Yarım Kalan Bir Hayat: Neriman Ahmet Kamışlo-6
Ekim ayının sonlarıydı. Ağaçlar yapraklarını döküyorlardı. Bizler de tıpkı bu yapraklar gibi evimizden, yurdumuzdan dökülmüştük. Savaşın rüzgârına kapılarak Amude’nin yolunu tuttuk. Babamın tutmuş olduğu rehber, bizleri Amude yakınlarındaki mayınlı bir bölgeden karşıya geçirecekti. Rehberimizin gösterdiği istikametle sınır tellerinin arasından Türkiye’ye, yani hayata doğru yürümeye başladık. Türk askerlerinin bizleri fark etmeleri uzun sürmedi. Babam dışında bizler, fark edilmeyi istiyorduk zaten.
Yakalandık…
Yakalandığımız yerde tutulmuştuk. Askerler bir yerlere telefon ediyor ve geri dönmemiz gerektiğini söylüyorlardı. Babam haricinde biz zaten geri dönmeyi istiyorduk. Babam, karşıya geçmek için askerlere ısrar ediyordu. Babamın çabaları ve o anki durumumuza fazla direnemeyerek ağlamaya başladık. Ben ve annemin yanı sıra erkek kardeşlerimin de gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Ağlamakta olan bir erkek kardeşimin omzuna elini atıp onu teselli etmeye çalışan askerlerden birinin gözlerindeki buğuyu gördüm bir an. Kardeşimi teselli ederken onun da gözleri yaşarmıştı. Ağlıyordu o da… Askerin gözyaşları arasında geri çevrildik.
Bizler için ağlayan o askerin yüreğimizde bıraktığı izle ertesi güne uyandık ve bu kez farklı bir noktadan karşıya geçmeyi başardık.
Editör: Aydın