Yenileşmeye Doğru ‘AK’ Sıkıntılar

İktidar Partisi olan AK Parti, 2019 seçimlerinden
daha güçlü çıkmak ve 2023 felsefesini temellendirmek için teşkilatlarında
yenileşmeye doğru adımlar atacak. Bu adımlardan ilki, genel merkezin 81 ilinin
başkanının istifasını almak oldu.
16 Nisan referandumuyla Partili Cumhur Başkanlığı
sistemi kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, AK Partiye
üyeliği kabul edildi ve bu adımla aslında yenileşme sürecinin sinyalleri
verilmiş oldu.
Bu yenileşme sürecinin temel amacı kuşkusuz 2023
vizyonunu hazırlamaktır. Bu süreç sanıldığı gibi kolay olmayacak, tam anlamıyla
zorlu bir süreç yaşanacak gibi.
Türkiye’nin Ortadoğu gibi çatışmalı bir bölgenin
merkezinde yer alan bir ülke olması gerçeğini dikkate alarak ve AB ile yaşadığı
sıkıntılı sürecinin de iktidar partisini etkilemekte olduğunu, Suriye
politikasında ABD ve Rusya ile yaşanan dönemsel süreçte ortaya çıkan zıtlıklar
dış etkenler olarak iktidar partisinin yenileşme sürecini etkilediği muhakkak,
içte ise terör örgütlerine karşı verilen mücadele ve ülkede uygulanan OHAL’in
bir bakımda yarattığı darlıklar iç etkenler silsilesi olarak AK Partinin
yenileşme sürecini etkilediği ortada.
Kuşkusuz bu zorlu sürecin odağında sayın
cumhurbaşkanı yer almaktadır. Bu gerçeği iyi bilen ve gören Sayın Erdoğan,
bundan sonra gerçekleşecek olan seçimlerden daha güçlü çıkmak için
teşkilatlarında yaklaşık yüzde 60 oranında bir yenileşme hedeflediği
konuşulmaktadır. Parti teşkilatlarına taze kan ve gençleştirme esas olarak
hedeflenen siyasi sürecin argümanları olarak tartışılmaktadır. Parti
teşkilatlarının uzun bir süredir hantallaşması ve küçük hesapların peşinden
koşanlarının sayısının giderek artmış olduğu iddiaları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
gözlemlediği konular arasında kabul edilmektedir. Yenileşmenin çıkış noktası
burası olacağı tahmin edilmektedir.
AK
Parti Hafızası Oluşmadı
Bir siyasi partiyi ayakta tutan ve geliştiren
değerlerin başında şüphesiz kadro gelmektedir. Başka bir anlatımla siyasi
partileri ileriye taşıyan merkezi ve lokal düzeydeki kadrolarıdır. Merkezi
kadroların FETÖ’ye bulaşma iddiaları ve bölgesel kadroların da “küçük olsun
benim olsun” anlayışıyla hareket etmeleri iktidar partisini hantallaştıran ya
da ‘işgöremez’ noktasına götüren konuların başında geldiği tartışılan konular
arasındadır.
Yukarıda belirtilen her iki handikabın dışında da
başka unsurların olduğu bir gerçek. Bu gibi nedenlerden dolayı AK Partide bir
türlü bir siyasi hafıza oluşmadığı değerlendirmeleri yapılıyor. Daha doğrusu
ciddi anlamda iktidar partisinde sürekliliği ifade edebilecek bir siyasi
gelenekten söz etmek zordur. Yani AK
partiyi büyütecek siyasi bir mirası olgusal olarak dillendirmek mümkün olmadığı
kanaati hakim.
Bugüne kadar AK Parti, liderinin karizması üzerinde
yükselen ve seçimlerden zaferle çıkan bir parti oldu hep. Bu gerçeği bilen ve
Erdoğan’la siyaset yapan yol arkadaşları tembelliğe alıştı veya partiyi, davayı
büyütecek çalışmalardan uzak bir tercih ortaya koyduklarıiddiaları var. Hatta
FETÖ ile mücadelede Erdoğan’ın tek başına mücadele ettiği hep konuşuldu. Daha doğrusu nasıl olsa halk Erdoğan’dan
dolayı oy verecek, anlayışına sığındıkları gibi ucuzca bir çalışmama tarzı
benimsendiği ifade edilmektedir. Öte yandan siyasi rakipleri de bu gerçekten
hareketle önce kendisine sonra partisine vurma yöntemini seçtiği belirtiliyor.
Eğer Lider Erdoğan düşerse AK Parti de düşer, anlayışı ile muhalefet ettikleri
başta gelen bir değerlendirme olarak duruyor. Bundan dolayı “Diktatör”
yakıştırması çok dillendirilir oldu ve burada halk üzerinde algı operasyonları
yoğunlaştırıldı. Besbelli ki, ustaca bir toplumsal mühendislik çalışması
yapılmaktaydı. Hali hazırda bu yöntem tutmamış ve her seçimde Erdoğan ve
partisi tek başına yüzde 50 bandını hep göğüsledi. Başta CHP olmak üzere
muhalefet partilerinin de ülke şartlarına uygun rasyonel bir siyasi mücadele
veremeyişleri ve yakalanan fırsatları değerlendirmeyişleri AK Partiyi güçlü
tutan, seçimlerde zaferle çıkan başka etkenler olarak sayılmaktadır.
Mardin’de
‘AK’ Sıkıntılar
Yenileşme sürecine doğru yaşananlar ve yapılan
hazırlıklar ilimiz Mardin’de de gündem konusudur, hiç kuşkusuz. Mardin’de ise
mevcut il yönetiminin halen görev başında olduğu ve yenileşme çalışmalarını
sürdürdüğü bilgisine ulaştık. Bununla beraber dinamik bir ekibin oluşturacak
olmasıyla hem ilde hem ilçelerde
çalışmalar devam etmektedir. Ancak şunu vurgulamakta yarar var ki, kadro sorunu
Mardin’de de temel sorun olarak durmaktadır. 2023 felsefesine liyakat teşkil
edebilecek insan sayısı her ilde olduğu gibi, Mardin’de de azdır ve bu, bir
sıkıntı oluşturmaktadır.
2023 vizyonundan uzak ya da bu anlamda bir
entelektüel donanıma sahip olmayanlar il başkanlığını ve il yönetimini talep
ettikleri görülmektedir.Bu durum ayrı bir trajedi olarak değerlendirilen bir
konu.
2023 felsefesinin zaferle sonuçlanması için yeni
ekibin modern siyaseti, Türkiye tarihi, Kürt sorunu, bölgenin sosyolojik
yapısıgibi konularda yeterince bilgi sahibi olabilirse,
Dahası kafasında “koltuk ve rant” imgeleri olmayan
bir ekip ortaya çıkarılabilirse,
Liderleri Erdoğan’ın siyaset anlayışını ve
felsefesini idrak edebilecek bir çalışma tarzı ortaya konabilirse,
Sahada çalışan ama koltukta oturup küçük hesaplar
peşinde koşmayan bir anlayış ortaya konabilirse,
Mardin’de siyaseti etik kuralları ve ilkeler
üzerinde yapılabilecek bir sosyal zemin yaratılabilirse bir başarı
yakalanabilir.
Şunu ifade etmekte yarar var ki, her parti için
paranın gücüne, aşiretin büyüklüğüne göre yapılan ve ideoloji odaklı siyaset
tarzı iflas etmiştir. Halka hizmet esaslı rasyonel siyaset tarzı uygulanmalı.
Ama her şeyden önce başarıyı getirecek barışık bir sosyal zeminin olması
şarttır. Önceki dönemlere oranla siyaset yapma koşulları çok daha uygundur.
Saygıyla…