Yeni Yılın Hakim Rengi: Mardin - Tire Kardeşliği Olsun

Toplum olarak, 2016 yılını zorluklar, sıkıntılar
yaşayarak geride bıraktık. Hepimizin ortak dileği, yeni yılın bu gibi durumlara
gebe olmaması…
Aslına bakılırsa, odağında yer aldığımız Ortadoğu
bölgesi insanlarıyla, kucakladığı halklarla beraber savaşların, abartı değilse
soykırımların yaşandığı coğrafya oldu hep. Komşuda
Pişer, Bize de Düşer misali özellikle Arap coğrafyasında ve
güneyimizde yaşanan savaşlardan kaçan milyonları aşan göçler ve bu göçler içinde
gizlenen terör unsurları fırsat bilerek Türkiye’ye geçti. Şüphesiz göç eden
insanlar daha güvenli topraklar diye Türkiye’yi seçti ancak bunu fırsat bilen
terör örgütleri de eylemler ve katliamlar gerçekleştirmek üzere elemanlarını ne
yazık ki Türkiye’ye yolladı.
Türkiye’ye geçen bütün terör örgütleri ülkenin
doğusu-batısı, Türk-Kürt demeden bir dizi hazırlıktan sonra yüzlerce
insanımızın ölümüne, binlercesinin yaralanarak sakat kalmasına neden olan
vahşice eylemler yaptılar. Bütün bunlar 2016 yılında vuku buldu, üzülerek
belirtmek gerekirse…
Aslına bakılırsa halklar arasında ölümlere yol
açabilecek devasa bir çelişki, bir düşmanlık yok. Tarihsel olarak da böyle bir
durum yok coğrafyamızda. Her zaman insan ölümlerine yol açan olayların
müsebbibi emperyal güçler olmuş ve onlar adına vekalet savaşlarını yürüten
örgütler olmaktadır.
Anadolu ve Mezopotamya’nın bileşkesi olan Türkiye
coğrafyasında halklar arasındaki kardeşliğin temeli hep güçlü olmuştur. Burada
Türk-Kürt kardeşliği doğal olarak başat olanıdır. Bu kardeşliğin bozulmasında
rol oynayanlar emperyal güçler ve deyim yerindeyse onların yerli işbirlikçileri
olmaktadır.
Sosyal
Temelde Kardeşlik Daha Kalıcı
Toplumsal
düzlemde spontane gelişen, özüne uygun olarak, kardeşlik bağları daha kalıcı ve
daha uzun ömürlü olmaktadır. Kardeşlik, zorla tesis edilecek bir olgu olamaz.
Bu gerçeği, birlikte lise okuduğum Tire’li dostlarımla, arkadaşlarımla hep
paylaşmaktayız.
1985
yılında, bölgemde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle, diğer insanlarımız
gibi, Ege’de tarımsal alanda çalışmak üzere ailem de Mardin’den mevsimlik göç
yaptı. Bu kapsamda ben de lise son sınıfı okumak üzere İzmir’e gittim ve nasip
oldu Tire ŞAİK lisesi’nde birkaç ufak engelden sonra kaydoldum.
Tire’de
bir yılda edindiğim miras: sevgi, saygı, dürüstlük ve samimiyet oldu. Bir cümle
ile özetlemek gerekirse Tire insanı candan ve kucaklayıcıdır. İşte bu
özelliklerle, bu mirasla 30 yıl sonra tekrar bir araya gelme fırsatını buldum.
Dönem mezunları arkadaşlarım geç de olsa bir buluşma günü düzenlemişlerdi. Bu
buluşmada olmamı sağlayan sorumluluk duygusu yüksek ve aynı zamanda sınıf
arkadaşım olan saygın Nilüfer Çınarlı oldu. Kendisine ne kadar teşekkür etsem,
samimiyetle söylüyorum, azdır. İtiraf etmek gerekirse, 30 yıl boyunca Tire
özleminin yaratmış olduğu ateşi içimde taşıyordum. Bu ateş buluşma anında daha
da harlandı, söner mi bir diye sorulursa cevabım ASLA! olacaktır. Zira Tire’li
arkadaşlarımın her biri yukarıda tasvir etmiş olduğum mirasın taşıyıcılarıdır
ve bu miras var oldukça Tire aşkımız devam edecektir.
İşte biz
Tire’nin o kucaklayıcı ve içten mirası üzerinde 2017 yılının ülkemizde barış ve
kardeşlik yılını olmasını diliyoruz. Tire, bu özellikleriyle Mardin’in çok
kültürlü, çok dinli ve çok dilli özellikleriyle buluşur ve kardeş olur,
temennisinin sahipleriyiz.
Arkadaşlarımız
VhatsApp üzerinde bir grup oluşturmuşlar ve burada yazdıkları her satır, her
paylaşım barışın, kardeşliğin tesisinde etkendir hiç şüphesiz. Grubun
oluşumunda emeği olan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Gruptan Serdar Arda
arkadaşımızın iki oğlundan birinin adı Baran ve bu isim Kürtçe. Ben de 16
Kasım’da doğan oğluma Mustafa adını verdim. Öyle anlaşılıyor ki Serdar
arkadaşımız Tire-Mardin arasındaki kardeşliğin adımını atmış bile. Başka bir
ifadeyle Tire, Mardin’in kardeşliğine çoktan hazır. Bunu anlamlandırmak adına
bir grup arkadaşımız Nisan 2017’de Mardin’e bir gezi yapmak istiyorlar, sadece
“buyrun gelin, ser çava” demek düşüyor Mardin’e.
Elbette
ki böylesi bağlar, ülkenin her tarafında geliştirilmeli ve çoğaltılmalıdır. Birbirini
kabul ve kucaklama bu gibi girişimlerle gerçekleşmeyecek mi? Toplumsal birlik
ve beraberlik bu şekilde sağlanmayacak mı? Elbette ki kocaman bir EVET. Terör
bu gibi duruşlarla bitirilmeyecek mi? Elbette buna da evet diyeceğiz. Ve teröre
diyoruz ki, sana vereceğimiz bir şey yoktur, yürü başka kapıya!
Öyleyse
diyoruz ki, 2017 yılının ana teması barış ve kardeşlik olsun ama ilk adımı da
Mardin-Tire kardeşliği olsun. Saygıyla…
Yazıyı
hazırladığım sırada İstanbul’da yapılan terör katliamının haberi geldi. Lanet
olsun! Terör hiçbir zaman bu toprakları, Arap Baharı’nın yeşertildiği
coğrafyaya benzetmeyecektir.