Yeni Anayasa: Şimdi Değilse Ya Ne Zaman?
Dünya ilerliyor,
insanlar değşiyor. Toplumların ve insanların özgürlük isteme talepleri
farklılaşarak yeniden şekilleniyor. Bir yandan yeni yeni milletler, yeniden
tarih sahnesine inmek üzeredir. Diğer yandan Ortadoğu’da insanlar
içinden çıkılmaz siyasi, mezhepsel ve etnik sorunların pençesinde boğuşup
duruyor. Öte yandan da Avrupa medeniyeti, yüzyıl önce sömürdüğü insanların baş
kaldırışı ile mücadele etmekte ve şovenizmin pençesinde can çekişmektedir.
Uzun zaman diliminden
sonra Güneşin doğduğu ve yükseldiği coğrafyanın hayat damarlarında; özgürlük
mücadelesinin meşalesi yanmaktadır. Bu meşale, yıllardır karanlık bulutların
kamufle ettiği halkların yaktığı aydınlama ateşine dönmek üzeredir. Bunun için
modern kültürün, insanlara sunduğu değerlerinin tümü, yeni bir anlayış reçetesi
ile yeniden düzenlenmeli ve sosyal çarkları daha farklı bir adelet anlayışında eritmeliyiz.
Bizler, ülkemizin dört
tarafındaki milletlerin hürriyet mücadelelerini görüyor ve tasarrufsuzluğun yaşam
biçimine dönüşen isyanlarına bakıyoruz. Teokratik ve diktatör rejimlerin
zalimane kavgalarına bulaşmış ve tarihsel döngünün merhale merhale en başa
dönme çabalarına şahit oluyoruz.
Tüm bunlar olur iken ve
milletlerin hali vakitlerine/ âlemine
seyri temaşaya durur iken; içerde sessizce ve derinden özgürlük isteme,
sivilleşme ve teşhisi konmayan hastalıklarımıza demokratik bir reçete bulma/isteme
sedaları habire yükselmektedir.
İnsanlarımızın yeni
sözleşmelere, mutabakat metinlerine, inanç ve kimliklerini serbestçe ifade
edebilme ihtiyaçları had safhaya ulaşmıştır. Yeni Anayasa hepimize lazımdır. Bu
Anayasa toplumun geniş kesimlerince kabullendiği, kendilerini içinde bulacağı
ve sahipleneceği; hakça paylaşımlar dağıtan, sivilleşen bir üslup ve içerikle
hazırlanmalı ve toplumsal mutabakat yöntemi kullanılarak oluşturulmalıdır.
83 yıldır karanlık
kapılar ardında yönetilen/yöneten Cumhuriyetin Ergenekonculuları, darbecileri,
faali meçhul cinayetlerin tezgâhçıları, dil ve kültür yok edicileri, bilim
tekelcileri, Dersim’in bombalarını taşıyan ve atan zihniyetin kuşkulu bakışları,
mecburi iskân cellâtları, parelel devlet aşıkları/eşkiyaları, şiddet ve
teröre bulaşmış taşeronlar; bu milletin
üzerinden balyoz gibi geçtiler. Lakin bunların dayanma gücü kalmadı.
Kandıracakları ortamlar meydanlardan silindi. İnandıkları ideolojiler de iflas
etti.
Milletin şeffaflık
istemesi ve bu istemeyi her defasında daha gür ve özgürce dile getirmesi,
sivillerin meydanları doldurması ve aldıkları yetkiyi korkmadan muktedir hale
getirilenlerin değişim istekleri sayesinde yeni bir model oluşturma eşiğinin
içinde olmalıyız / yeni ve şeffaf metinlere imza atmalıyız. Bu istek ve
arzuları da daha gür ve dirik bir şemal ile dillendirmeliyiz.
Lakin arasıra bazı
mihraklar, Millettin verdiği yetkinin yerine başka egemenlerin geçmesi; yine
milletin kendisinin olması gereken noktalara başkalarını yerleştirilmesi,
vesayetten temizlenen alanlara kendisini ikame etme hissiyatına kapılması;
epeyce endişe verici bir girişim olarak önümüzde durmaktadır. Bu tip
girişimlere “Ey ahali, milletin yetki alanlarına müdahale eden zihniyetlerin
akıbetleri uzun süremez. Özgürlük ırmakları, yatağını genişletip tüm küçük
nehirleri içine katarak/birleşerek daha gür ve daha hızlı akacaktır.” demek
lazımdır.
***
Tarihin derin virajlarında anayasayı yamalarla
revize ederek milleti kandıracağını aklına getirenler/koyanlar ve her defasında
değiştirme vaadi ile destek isteyip sözlerini yerine getirmeyenler; milletin
şiddetli değişim dozerlerine çarparlar. Milletimiz, Cumhuriyetin kapılarını
şeffaflık kilidi ile açma yeteneğine kavuşmuştur ve artık bu kapıdan girmek
üzeredir. Başka engeller ve setler belirleyip değişim isteklerine ket
vurulmamalıdır.
İsmet Özel’in yıllar
önce yazdığı bir yazısından alıntı yaptığım “Şimdi değil, ya ne zaman?
”Sloganını yazıma başlık olarak koydum. Yine onun bir sözü ile bitirmek
istiyorum. “Birileri bizlere ambalajlı demokrasiyi vaat ediyor ve bu
demokrasinin bize kâfi geldiğini iddia ediyorsa; bize düşen tümden ret etmek
değildir. Demokrasiyi alıp ambalajı yırtmaktır.” Diyor. Bende diyorum ki
“Ambalajı parçalayarak demokrasiyi içinden çıkarmak lazımdır.”
Evet, bu işin asıl
muhataplarından ses seda çıkmıyor. Halkın yüksek bir ses ile bağırmasını ve meydanlara
inmesini bekliyor. Yeni Anayasa’nın “Şimdi değilse, ya ne zaman?” demesini istiyor.
Yeni Anayasa, şimdi ve
hemen…