Yeniden Rahmet İklimiyle Hemhal Olmak
Rahman Ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla…
“Allahümme barik lenâ fi Recebe ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazân.”
“Ey Allah’ım; Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl, bizi Ramazan’a kavuştur.”
Evet, Yüce Rabbimiz(cc) bazı mekânları diğer mekânlardan, bazı vakitleri de diğer vakitlerden üstün kılmıştır. Burada fikir dünyamızda şu ışık yanmalıdır ki “Rahmetim gazabımı aştı.” diyerek yarattıklarının günahlarını affetmek için mağfiret kapılarını ardı ardına açan Halik-i Zülcelal, bizlere hatalarımızdan dönmek adına fırsatlar sunmuştur.
Vakitlerden değerli başka vakitler yaratan Rabbimiz(cc) Recep ayını, rahmet iklimi olan Üç Aylar’ın ilki kılmıştır ki aynı zamanda Recep ayı haram aylardan sayılmıştır. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları haram aylar olarak addedilirken bu aylara yüklenen mana, hem işlenen günahların hem de yapılan iyilik ve sevapların karşılığının normal zamanlardakinden farklı olmasıdır.
Recep ayının ilk Perşembe gününü Cuma’ya bağlayan gece de mübarek Regaip Kandili’dir. Regaip, kelime manası olarak bağışlanma ve affedilme bakımından rağbet görülen şey demektir.
Bu minvalde değerlendirince, hem ibadetlerimizdeki huşu, samimiyet ve takvanın artması hem de günahlardan beri durmak için kıymet-i harbiyesi oldukça önemli bir fırsat sunan Rabbimiz’ e(cc) ne kadar şükretsek azdır.
Ömür sermayesini her nefes eksilterek tüketen bizleri bu kıymetli vakitlere yetiştiren Mevla’mıza yakınlaşmak için yapılması gerekenler şüphesiz ki takvamızı arttıracağı gibi ruhumuza sirayet etmiş hastalıklardan da halas olmanın vesilesi olacaktır.
Teheccüd namazları,
Dilimize pelesenk olacak af ve mağfiret nidaları,
Rabbimiz’ in (cc) kelamı olan Kuran-ı Kerim tilavetleri,
Cemaatle kılınacak namazlar,
Sağlığımızın elverdiği ölçüde bilhassa pazartesi ve perşembe oruçları üç ayların hayatımıza kazandırması gereken hasletlerinden olmalıdır.
Evet değerli okurlarım! Bu ömür biter, dünya meşgalesi son bulur, yaptığımız her şeyin hesabının görüleceği Din Günü’nde terazi kurulup da heybemizi Rabbimiz ’in rızasını kazanacak amellerle doldurmazsak şüphesiz kaybedenlerden olacağız.
İşte bu yüzdendir ki Üç Aylar bizlere altın tepside sunulmuş birer mağfiret vesilesidir. Bu vesilelerin hastalanmış ruhlarımıza şifa kaynağı, şuurunu kaybetmiş Ümmet-i Muhammed’in (sav) uyanışına ve bizleri Rabbimiz’ in (cc) rızasını kazanacak birer kul olmamıza yöneltmesi duasıyla…
Şükrü Yavuz
Editör: Aydın