Yolun sonu mu?

Türkiye ile aynı dönemde üyelik müzakerelerine başlayan Hırvatistan, geçtiğimiz hafta resmen AB üyesi oldu.
Böylece birliğin üye sayısı 28’e çıktı.
Kanaatimce ağır bir ekonomik krizle boğuşan AB bölgesi çok uzun bir süre yeni üye almayacak.
Mevcut durumda Türkiye’ni yanı sıra, adaylık bekleyen ülkeler Balkan coğrafyasında bulunuyor.
Aday ülke statüsü almayı bekleyen Sırbistan hayal kırıklığına uğradı çünkü AB, bu yılsonu itibariyle Sırbistan’a henüz bu statüyü vermiş değil.
Sırf bu amaçla yıllardır saklanmasına göz yumduğu savaş suçlusu Ratko Mladic’i bile yakalayan Sırbistan, bunun karşılığında aday ülke statüsü ile ödüllendirilmeyi beklerken, birlik bu yönde bir karar almadı.
Yine Kosova’daki olumsuzluklardan Sırp yönetimi ve Sırplar suçlandığı için bu hayalini gerçekleştirmesi için biraz daha bekleyecek gibi görünüyor bu ülke.
Yine Sırbistan’dan ayrılan Karadağ da adaylık statüsü almayı başaramadı.
AB, bu ülkede yolsuzluk ve organize suç kavramlarının kurumsallaştığını ve bunlarla yapılan mücadelenin yetersiz olduğunu düşünüyor.
Ancak yıllar önce Avrupa’nın en çok yolsuzluk yapan ülkesi Romanya’yı (bizzat Romen bir meslektaşımdan duyduğum ifade ile) üye yapmakta bir beis görmemişti aynı AB.
Yine aynı dönemde benzer şartlardaki Bulgaristan’ın da üye yapılması nedeniyle AB liderliği, bizzat AB içinde çok eleştirilmişti.
Ancak yine de Karadağ için açık bir kapı bırakıldı; 2012’de bu alanda gerekli tedbirler alınırsa durumu yeniden gözden geçirilebilecek.
Makedonya’nın durumu ise biraz farklı.
Bu ülke uluslar arası alanda kendi istediği ismi kullanamıyor.
Çünkü Yunanistan, kendi tarihindeki Makedonya devleti nedeniyle bu ülkenin bu ismi kullanmasına engel oluyor.
Bu nedenle bu ülke için uluslar arası toplumda “Former Yugoslav Republic (FYR) of Macedonia” yani “Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti” gibi saçma bir isimlendirme kullanılıyor.
AB, bu ülkede ayrıca ifade ve basın özgürlüğü alanında yapılması gereken çok iş olduğunu dile getiriyor.
Diğer Balkan ülkeleri Bosna Hersek ve Arnavutluk da birlikten gelen talepler nedeniyle süreci ağır aksak sürdürmek zorunda kalıyorlar.
Özetle Balkan bölgesi (Türkiye’yi bu gruba ekleyebiliriz) AB üyeliği konusunda daha önce üye olan ülkelere nazaran daha zor bir süreçle karşı karşıya.
Yaşanan ağır ekonomik kriz nedeniyle AB’nin büyük bir bölümünde yeni üyeliklere pek sıcak bakılmıyor.
Geçmişte yaşanan Bulgaristan ve Romanya skandalları yüzünden de AB, eskisi gibi kesin tarih vermekten kaçınıyor artık.
Bu isteksizlikte diğer bir önemli faktör olarak da bu ülkelerde ciddi oranda Müslüman nüfusun bulunması hatta bazılarında Müslüman nüfusun çoğunlukta olması ön plana çıkıyor.
Acaba bu durum AB’nin isteksizliği için bir gerekçe yaratıyor olabilir mi?
AB’nin başında bugün Sarkozy ve Merkel gibi aşırı sağ kökenli liderlerin bulunduğu ve bazı AB ülkelerinde yabancı karşıtı aşırı sağcıların yükselişte olduğu düşünüldüğünde sorunun cevabı “evet” olarak gözüküyor.
Her halükarda yakın bir gelecekte AB’ye yeni bir üye kabulü (şimdilik) zor görünüyor.
Tam tersine, AB’den kopuşlar bile beklenebilir.
AB için yolun sonuna mı geliniyor, bekleyip göreceğiz.