Yazıklar Olsun Size

KÖŞE YAZISI

              28 Şubat sürecinin en büyük mağdurları arasında başörtülü öğrenciler vardı. Kimi başörtüsünden taviz vermeyerek okulu bıraktı. Kimi başörtüsünü çıkartmak zorunda bırakıldı. Kimi imkânı elverenler, yurt dışında eğitimlerini tamamladılar. Üniversitelerde fiili olarak serbest bırakılan başörtüsü hala kanuni bir temele dayandırılmış değildir. 28 Şubat üzerinden geçen bunca seneye rağmen  mağduriyetler tam bir şekilde giderilmediği gibi yeni bir skandal yönetmelik ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı “Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik yeni mağduriyet ve skandal uygulamalara sebep olacaktır.

              Bakalım bu yönetmelikte ne kerametler var. İmam Hatip Okullarında eskiden olduğu gibi başörtüsü ile okulda bulunmak serbest. Herkes istediği kılık kıyafet ile okula gidebilecek ama başörtüsü ile gidemeyecek. Başörtüsü ile okulda bulunmak yasak. Okul içerisinde başlar açık olacak. Başka yasaklar neymiş bakalım. Kız öğrenciler diz üstü giyinemeyecek, makyaj yapılamayacak, saçlar temiz ve taranmış olacak. 4+4+4 eğitim sisteminde başörtüsü sorununun tamamı ile çözümü beklenirken aynı hüküm tekrar yönetmeliğe konulmuş.  Hem de daha açık ve net bir şekilde “okul içinde başlar açık olacak” ifadesiyle.

              Bu değişikliğin yapılma gerekçesi de ilginç,  anketlere göre yapılıyormuş. Güya bu yönetmelikle sıkıntılar giderilmiş. 75 milyon insanı ilgilendiren temel hak ve hürriyetler ankete katılan ne idüğü belirsiz birkaç kişinin görüşüne bırakılmış durumda.  Ne güne kaldık. Temel hak ve hürriyetler artık anketlere amade. Anket izin verirse eyvallah.

               Dinamik sanılanlar statik bir yaşama alışmış görünüyorlar.  Başörtüsü mağdurları üzerinden siyaset yapanların vardığı bu Karuni durum elbette halk tarafından görülmektedir.  Anadilde eğitimi şeytan işi sananlardan başörtüsü konusunda bir rahatlatma beklemek elbette fazladır.  On yıldan fazla bir süre boyunca kendilerine prim verilenler primlerini tüketmiş durumdalar. Fiili birkaç uygulama dışında dindarlar için değişen bir şey yok. Merve Kavakçı  “benim 28 Şubat’ım hala devam ediyor” sözünü laf olsun diye söylememişti demek.  Darbe yasası ürünü 1981 tarihli yönetmelik birkaç tozpembe görüntü dışında aynı şekli ile önümüzde duruyor.

              Bu sistemi yöneten kim olursa olsun anlaşılan o ki hiçbir zaman vatandaşlar ile barışmayacak, anlaşamayacak. Avrupa tarzı,  topluma katkı sunmayan suni düzenlemelerin an be an uygulandığı, vatandaşların temel değerlerinin hiçe sayıldığı bir ortamda elbette sorunlar bitmeyecektir. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede İslam’ın temel ritüellerinden olan başörtüsünün yasaklanmasına devam edilmesi aslında dindar insanlar için 28 Şubat’ın hala devam ettiğinin bir göstergesidir. Dindarların omuzlarına basarak zirveye yükselenler maalesef başlangıç noktalarına ters düşmüş durumdalar. Yazıklar olsun...