diorex

Ya hiç başlanmamalı, ya da birden bire bırakılmalı

Ya hiç başlanmamalı, ya da birden bire bırakılmalı

Vücudunuz size bir emanet olarak verilmiştir, dilediğimiz şekilde kullanma özgürlüğümüz olamaz.

Sigara, toplumları tehdit eden önemli bir zararlı maddedir. Ortaya çıktığı 1500’lü yıllardan beri insanımızın sağlığını tehlikeye atmış, toplumların başına bela olmuştur. Yüzyıllardır mücadele edildiği halde bir türlü yok edilememiştir. Bizler Yeşilay mensupları olarak 1920’den beri bu zehirli madde ile mücadele etmekteyiz. Her geçen gün sigara kullanımında artış olduğunu üzülerek müşahede etmekteyiz. Çünkü sigaranın terk edilmesini istemeyen mihraklar vardır, iktidarlar üzerinde baskı kurarak yasağa karşı çıkmaktadırlar. Eski Türk filmlerine dikkat edin, her sahnesinde mutlaka sigara vardır. Bilinçli olarak film kahramanının eline sigara tutuşturularak izleyenlere rol model (örnek) olarak takdim edilmektedir. Hayatında sigara kullanmadığı söylenen sinema sanatçısı Kemal Sunal bile filmlerinde rol icabı sigara içmektedir. Sigara şirketlerinin girişimleri sonucu yapılmaktadır.

Sigaranın zararlarını saymakla bitiremeyiz. Dünya üzerinde yaşayan bütün tıp uzmanları zararları konusunda ittifak halindedirler. Sigara tıbben, aklen, dinen ve kanunen sakıncalıdır. İnsanlarımız sigaranın zararlarını bilmelerine rağmen hala içmeye devam etmektedirler. Çünkü bu tiryakiler birer bağımlıdır. Bir defa deneyince artık kendisini kurtaramıyor. Sigaradan kurtulmanın tek çaresi var; ya hiç başlamamak, ya da kesin bir irade ile birdenbire bırakmaktır.

Sigara asla azaltılarak bırakılmaz. Bu şekilde bırakanların oranı sadece yüzde 6’dır. Yüzde 94 ise birdenbire bırakarak kurtulmuşlardır. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, bugün sigaraya başlama yaşı 14’ün altına düşmüştür. Bu çocuklarımız ya büyükleri örnek alır, yada merakla veya özenti ile başlar, bir daha da kendisini kurtaramıyor. Tarım Bakan’ımızın beyanına göre hala ülkemizde 17 Milyon insanımız sigara tiryakisidir. Bir o kadarı duman altı dediğimiz pasif içicilerdir. Tarım Bakanı’nın verdiği rakam resmidir, kayıt dışı/kaçak sigarayı kapsamamaktadır.

Yapılan bir araştırmaya göre Mardin nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i aktif sigara içicisidir. Mardin nüfusunu il olarak 800 bin kabul edersek yüzde 25’i 200 bin kişi eder. 200 bin’i sadece günlük sigara gideri olarak 5 Liraya çarparsak çıkan sonuç bir  Milyon liradır. Bunun anlamı şudur;  her gün Mardinli insanımızın cebinden çıkan para 1 Milyon Liradır. Eski para ile 1 Trilyon Liradır. Korkunç bir miktar değil mi? Kaba bir hesap ile Mardinli kardeşim sadece iki ay sigarayı bırakırsa o para ile rahatlıkla bir fabrika yaparak ülkesine katkıda bulunabilir.

Sigara içen sevgili dostlarım, ne olur bir daha sigarayı bırakmayı deneyin. İçmeyenler de sakın denemeye kalkmasın. Çünkü zararlı alışkanlıkların tümü ilk adım ve ilk tadım ile başlar. İçmemekle hem sağlığınıza, hem cebinize, hem çevrenize katkıda bulunun. Sigara içerek kendinizi harap etmeyin. Buna kesinlikle hakkınız yok. Vücudunuz size bir emanet olarak verilmiştir, dilediğimiz şekilde kullanma özgürlüğümüz olamaz. “ben istediğim zaman bırakırım, ben irademe hakim olurum,  bir taneden bir şey olmaz, atın ölümü arpadan olsun” gibi aldatıcı sözlerin arkasına sığınmayın. İradenizi kullanarak bu illetten kurtulun ve sağlıklı bir hayata başlayın, içinde bulunduğunuz topluma da iyilik yapın. Yaratıcının size emanet ettiği bu cana kıymayın, kendi kendinizi tehlikeye atmayın. Yol yakınken dönebilirsiniz. “zararın neresinden dönerseniz kardır” prensibine uyun. Yarın çok geç olabilir, son pişmanlığın asla fayda vermediğini de hatırlatmak isterim.

 Yeşilay mensubu olarak sizlere hatırlatma görevimi her zaman yerine getireceğim. İsteyen dostlarım ile bu konuda yüz yüze görüşmem mümkündür. Sigarayı bırakmak isteyenlere katkımız olabilir. Böyle bir görüşmeden mutluluk duyacağımı şimdiden ifade etmek istiyorum.

            Bir başka yazıda buluşma ümidiyle, sağlıklı, mutlu ve dumansız bir yaşam diliyorum.


Yorumlar

Image
LOLO
15.11.2012 / 07:33

arı idin gülden güle <br>konuyordun lo lo haso <br>aga iken oldun köle <br>bu ne haldır lo lo haso <br><br>hani etrafta dostların <br>candan seven ahpapların <br>nerde renkli akşamların <br>hani nerde lo lo haso <br><br>fakirligin düştü dile <br>döndün kurumuş bir güle <br>can dedigin avrat bile <br>hiç bakmıyor lo lo haso <br><br>hani kuzu çevirmeler <br>bol kese yiyip içmeler <br>rakı viski devirmeler <br>geçti artık lo lo haso <br><br><br>ne tabancan ne tüfegin <br>ne koyunun ne inegin <br>kapında sadık köpegin <br>hani nerde lo lo haso <br><br><br>tükettin baba malını <br>villa hamamı hanını <br>köyde bütün davarını <br>nasıl yedin lo lo haso <br><br>mercedeslerle gezmeyi <br>avrupada eglenmeyi <br>havyar karides yemeyi <br>unut artık lo lo haso <br><br><br>mardindir benim ilim <br>susar dedim durmaz dilim <br>ne çul kaldı nede kilim <br>hep satıldı lo lo haso

Image
ZARZUN
13.11.2012 / 14:20

Hindi: Şu ağacın en üst dalına çıkmak istiyorum ama hiç gücüm yok..<br>İnek: Neden benim dışkımdan biraz yemiyorsun? Onlar besin <br>deposudur.<br><br>Hindi bir parça dışkı yedi ve gerçekten bunun İlk dallara <br>ulaşacak kadar enerji verdiğini farketti.<br><br>Ertesi gün biraz daha yedi ve ikinci dala ulaştı Birkaç gün sonra ağacın en üstüne çıkmayı başardı. Aniden bir çiftçi ağacın tepesindeki hindiyi farketti ve onu vurdu.<br><br>Anafikir:<br>Mok yemek hindiyi üste çıkartabilir.<br>Ama orda kalmasını sağlayamaz...

Image
şüsa
13.11.2012 / 14:17

Vücut ilk kez bina edildiğinde hangi organın müdür olacağı tartışması başlamış. Beyin, vücudun bütün işlevlerinin kendisine bağlı olduğunu, o olmazsa vücudun yaşayamayacağını söylemiş. Ağız, yemek yemezse vücudun açlıktan öleceğini söylemiş.<br><br>Eller, dışarıdaki bütün işi yapanın kendisi olduğunu söylemiş. Birden Döt ortaya atlamış ve müdürün o olması gerektiğini söylemiş.<br><br>Bütün organlar ona gülmüş. Buna kızan döt faaliyetlerini durdurmuş. <br>Bir gün, iki gün derken organlar artık dayanamamışlar. Ve döt müdür olmuş.<br><br>Müdür olmak için beyne sahip olmaK gerekmiyor. Herhangi bir döt bunu yapabilir.

Image
üzüntü
13.11.2012 / 11:12

10 Kasım<br> <br>Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe<br>Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar.<br>Sarsılıyor İstanbul yedi tepe,<br>Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar.<br>Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş,<br>Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş.<br>Böyle toptan bir yas nerede görülmüş,<br>Beraber ağlıyoruz kurtlar, kuşlar.<br>Bu memlekete en çok hizmet eden,<br>Bu aşk ile dağlara gücü yeten,<br>On sekiz milyonun omzunda giden<br>Atam, Ankara sırtlarında yatar.<br> <br>İlhan DEMİRASLAN

Image
dara mardin
12.11.2012 / 17:04

Değerli Mardin Life editörleri bu zatın yaptığı açıklamalardan sonra yazılarını yayınlamanıza inanamıyorum.Toptancı ve tüm Artuklu da okuyan öğrencileri hedef olan bu sözleri söyleyen birinin eline kalemi nasıl verirsiniz?Ben şu an il dışında bir yerde memuriyet yapmaktayım burda birçok arkadaş Mardin ne kadar geri kalmış bir şehir,İnsanlar şehrimizde üniversite kurulsun diye herşey yapıyorlar siz ise üniversite istemiyorsunuz diyorlar.

Image
domuzETİharamdır
11.11.2012 / 17:11

Domuz Eti Yemek Neden Günahtır?<br>Bir şeyin helal veya haram olması Allahın emrine tabidir. Allah bir şeye helal derse helal, haram derse haram olur.yani din bir imtihandır. İnsanlara yapılan bir tekliftir. Cenabı hak cennete layık bir duruma getirmek için. İnsanları imtihana tabi tutuyor. Bu sebeple bazı emir ve yasaklar koymuştur.esas olanda bu emir ve yasaklara uymaktır.<br>Bu prensiplerin gerek insanın şahsi hayatına . Gerekse cemiyet hayatına pek çok faydaları vardır. Dolayısıyla bunlar . O emir ve yasağa daha şuurlu olarak riayet etmemizi sağlıyor.<br>Dinimizin yasakladığı hususlardan birisi de domuz etidir. Bu yasaklamanın. Pek çok hikmeti vardır. Biz burada sadece birkaçına işaret etmeye çalışacağız.<br>Zehirli Maddeler :<br>Domuz eti çok yağlıdır.yenildiği taktirde bu yağ kana geçer. Böylece kan yağ tanecikleriyle dolmuş olur.kandaki bu fazla miktardaki yağ atar damarların sertleşmesine tansiyon yükselmesine ve kalp infaktüsüne sebep olur.<br>Ayrıca domuz yağı içerisinde sutoksin denilen zehirli maddeler mevcuttur.vücuda giren bu zehirli maddelerin dışarı atılması için . Lenf bezlerinin fazla çalışmaları icap eder. Bu durum bilhassa çocuklarda lenf düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi şeklinde kendini gösterir. Hasta çocuğun boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek adeta domuza benzer.bu sebeple bu hastalığa domuz hastalığı (skrofuloz) adı verilir .Hastalığın ilerlemesi halinde bütün lenf bezleri cerahatlanarak şişer.ateş yükselir , ağrı başlar ve tehlikeli bir durum ortaya çıkar.<br>Fazla Miktarda Kükürt:<br>Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu kükürt yönünden çok zengindir.bu sayede vücuda fazla miktarda kükürt alınmış olur.bu fazlalıksa; kıkırdak , kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma , kireçlenme ve bel fıtığı gibi hastalıklara yol açar.<br>Domuz eti devamlı yenilirse vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen bağ dokusu alır. Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağılığına tahammül edemeyerek altında ezilir.böylece, eklemlerde bozulmalar meydana gelir.<br>Domuz eti yiyenlerin elleri pelteleşir, yağ tabakaları teşekkül eder. Mesela yiyen kimse sporcuysa; tembel ve az hareketli olur. Bazı futbolcular bu sebeple mesleklerinden olmuşlardır.<br>Aşırı Büyüme:<br>Domuzda, büyüme hormonu da çok fazladır. Doğduğu zaman 600-700 veya daha fazla gram olan domuz yavrusu 6 ayda 100 kiloya erişir.Bu kadar süratli gelişme , büyüme hormonunun fazlalığı sebebiyledir.<br>Domuz etiyle fazla miktarda alınan büyüme hormonu vücutta doku şişliklerine ve iltihaplanmalara yol açar.burun,çene, el ve ayak kemiklerinin anormal şekilde büyümesine ve vücudun aşırı bir şekilde yağlanmasına sebep olur.<br>Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelişmesine zemin hazırlamasıdır. Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzların belli bir yaştan sonra mutlaka ”kansere ” yakalandıklarını bilimsel ve kişisel verilerle ifade ederler.<br>Deri Hastalıkları:<br>Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen maddeler , deride kaşıntı hissi uyandırır. Egzama , dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar.<br>Bu maddeler ayrıca; kan çıbanı , apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar damar iltihapları gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini arttırır.bu sebeple doktorlar, kalp hastalarına kesinlikle domuz eti yememelerini kesinlikle tavsiye ederler.<br>Domuz Eti ve Trişin:<br>Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi de trişin hastalığıdır.domuzlar bu hastalığı trişinli fare veya trişinli domuz eti ile beslenmekle alırlar. Fakat trişin, domuzlarda ağır bir hastalık yapmaz.halbuki insanlarda , çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık meydana getirir.<br>Domuz etiyle alınan trişin kurtçuklar , mide-barsak yoluyla kana geçer . Böylece de , bütün vücuda yayılırlar.trişin kurtçukları özellikle çene , dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerindeki kas dokularına yerleşirler.çiğneme, konuşma ve yutma adalelerinde felçler meydana getirirler.<br>Yine kan damarlarında tıkanıklığa , menenjit ve beyin iltihabına sebep olurlar.bazı ağır vakalar ölümle sonuçlanır.bu hastalığın en kötü taraflarından birisi de kesin bir tedavi şeklinin olmamasıdır.<br>Trişin hastaları bilhassa Avrupa ve Hıristiyan ülkelerinde aşırı bir şekilde yaygındır.Sıkı veteriner kontrolleri yapılmasına rağmen , İsveç, İngiltere, Polonya’da trişin salgınları fazla miktarda görülmektedir.<br>Yurdumuzda ve İslam ülkelerinde yerli Hıristiyanların dışında hiç bir Müslüman’da trişin hastalığı görülmemiştir. Çünkü ülkemizde ve de İslam topraklarında, Hıristiyanlar dışında kimse domuz eti yememektedir.<br>Gıdalar ve İnsan Mizacı:<br>İnsan ve hayvanlar yedikleri gıdaların az-çok tesirinde kalırlar. Mesela ,köpek,aslan gibi et yiyen hayvanların yırtıcı; koyun, keçi,deve gibi ot ile beslenen hayvanlarınsa daha uysal ve yumuşak huylu oldukları malumdur.<br>Bu durum, insanlar içinde geçerlidir.nebati gıdalarla beslenenlerin ,genellikle halim-selim; et ve et ürünleriyle beslenen insanların ise daha sert mizaçlı oldukları tespit edilmiştir. Domuz, dişisini kıskanmayan bir hayvandır.domuz eti ile beslenen insanlarda,kıskançlık hissinin zayıfladığı veya dumura uğradığı gözlenmiştir. Fransız filozoflarından savorin de beslenmenin mizaç üzerindeki bu tesirine çok önem vererek (bana ne yediğini söyle,senin ne olduğunu haber vereyim ) demiştir.<br>Helaller İhtiyaca Yeter:<br>Yüce rabbimiz,istifademiz için pek çok gıda yaratmıştır.bunun yanında,bazı zararlı şeylerin yenilip içilmesini yasaklamıştır. Çünkü o,sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir. kullarına, taşıyamayacakları yükleri yüklememiştir.emir ve yasakları,insanların rahatlıkla altından kalkabilecekleri şeylerdir.acaba insan içki içmeyince,domuz eti yemeyince ne kaybeder?<br>Yapan Bilir:<br>Bir makinenin mühendisi,o makinenin hangi şartlarda ve nasıl çalışacağını da belirtmiştir.<br>Mesela kataloğunda , bir makinenin 220 voltta çalışabileceği yazıyor.bizse,daha iyi çalışabileceğini<br>düşünerek,500 volta takmış olalım.bir anda,makinenin ne hale geleceği malumdur…<br>İşte insan vücudu da, Cenab-ı Hakk ‘ın yarattığı mükemmel bir motor ve harika bir makinedir. Bu<br>makinenin en iyi nasıl çalışacağını da,elbette yapan bilecektir.madem ki Allah’ımız domuz etini<br>haram kılmıştır,öyleyse yememiz mahzurludur.

Image
AS
09.11.2012 / 13:00

nerde üstün zekalii birilerini görsem severim

Image
esef
08.11.2012 / 09:44

halk adına bu açıklamaları esefle karşiliyoru...

Image
demirtaş
07.11.2012 / 02:29

sizleri öğrenciler adına tebrik ediyorum...<br>sessiz çoğunluğun sesi oldunuz.<br>biz de siizn yaptığınız açıklama ile ilgil olrak çok muzadariptik...

Image
MAYDANOOZ
06.11.2012 / 15:55

Yezarlar çiçek açmış<br>Ellerinde poğaça<br>Madem yüzme bilmiyon niye çıktın ağaca?<br>Alakaya maydanoz<br>Bu nasıl harekettir<br>Ben seni çok özledim<br>Yaşasın efsuniyet..

Image
muas
06.11.2012 / 07:31

İnanmayıp ta inanmış gibi görünmek büyük vebaldir. işte ayetler:<br><br>Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı onlar için acı bir azab vardır. (2/10)<br><br><br>Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. (2/11)

Image
çelişkiçoook
05.11.2012 / 19:48

hemi "Sigara asla azaltılarak bırakılmaz. Bu şekilde bırakanların oranı sadece yüzde 6’dır. " diyor bu yezzar hemi de celişkiye düşiyoor vallah.. "asla azaltılarak bırakılmazsa" bu meret, nassil oliyur da "bu şekilde bırakanlarin orrani "sadecce yüzde 6" oliyur??????????**

Image
yeşil ay Şubesi
05.11.2012 / 13:19

...<br> yeşilay mardin de ciddiye alınır bir stk olmayacak!

Image
eğitim sen
05.11.2012 / 11:50

Yeşilay derneği mardin temsilcisi olan kişiyi üniversiteler ve buralarda okuyan öğrenciler adına şiddetle kınıyorum.<br>....<br> aklı başında,ahlaklı bir insanın bu sözleri kullanacağına inanmıyorum.Olayın bir diğer vahim olan boyutuda bu zatın okullara girerek öğrencilere sigara ve alkol hakkında bilgilendirme yapıyor olması bu zatı okullarımızdan uzak tutalım.Sayın valimize sesleniyorum bu ahlaki çöküntü içinde olan bu zatın okullarımıza girişini engelleyin.Çocuklarımıza karşı ne yapacağı bilinmez diye düşünüyorum.

Image
ayırımYOOOK
05.11.2012 / 06:29

Peygamber efendimiz Şöyle buyurmaktadır:<br><br>‘ ‘’Asabiyet davasına kalkışan (ırkçılık yapan), onu yaymaya çalışan, bu dava uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir.” (Ebu Davut Edeb 121) <br><br>Allah’ın İslamına göre IRK’ın kişilere hiçbir üstünlük sağlamadığı yalnız birbirlerini tanımaları için gerekli olduğu açıktır.Ayrı toplumların özelliği İç güdüleriyle değil Akledip İç içe yaşayan toplulukların Özgür iradeleriyle kendi seçtikleri İNANÇ ve idealleri çerçevesinde İSLAMİ bir yaşam tarzıdır. Bizleri birbirimize bağlayan Ana esas İNAÇLARIMIZDIR.<br><br>Kardeş olanlar Müminlerdir<br><br>‘Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. <br>(Hucurat 10)<br><br>ANLAYANAAAAA

Yorum Yaz