Yeni anayasa için bitmeyen bekleyiş

KÖŞE YAZISI

Şu sıralar pek gündeme gelmiyor ama yeni anayasa çalışmalarının ne aşamada olduğundan haberi olan var mı bilmiyorum.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in anlamsız bir “toplumsal mutabakat” takıntısı sebebiyle neredeyse iki yıldır kayda değer bir mesafe kat edilemeden duruyor.

Yamalı bohçaya dönmüş olan 1980 anayasası çoktan miadını doldurdu.

Toplumun beklentilerine ve günümüzün şartlarına cevap vermekten uzak olan anayasa ilk hazırlandığı döneme nazaran çok değişmiş olsa da tam anlamıyla demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya duyulan ihtiyaç aynen devam ediyor.

Bizde genelde anayasalar darbelerden sonra yapılır ya da gücü elinde bulunduranların hazırladığıyla yetinilir.

Bu yüzden daha önce bu konuyla ilgili yazdığım yazılardan birinde toplumsal mutabakatın aslında bir masal olduğunu belirtmiştim.

Bugün önümüzde duran meclis aritmetiğinde birbirinden farklı kamplarda siyaset yapan dört partinin ortak bir noktada buluşamayacağını bilen herkes aslında böyle düşünüyor.

Aksini iddia etmek, “illa mutabakatla çıksın” demek, bilerek veya bilmeyerek işi sürüncemede bırakmaktan başka bir şey değildir.

AK Parti ile CHP’nin, BDP ile MHP’nin buluşabilecekleri ortak bir payda bilmiyorum, bilen varsa bana da anlatsın.

Şahsi görüşüm anayasanın değiştirilemez denilen maddeleri denilen tüm maddelerinin de dâhil yeniden yazılması ve değiştirilmesi gerektiğidir.

Özellikle Kürt sorunu gibi hayati önem taşıyan bir konunun çözüm süreci ile ilgili yeni bir dönemin başladığı bu günlerde, anayasanın da eşitlik temelinde özgürlükçü bir metin olması gerekir.

CHP milletvekili Güler’in ırkçılık olarak nitelendirilebilecek ve aslında sadece şahsi bir çıkış olarak görmediğim düşüncesi temelde kaynağını mevcut anayasadan almaktadır.

Çünkü resmi ideoloji ve mevcut anayasa, bu ülkede yaşayan herkesi Türk olarak kabul etmektedir.

Oysa Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz gün dile getirdiği Türkiyelilik kimliği, sorunların aşılabilmesi adına önemli bir eşiğin aşılmasını sağlayacaktır.

Çeşitli çevrelerden gelebilecek tepkilere, “ülke elden gidiyor, bölünüyor” hezeyanlarına aldırış etmeden tüm halkları ve tüm kesimleri kucaklayıcı bir metin, sorunların çözümünde kilit rol oynayacaktır.

Kaybedecek daha fazla zaman yok; AK Parti artık gereken adımları atmalı ve yeni anayasa daha fazla geciktirilmemelidir.

AK Parti’nin mevcut milletvekili sayısı tek başına anayasa hazırlamak için yeterli değil.

Bu durumda toplumsal mutabakat yerine sınırlı bir mutabakat (BDP ile sağlanabilir) ile bu süreç hızlandırılabilir.

Eğer bu da mümkün değilse taslak referanduma götürülerek 12 Eylül 2010 referandumunda olduğu gibi halk desteğiyle bu işe son nokta konabilir.

2013 yılı Türkiye’si hala 1980 model bir anayasa ile idare edilemeyecek kadar büyük bir ülkedir.

Her şeyden önce de bu ülkedeki tüm halklar özgürlükçü ve demokratik bir anayasa ile yönetilmeyi ve böyle bir anayasa ile yaşamayı hak ediyorlar.

Hayırlı olsun

Bu arada son yaşanan kabine değişikliği ile Mardin yıllar sonra bir Bakanlık ile ödüllendirildi.

Kritik bir süreçte İçişleri Bakanlığında yapılan görev değişikliği önemlidir.

İdris Naim Şahin daha göreve ilk atandığı günden beri bu makamın ağırlığını kaldıramamıştır.

Kırdığı potlar ve gafları, demokratik bir ülkede oldukça sorunlu sayılabilecek zihniyet dünyası ile kıyaslandığında gayet masum sayılabilirdi.

1970’lerden fırlamış aşırı milliyetçi söylemlerin bugün hala geçerli olduğunu sanması ve sözlerinin büyük bir bölümünün modern bir demokraside nefret suçu kapsamına girdiğinin farkında olmamasını hatırlayınca, o gaflar gayet masumane duruyordu aslında.

Beşir Atalay gibi bir isimden sonra bu koltuğa oturması bir talihsizlik oldu.

Şimdi o koltukta bir hemşerimiz oturacak.

Bürokrasiden gelmesi ve diyalog-uzlaşma kültürü yerine güvenlik politikaları alanında uzmanlaşmış bir isim olması ilk başlarda biraz soru işaretleri uyandırıyor.

Ancak göreve geldiği gün verdiği mesajlar umut vericiydi.

Dileriz klasik güvenlik söylemleri yerine barış sürecinde yapacağı önemli katkılarla tarihe geçsin.

Bakanlık makamı Sayın Güler’e, Mardin’e ve ülkeye hayırlı olur inşaallah.