Yaz Yağmurları

Haziran yağmurlarına alışık değildik. Galiba bundan sonra alışmalıyız. Küresel ısınmanın ilk alâmetleri iklim değişiklikleridir. Türkiye de bu rotaya girmiş bulunuyor ve sonraki 50–60 yıl kuraklık! Kimse şimdi tehlikenin farkında değil ama büyük bir değişimin olduğu ortada. Şimdi durum o kadar memnuniyetsizliğe sevk etmiyorsa da gelecekte bu günlerin acısını yaşayacağız. Hem de hepimiz. Doğayı tahrip ettiğimiz için bunlar başımıza geliyor, daha kötülerinin geleceği de söyleniyor.

Peki, değişen iklimlerin sebepleri çok çarpıcı bir şekilde kendini göstermiyor olabilir. Ya değişen Ortadoğu’nun hali ve bu hale getiren sebepleri gözümüze sokulacak kadar ortada değil mi? Farkında mıyız bilmiyorum ama Ortadoğu’da iklimler değişiyor. Yaz yağmurları sel gibi ortalığı yıkıyor. Sonrası küresel ısınma: Ortadoğu’nun Cehennemvarî yanışı.

Ortadoğu ayaklanmalarının Türkiye’yi güçlendireceğini zannedenler, şimdilerde yağan zamansız yağmurlara sevinenlerden farksız değiller. Geçtiğimiz yıl Suriye ile 48 anlaşma imzalandı ve bu anlaşmalarda Suriye’nin kalkınması öncelikliydi, hem de Türkiye’nin omuzlarında. Belki de bu gün yaşananlar planlı olduğu gibi o planların kontrolünü –sözde- Türkiye’ye vermek için yapılan planlardı onlar.  

Çağların karanlığına geri döndüğü iddia edilen Afganistan, şimdi çok mu demokratik ve dahi refah içinde?  Taliban gelmeden önce Afganistan dünya uyuşturucusunun yaklaşık olarak %95’ini üretiyordu, Taliban bunu %5’in altına düşürdü. İşte Batının korktuğu buydu çünkü uyuşturucu kesilince karanlık organizasyonların da finansmanı kesiliyordu. Yoksa onları hiç rahatsız etmez Afgan kadınların durumu, hiç etkilemez onları yıkılan Buda heykelleri.

Irak’ı geçiyorum. Çünkü orada sekiz yılda katledilen milyonlarca insanın, Amerikan postallarıyla çiğnenen camilerin, ırzına geçilen kadınların, bombalanan türbelerin günahına ortak olmaktan kıl payı kurtulduğumuzu aptal olmayanlar bilirler.

Libya’da ölenlerin sayısı 10-15 bin arasında  görülüyor. Ne oldu, ölenler mahşere kadar Kaddafi’den kurtuldu. Sevinmek  gerek değil mi?(!)

Suriye’ye geri dönelim çünkü hem Türkiye için hem de bütün Ortadoğu için biraz daha kritik bir fonksiyona sahip. İsrail için Suriye çok önemli ve İsrail için önemli olunca Ortadoğu için arz ettiği önem aşikâr olur. Türkiye için önemli çünkü sınır komşuluğu var ve bu sınır akraba toplumlar için çok eften püften bir sınırdır. Suriye’ye düşen ateş Türkiye’yi derinden etkileyecek gibi duruyor.

Yaz yağmurları, bakalım Ortadoğu’nun yaz yağmurları hangi tufanları kabartacak ve Türkiye bu tufanlardan nasıl etkilenecek. Zaten son altı yılda Türkiye böyle bir zemine çekiliyor, Allah korusun, büyük toplumsal olaylar baş gösterebilir.

***

Mardin seçimlerinde 2 AKP, 3 BDP ve Süleyman Bölünmez çıkacak demiştim. Süleyman Bölünmez hususunda yanıldım. Mardin’in o kadar büyük bir kaybı göze alacağını hiç ihtimale katmamıştım, doğrusu. Akdağ için sevindim gerçi lakin Süleyman Bölünmez’e gösterilen bu vefasızlık örneğine üzüntümün yanında o sevinç devede kulak kalır.

***

Gelelim seçildiği halde meclise giremeyen vekillere. Seçimleri tazeleyecek kadar ciddi bir çatlaktır bu. Haberal ve Balbay için “deliller toplanamadı” ifadesi tam bir fiyasko: Üç yıldır toplayamadığın delillerle içeride adam tutuyorsan bravo sana(!) Alan’ın zaten “hak ettiği yerde” kalması lazım. Önünde kalkmamış ya, suçu büyük. Dicle için yorum yapmıyorum. Sağ olsun İkbal Saylık başlığı çarpıcı kocaman bir yazı yazmış, yetmez mi?