Yeni Yüzyılda Kürtler Odaklı Barış Olsun

Tarih, HDP’ye geçmişine karşılık, PKK’nin silahları bırakması koşuluyla, bir gelecek sunuyordu. Ama ne PKK ne de HDP bu geleceği istedi. PKK/HDP ulusal ve uluslararası müttefiklerinin istediğine uydu
AK Parti Mardin Milletvekili ve gazeteci-yazar Orhan Miroğlu’nun yazdığı Yeni Yüzyıl, Kürtler ve Bağımsızlık adlı kitabı okurlarla buluştu. Biz Mardinli basın mensuplarına da Sayın Miroğlu, Kızıltepe’de yaptığı toplantıda imzalayarak armağan etti.
Daha önce yazdığı Silahları Gömmek adlı kitabının güncelleştirilmesiyle ve eklediği yeni bölümlerle Miroğlu’nun kaleme aldığı eser zengin bir içeriğe sahip.
Kitabın ikinci kısmının oluşturan Roajava’nın İnşası, Kobanê, DAEŞ, “Hendek Savaşları”, çözüm süreci, 15 Temmuz ve Kuzey Irak referandumuna dair başlıklarda ortaya atılan fikirler hem bir çok noktaya açıklık getirmekte hem de bu fikirler uzun süre tartışılacağa benzemektedir.
Daha başta Miroğlu, eserinde ortaya attığı görüşlerin kendisine ait olduğunu ve partisi AK Partiyi bağlamadığını ifade etmektedir.(s.67)
Bir anlamda kendi siyasi ve sosyal anlamda hayat hikayesini de anlatan Miroğlu, bu kapsamda yaşadığı bir çok konuya da açıklık getirmektedir. Sözgelimi Taraf gazetesinde yaşadıkları, AK Parti ile görüşmesi vs…
Ama esasen, bu konuların tartışılmasından ziyade Miroğlu’nun Yeni Yüzyıl sürecinde Kürtler siyasi hareketinin ne yapması ve bu bağlamda Ortadoğu’da barışın tesisine dair nelerin yapılması gerektiği konusundaki önerileri dikkate alınmalıdır bizce.
Ortadoğu’da Türkiye’nin rolüne de dikkat çeker Miroğlu:
“Türkiye’nin Ortadoğu’da ve burada yeni bir Kürt stratejisine ihtiyacı var ve bu strateji, her şeyden önce bilgiye, tarih içinde olup bitenlere ve bu tecrübelere yeniden bakmayı gerektiriyor.”
Kobanê süreci nedeniyle “Suriye’de savaşacağım diye İran’la savaşı durduran PKK, Kobanê’yi ve Rojava’yı, DAEŞ’e karşı daha iyi savunmak için Türkiye’deki savaşı bitirmeye yanaşmıyor, tersine, geçen yıl geri çektiği grupları yeniden Türkiye’ye gönderdiğini bilhassa Avrupa medyasına deklare ediyordu.” (s.393) PKK politikasını eleştirmektedir Miroğlu. Ama aynı zamanda “Irak-KDP’sinin ve lideri Mesut Barzani’nin Suriye’deki gelişmelere adeta kayıtsız kalması, Türkiye’nin ise bu gelişmeleri Esat’a karşı mücadeleden ibaret sayması , hem Türkiye’nin hem de Barzani’nin süreçten uzak kalmasına ve olup bitenleri seyreden bir konuma itilmelerine yol açtı”(s.399) şeklinde de Türkiye’yi yönetenler ile Barzani’nin süreci öngöremediklerini ortaya koymaktadır.
PKK/HDP Çözüm İstemedi
“Tarih, HDP’ye geçmişine karşılık, PKK’nin silahları bırakması koşuluyla, bir gelecek sunuyordu. Ama ne PKK ne de HDP bu geleceği istedi. PKK/HDP ulusal ve uluslararası müttefiklerinin istediğine uydu. AK Parti’yi, ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedefe alan bir politika izledi. Lideri Öcalan’ı devre dışı bıraktı. Çözüm sürecini terk etti, çünkü Esat ve İranlıların, Batı’yla beraber PKK’dan istediği buydu. PKK bunun için zaten halktan hiç destek görmeyen ‘hendek siyaseti’, ‘devrimci halk savaşı’, özerklik gibi maceraların peşine düştü.”(s.411)
HDP Eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş da mahkemede verdiği savunmasında hükümetin çözüm süreci için elini taşın altına koyduğunu ancak FETÖ’nün bunu bozduğunu açıkladı.
Evet, gerçekten 80 vekil kazanmış olan HDP ve 100 ‘ü aşkın belediyede siyasal iktidar sahibi olan bir güçten sözediyoruz. Ama bu güç “hendek siyaseti”e gömüldü. Neden? Hala bu konuda PKK veya HDP’li yetkililer kamuoyuna bir açıklamada bulunmamıştır. Silahların gömülmesi gerekirken siyasi güç gömüldü.
Yeni yüzyılın siyasi dinamikleri ve Ortadoğu’nun bambaşka koşullarda oluşan yeni jeopolitik şartlarında, Kürt siyasi partileri tarafından hayata geçirilen bir takım stratejilerin başarı şansı, büyük oranda Türkiye’nin rızasından geçmektedir. Bu gerçeği göz ardı ederek veya Türkiye’nin “düşmanlığını” kazanma pahasına ortaya konulacak herhangi bir siyasi hamle ve siyasi programın başarı şansı yok denecek kadar azdır.(s.866)
25 Eylül 2017 tarihinde Mesut Barzani’nin komşu ülkelere rağmen özellikle Türkiye’yi dikkate almayı düşünmeyen yaptığı referandumun bugün işlevsiz olması ve hatta KDP’ye bu referandumun toprak kaybettirmesi süreci büyük oran Türkiye’nin tavrı ve ortaya koyduğu siyasi ve diplomatik hamleler etkili olmuştur.
Silahların toprağa gömülmesini ama barışı kafasına gömen Kürt aydını Orhan Miroğlu’na göre, yeni yüzyılda, Kürt siyasi hareketlerinin demokrasiyi ve demokrasiyi mümkün kılan araç ve yöntemleri benimsemeleri gerekir. Bu örgüt ve partilerin, bugünkü koşullarda pankürdizmin derin hayal kırıklıkları ve yenilgilerden başka bir şey getirmeyeceğini anlamaları, Kürt partilerinin, yaşadığı her bir ülkenin siyasi süreçlerini ve bu süreçlerde oynayabilecekleri misyonu iyi analiz ederek ona göre pozisyon almaları sön derece önemlidir.
