Yezidilerin Kürdistan Kültürüne Katkıları
Hiç kuşku yok ki Kürdistanî topluluklarının başında yezidiler gelmektedir. Kürdistan’in yerleşik topluluklarından kabul edilen Yezidiler, yaşadıkları coğrafyada bütün baskı ve zulümlere rağmen kendilerine has kültürlerini yaşaya gelmişlerdir.
Kürdistan coğrafyasının emperyal ve onların bölgedeki karakolları konumunda olan ülkeler arasında bölüştürülüp paylaştırıldıktan sonra sömürge haline getirilmesiyle beraber yaratılan baskı ve asimilasyon ortamından yezidiler de diğer topluluklar gibi paylarına düşeni almışlardır. Buna karşın gerek Kürt ulusal isyanlarında gerekse kendi özgüçleriyle olsun yezidiler de baskı ve sömürgeci ülke ve güçlere karşı başkaldırmış, kendilerini ve kültürlerini yaşatmak adına isyanlarda asker olmuş, pêşmerge olmuşlardır.
Vahşi ve barbar IŞİD şebekelerinin Yezidilerin yaşadıkları coğrafyaya saldırmaları ve bununla beraber onlara yaptıkları soykırımın ardından bölge ve dünyanın dikkati bu topluluğa çekildi. Biz de bu yazımızda Yezidilerin Kürdistan kültürüne katkılarını kısaca tartışmaya açmak istiyoruz.
Kürdistan’daki topluluklarının kültürleri daha çok sözlü kültür biçimindedir, Kürtler de buna dahildir. Hal böyle olunca Yezidilerin de kültürleri sözlüdür. Bu konuda yezidiler üzerinde gerek dünyada gerekse Türkiye’de yüzlerce eser ve makale yazılmıştır. Ayrıca son yıllarda Kürtçe’nin giderek bilimsel alanlarda kullanılmasıyla beraber Yezidilerle ilgili bir çok araştırma ya Kürtçe yazılmış ya da çeşitli dillerden Kürtçe’ye çevrilmiştir. Elimizde Christin Allison’un Irak Kürdistan’ında Yezidi Sözlü Kültürü adlı çalışması başta gelmektedir. Yine İngilizce’den Kürtçe’ye çevrilen Xanna Omerxalî’nin Êzdîyatî adlı çalışması var ki, onların toplumsal yapılarını, sembol ve ritüellerini konu edinir. Başka bir çalışma Kemal Tolan’a ait. Nasandina Kevneşopên Êzdîyatîyê adlı çalışma Kürtçe yapılmıştır. Tosinê Reşîd’in yaptığı çalışma ise Êzdîyatî: Oleke Hê jî Nenaskirî Kürtçe yapılmış ve bilim dünyasında yerini almıştır. Bir başka kapsamlı çalışma ise Tanrı ve Şeyh Adi Kusursuzdur ismiyle Philip G. Kreyenbroek ve Xelîl Cindî’ye aittir. Yazarlar bu çalışmada Yezidi tarihinden Kutsal Şiirler ve Dinsel Anlatılar üzerinde durmuşlardır. Yine araştırmacı Philip G. Kreyenbroek Avrupa’da Yezidilik adlı çalışma ile farklı kuşakların dinleri hakkındaki yaklaşımlarını araştırmıştır.
Yezidilerle ilgili hangi çalışmaya bakılırsa bakılsın, onların çok büyük ve köklü bir kültüre sahip oldukları hemen fark edilir. Bu güçlü kültür sayesindedir ki Yezidiler hem geçmişten günümüze gelmiş hem de varlıklarını koruyagelmişlerdir. Şimdi birkaç cümle ile Yezidilerin yaşadıkları coğrafyayı tanıyalım:
Avrupa’da Yezidilik adlı çalışmasında Kreyenbroek coğrafyalarını şöyle tanımlar: ‘’Yezidilerin anayurtta yaşayan büyük bir kısmı Kuzey Irak ( Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu Şeyxan ve Cebel Sincar bölgelerinde ) ve Transkafkasya’da (Ermenistan ve Gürcistan’da)dir. Suriye’de Kürt Dağı, Suriye Ceziresi ve Halep’te biraz yezidi nüfusu var. Türkiye’de bir zamanlar çok büyük bir cemaatin yaşadığı Güneydoğu’da şu anda çok az yezidi mevcut.’’ (2011:39)
Kreyenbroek aynı adlı çalışmasında Yezidileri, Kürtlerin küçük bir topluluğu olarak kabul ettikten sonra tarihleriyle ilgili olarak şu notu düşer:
‘’Yezidiliğin tarihi antik İrani dinlere kadar uzansa da kökeni hakkındaki bilgiler zamanın sisleri arasında kaybolmuştur. Bununla beraber 12.yüzyılda Kürt topraklarına gelen Şêx Adi’nin bugünkü yezidi cemaatinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığı aşikardır. Takipçileri Şêx Adi’nin 1160 dolaylarında ölmesinden sonra, İslam dünyasının bir çok parçasında taraftarı bulunan Adawiyye adlı tasavvufi tarikatı kurdular. Bu tarikatın Kürt üyeleri, Laliş’teki Şêx Adi türbesinin çevresinin yakınında toplanarak az ya da çok izole edilmiş müşterek bir hayat sürmeye başladılar.’’ (2011:40)
Bir çok araştırmacı ufak tefek ayrıntılarla birlikte, yukarıdaki hakkında otorite olarak kabul edilen Kreyenbroek’in saptadığı ve inşa ettiği tez üzerinde yoğunlaşır.
Araştırmacıların Yezidi Kültürü araştırırken kullandıkları kavramlar
Yezidilerin kültürleri üzerinde çalışma yapan araştırmacılar bir dizi kavrama ulaşarak bunları yazıya geçirmiş ve böylece bu sözlü kültür yok olmaktan kurtarılmıştır, denebilir.
Bayramlar, dini ibadetler, dini ve toplumsal yasaklar, dualar, kutsal şahsiyetler, dinsel yaşam ve semboller, ahlakla ilgili metinler, ölüm, yas ve baş sağlığı ile ilgili gelenekler, namus, evlilik, başlık parası ile ilgili törenler…
Toplumsal yaşamları QEWL denildiği bir tür sosyal sözleşme ile düzenlenir.
Yezidilik, küçük bir din olup yayılmayı hedeflemez ve doğuştan mensup olunabilen bir din olarak kabul edilir. Ortak dilleri Kurmanci Kürtçesi olup Ortadoğu kökenli bir topluluktur.
Kürdistan coğrafyasının Hz. Ömer (MS:648) zamanında İslamiyetle tanışması sürecinde Müslümanlığı kabul etmeyen Yezidilerin büyük zulümler yaşadığı araştırmacılar tarafından öne sürülür. Bu süreçte hiç kuşkusuz kültürleri ve sosyal değerleri büyük yara alır.
Şimdi tarih acaba tekerrürden mi ediyor acaba? Sorusunu sormadan edemiyoruz. Yine Yezidiler büyük bir trajedi yaşıyor ve soy kırımla karşı karşıya. Binlerle ifade edilen bir yaş altındaki çocuklar ve yaşlılar açlık ve susuzluktan öldüler, IŞİD zulmünden kaçıp Şengal Dağlarına sığınırken…yüzlerce genç kadın ve kızları ise IŞİD tarafından nereye götürüldükleri hala belli değil. Yüzbinlercesi hala dağlarda, yollarda ve komşu ülkelere sığınmak üzere bekleyişte..
Bakalım Modern dünya ve İnsan Haklarını savunan ülke ve kuruluşlar bu zulme ne diyecek? Bu kadınları kurtarmak için ne gibi önlem ve stratejiler geliştirecek veya sessiz kalacak?(www.kiziltepepost.com)