tanımladığı sorunların çözümü aşamasında her ne hikmetse bir önceki tanımları ve çözümleri hep çelişki haline dönüşmüş ve halklarda biriktirmiştir.
 
       Bu ülkede adil bir yarış,adil bir sınav ya da adil bir seçim yapılamayacak,koşulları hazırlanamayacak mı ?
 
       Bu ülkede iktidarlar ve kendilerini anamuhalefet diye takdim eden partiler '' Uluslararası Sözleşme ''lerin,evrensel hukukun ne anlama geldiğini görmezden gelinerek ülkeyi yönetmeye kalkışmaları nereye kadar ?
 
      Yok..hiç yağma yok artık, eskisi gibi kolay/basit değil,bu hukukta '' Ömür boyu hak mahrumiyeti '' gibi bir düzenleme söz konusu değilken,Anayasa'nın 90.maddesini 76. maddesine hapsetmenin ayrımcılığını hangi ' Ehli vicdan ' açıklayabilir ki ?
 
      YSK: Başüstüne !..derken Danıştay'dan ve Yargıtay'dan gelip,adil-eşit seçim koşularını hazırlamakla görevliyken, ahkam kesilip vetoya taşıdığı araçlarla açık-örtülü görev ve sorumluluğunu yerine getiremediğinden dolayı mı yoksa kamuoyu karşısında etik olmayan eyleminden dolayı mı istifa etsin; buna YSK'nın sayın üyeleri karar verebilecek mi ?...
 
      Belki de birilerinin tarihteki yerinin hala 'değişmez iktidar hakkına' sahip olduğunu kendini kutsallaştırarak başına tacı koyup başkalarına ''...Bu toplumun birer parçası olan sizler birbirinizin kardeşisiniz ama sizi yaratan tanrı,önder olarak yarattıklarının mayasına altın katmıştır onlar bunun için baştacı olmuştur.'' diyerek kitlelerin mayasından çıkarları gereği bir çok değeri alet etmiştir.
 
      Bu ülkede insanlar bir çok konuda ne olup-bittiğinin farkında, bu ülkede insanlar geçirilen travmanın tavan yapabileceğinden korkup psikolojik kitaplara yönelerek;yönetenlerin bundan nasıl etkileneceklerini merak etmekte haklı değil mi ?
 
     Yerelimize bir öz deyişle dönersek :
 
     '' Ğedé kil ınhar icdid.'' (Yarınlarda her gün yeni.)
    
     Suriye Lehçesiyle aynı özdeyişi :
 
     '' Bukra kil yevm cedid.''
 
     Devam edecek.....