Yakışmıyor!

KÖŞE YAZISI

Mart 2014’te yapılacak olan ilk büyükşehir belediye başkanlığı için aday olmayı düşünenler derinden derine kamuoyunun eğilimini ölçme çalışmalarına başladılar.

Adaylar kendi kilolarını tarta dursun, özellikle  AK Parti’deki teşkilatlanma çalışmalarıyla ilgili olarak delik olan kulağıma gelen duyumlar gün geçtikçe artıyor. Her fırsatta yakınarak dile getirdiğim bajarilik (ki ben de bajariyim!..) güdüsüyle bezenmiş çalışmaların partiyi sarmalayarak sürdürüldüğü ile ilgili iddialar ön plana çıkmaya başlamış durumda.

Aslında partilerin içlerindeki yapısal didişmeler biz gazetecileri pek de ilgilendirmiyor ama parti içlerinde olup haksızlığa uğradıklarını düşünenlerin başvurduğu önemli adreslerden biri de biz olduğumuz için bu konulara da ister istemez kulak kabartmak zorunda kalıyoruz.

Parti içi demokrasi konusunda pek de iyi bir karneye sahip olmayan ülkemizdeki partilerin bu anlamda izlediği yol aynıdır ve tüm partilerin içinde yarattığı rahatsızlıklar vardır. İktidar partisi olması hasebiyle bu konuda da Ak Parti tarafından kulaklarımıza gelen sesler daha gür çıkıyor.

Yerel seçimler ile ilgili hesap kitapların çok ince ayarlarla yapılmaya başlandığı duyumlarımız üzerine dikkatlerimiz, aday adayı olacak şahsiyetlerden çok teşkilat yapılanmalarına kaydı doğrusu.

 İddialar odur ki;  Çalışmalar, Ak Parti’nin büyük şehir belediyesini kazanamama olasılığına karşı, kazanılma olasılığı daha güçlü olduğu düşünülen Artuklu  Belediyesi üzerine odaklanmış durumda. Bu çalışmaların seyrinde, bir kısım partilinin ‘bajarilik’ ekseninde geleceği kurgulama ve bu eksen üzerinde güttükleri siyasetin parti içinde yarattığı rahatsızlık bizlere de ulaşmış durumda.

 Tüm partilerde olduğu gibi Ak Partinin de iç meselelerini, görmezden gelme, ilgilenmeme inisiyatifimiz, gerek parti tabanı gerekse de parti tabanına yakın kimi sivil toplum örgütleri tarafından eleştiri bombardımanına maruz kaldı. Maruz kaldığımız bu eleştriler adına; parti tabanından yükselerek bizlere ulaşan sesleri olduğu gibi sizlerle paylaşma ihtiyacı duyduk.

 Parti teşkilatlanması içinde süregelen çalışmaların, yaklaşan seçimlere hazırlıktan ziyade parti içindeki gücü elde etmeye ya da elde tutmaya odaklandığı söyleniyor.

 Bu güç kazanma ya da elde tutma mücadelesinin temeline ise bajari olma ya da olmama kültürü oturtuluyor.

 Partilerin içindeki didişmeler beni fazla da ilgilendirmiyor ama bu didişmelerin eksenine Arap, Kürt, Türk, Süryani ya da bu şeyleri çağrıştıracak başka bir şey oturtulursa işte bu kocaman yanlışlık beni ilgilendirir.

 Dile, dine ve herhangi bir ırka dayalı olarak yapılacak teşkilatlanmaların hiç kimseye faydası olmayacağı gibi bu tutum ve yaklaşımlar, hoşgörüsüyle tüm dünyaya model olan Mardinimizin ruhuna aykırıdır. Ne dillerini ne de dinlerini asla bir problemin kaynağı olarak görmeyen Mardinimizin sahnesinde yüzyıllardan beridir süre gelen kardeşçe bir yaşam vardır. Hiçbir kardeşin bir birine üstünlük taslamadığı ve hatta taslamaya bile çalışmadığı bu sahnede bugün sergilendiği söylenen oyunlarla ilgili iddiaları Mardinimizin genetiğiyle oynamaya yeltenme olarak yorumluyorum. Böyle bir girişim asla ve asla Mardinimize yakışmıyor!

 Eğer doğru ise, sözkonusu iddiaları pimi çekilmiş bir bombanın da ta kendisidir. Ve bu bomba, mutlaka ki kendisinden medet umarak taşıyanların elinde patlayacaktır.

           Saygılarımla…