diorex

Ulusal Sorunun Yumuşak Karnı: Kanton Modeli

Ulusal Sorunun Yumuşak Karnı: Kanton Modeli

Zihinsel karışıklık net tahlil yapmayı önler. Ya da halk arasında her kafadan bir ses çıkarsa sağlıklı bir sonuç elde edilemez deniliyor. Sosyal bilimlerde kafa karışıklığı beraberinde kavram kargaşalığını da getirmektedir. Sosyal bilimlerden siyaset biliminde yaşanan kavram kargaşalığı ve kavram karışıklığı daha tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Çünkü siyasi güçler, çıkarları gereği kendi modellerini dayatırlar ve böylece halkların lehine olabilecek çözümlerden uzaklaşılmış olmaktadır.

Kavram kargaşalığını fikir zenginliğinin bir sonucu olarak nitelendirmek yanlış olur. Zira çoğu zaman farklı farklı politik güçler halkların lehine olabilecek çözüm süreç ve modellerini engelleyebilmek için bilinçli olarak zihinsel kargaşa yaratmak için ortam hazırlarlar. Burada amaç önce çözümsüzlük oluşturmak ve ardından kendi çözüm yöntemini dayatmaktır.

Şimdi bu bilgiler ışığında kürt sorununa, Kürdistan sorununa gelelim.

Marksizm ve Leninizmin gelişmesi ve yayılmasıyla beraber sosyalismi savunan kuramcılar somut koşulların somut tahlilini yaparak Afrika’da, Asya’da ve dünyanın başka yerlerinde sömürge uluslar bağımsızlıklarına kavuşabilmesi için tezler geliştirildi. Hiç şüphesiz bu tezlerin başında ‘Sömürge’ tezi gelir. Bu tez egemen devletle tam bir kopuşmayı vaddeder. Çünkü sömürge ulusun devlet kurma hakkı savunulur. Bundan sonra birlikte yaşamayı öngören federasyon (bir süre sonra bağımsızlığa kadar gidebilir bu tez) Otonomi gibi modeller de geliştirildi.

Kısaca bu tezleri verdikten sonra gelelim Kürtlere ve Kürdistan’a. Türkiye’de de bu tezler savunuldu. Türk sol hareketinden kopan Kürt sol devrimciler ayrı ayrı örgütlenmeye gitti. Kürt örgütleri de bağımsızlık, özerklik, federasyon gibi tezler savunarak illegal yollardan politika yapmaya başladı.

Bağımsızlığı savunan örgütlerden biri de 1980 Askeri Darbe öncesi PKK idi. Hatta PKK Kürdistan Manifestosu adlı politik tespitlerinde ‘Bağımsız Birleşik Sosyalist Kürdistan’ temel amaç olarak konulmuştu. Bu şiarla mücadele edildi; Kürt gençleri dağa çıktı. Amaç bağımsız bir Kürdistan. Partinin politik çizgisi buydu 2000’lere kadar. Her Kürdün, her Kürt gencinin hayalindeydi Bağımsız Kürdistan. Bu şiar için sadece Kürtler dağa çıkmadı. Öyle bir noktaya gelindiki Kürdistan dağları enternasyonal bir çekim merkezi oldu. Artık dili, dini, milleyeti ne olursa olsun devrimciler gerillaya katılıyordu. Bu katılımların somut örneklerini zaman zaman medyada haber olarak gördük. Devrimci ruh taşıyan her bir insan bedel ödemekten kaçınmayacak bir süreç yaşıyordu. Tabi bu durum ve gelişmeler uluslar arası karşı-devrimci cepheyi rahatsız ediyordu ve ona göre tedbirler alınıyordu için için.

1980 Askeri Darbe öncesi siyasi fraksiyonlar propaganda yaparak siyasi görüşleri doğrulltusunda Kürdistan’a dair halkı bilgilendirmeye çalışıyorlardı. Hatırlıyorum Derik-Kızıltepe bölgesinde de PKK propagandasını yapanlardan biri de ferhat Kurtay’dı. Bir gün Bizim köy olan Şabana’ya da geldi ferhat Kurtay. Kürdistan’ın dörde bölündüğünü köylülere anlatan Kurtay, PKK olarak bu parçaları birleştirip Bağımsız Kurdistan kurmakistedilerini belirtince köylülerimizden Heci Şêxo, “Yegen sizin işleriniz zor değil mi?” diye sorunca

Ferhat “Amca zor olduğunu biliyoruz. Hatta Bağımsız Kürdistan’a ömrümüz bile yetmeyebilir. Ancak biz kararlıyız ve doğru yoldayız. Kürt halkına bu bilinci verirsek bu iş olacak.” Şeklinde yanıt verdi. Ancak ne yazık ki şimdi kantonu savunur hale geldik. Bir zamanlar federasyon, özerklik gibi modelleri savunan Kürt siyasi örgütler ve siyasetçiler PKK cephesinin ağır ithamlarına maruz kalmışlardı, hatırlatmasını da yapmakta yarar var.

Ve 9 Ekim 1998’de Uluslar arası karşı-devrimci cephenin yıllardır süren hazırlıkları sonuç verdi. PKK lideri abdullah Öcalan Suriye’den çıkartıldı. Zira Suriye, uluslar arası emperyal baskılara dayanamaz bir duruma getirilmişti. Abdullah Öcalan 127 gün sonra gözlerini Türkiye’de açmıştı. Artık Türkiye’de İmrali adasındaydı. Oyun daha önce hazırlanmış sadece göstermelik olarak sahneye kondu ve oynandı. Daha sonra anlaşıldı ki asılmamak koşuluyla Türkiye’ye verilmişti Öcalan.

17 yıldır İmralı’da hükümlü bulunan Öcalan’a ilk başlarda özgürlüğü için Kürt halkı yoğun bir destek verdi; onun için onlarca can kaybı oldu. Onunla temas sağlandı süreç içerisinde. Bu süre zarfında Kürt sorununun çözümü konusunda Öcalan, farklı modeller öne sürmeye başladı.

İlki Demokratik Cumhuriyet modeli idi. Reel politika şartlarında en uygunu buydu belki. Ancak çok geçmeden başka başka modeller çıkmaya başladı İmralı’dan. Geliştirilen tezler ve modeller olarak Demokratik sosyalizm, Demokratik Ekoloji, Demokratik Komünalizm, Demokratik Konfederalizm, Demokratik Özerklik ve en son Kanton modeli

Kanton Modeli Nedir?

Artık bağımsız Kürdistan’dan eser kalmamıştı. Zaten Kandil’de Ocak 2000’de yapılan kongrede alınan kararla ‘Bağımsız Kürdistan’dan vaz geçilmişti. O zaman şu soruları sormak gerekir: Eğer devlet kurmaktan vazgeçilmişse neden hala dağa çıkılıyor? Çünkü sömürge ulusun devrimcileri ulusal bağımsızlık için savaşır; canını ortaya koyar. Eğer sorun insan hakları temelli ve özgürlükler sorunu ise o zaman sorun sadece Kürt sorunudur, o halde bundan sonra katılım kabul etmek doğru mudur? Kürtler dağda değil de deyim yerindeyse ovada birikimlerini, enrjilerini politik alanda kullanmalı.

Gelelim kanton modeline. Peki kanton modeli dört parçaya bölünmüş Kürdistan sorununu çözebilir mi? Şimdi rojava’da üç tane kanton kuruldu. Cizre, afrin ve Kobani kantonları. Bu daha da toplumu bölmeye götürmüyor mu? Şimdi de gençler cizre’de bazı mahallerin etrafını hendek kazımak suretiyle kanton ilan ediyorlar. Bir de Şengal için kanton kurulsun deniyor. Bu gibi adımlar atılırsa acaba Kürt toplumu kaç parçaya daha bölünecek? Bu gibi mikro ayrışmalar toplumu derinden sarsmayacak mı?

Tanımını kısaca yaparsak Kanton; bir ülkenin, idari ya da sınırsal alt birimlerinden her birine verilen addır. Örneğin bu bir coğrafi bölge ya da bir eyalet olabilir. Kelimenin etimolojik kökeni "ülke birimi" anlamına gelen Latince canto kelimesidir. Dünyada İsviçre kantonları en bilinenleridir. Bundan başka Fransa, Lüksemburg, Bosna-Hersek, Kostarika, Ekvador, Kanada ve Belçika’nın kantonları vardır.

Her ne kadar bir ülkenin idari ya da sınırsal alt birim dense de kanton modeli, kabul edilip uygulanmaya devam edildiği taktirde hali hazırda dörde bölünmüş bir Kürdistan’ın birliği için büyük bir handikap olur düşüncesindeyim. Her ne kadar kendi kendini yönetme gibi demokratik bir görünümü olsa da kantonun Kürt toplumunu atomize etme olasılığı yüksek olduğu için beraberinde felaket getireceği gibi, ulusal birliğe de darbe vuracaktır.

Bağımsız devlet savunularak da kanton idari sistemi benimsenebilir. Örneğin İsviçre ve Fransa bağımsız devlet oldukları halde her iki devlet de kendi özgül şartlarına göre kanton modelini benimseyip uygulamaktadırlar. Eğer bağımsız Kürdistan devleti savunulamazsa sadece ‘kantonlarımı kurarım’ derseniz o zaman bu modeli tüm Türkiye için savunmanız gerekir. Çünkü Türkiyelileşme politikalarıyla Kürt sorununu Türkiye sınırları dahilinde çözmek amacındasınız. Bu kez Türkiye devleti kantonlaşmayı kabul etmez, etmiyor da zaten. Daha açık bir ifadeyle siz özgür

ve egemen olduğunuz bir coğrafya üzerinde idari olarak kantonlaşmayı ya da benzer bir statüyü benimseyebilirsiniz. Egemenliğini kabul ettiğiniz bir ülkenin yönetim sistemini değiştiremezsiniz o ülke kabul etmedikçe. Sadece etkili olduğunuz bir bölgede kantonlaşmaya giderseniz bu, sizin Türkiyelileşme politikalrınıza da aykırı bir durum olur.

Kanton modelini kabul etmeyen Kürtler az değildir. Bu Kürtlerin durumu ne olacaktır? Bana ne ben kanton modelini uygularım, demek ne kadar demokratik olur? Örneğin Cizre’de son dönemlerde yaşanan olaylar “kanton” modelini kabul etmeyenlerle yaşanan sıkıntılardan doğmuş olabilir. Çünkü kanton iktidarını halka benimsetme gibi bir amacınız olur. İşte birileri kabul etmediği zaman paradigmanız iflas etmeye başlar. Dolayısıyla taraflar arasında şiddet belirir. Halbuki bu gibi modellerin tartışılması demokratik süreçlerde ve demokratik ortamlarda olur. Benim politik programım böyle gibi dayatmalarla statü elde etmeye kalkışmak insan haklarıyla ne kadar bağdaşır? Kürt halkının evrensel haklarına kavuşabilmesi için mücadele eden her Kürt örgütü ve bireyi dayatma yerine demokratik süreci esas almalı. Halkımızın, halklarımızın yararına olan demokrasi kültürünün yaşatılması ve geliştirilmesidir. Büyük güce yakışan göreli olarak küçük gücünün eleştiri ve uyarılarını dikkate almak ve onun haklarını savunmaktır.

Birbirinden ne kadar farklı düşünürse düşünsen, birbirinden ne kadar farklı politikalar yapsa da her Kürdün yeri demokratik bir Kürdistan’dır.

Yorumlar

Image
Mustafa Aydın
31.12.2014 / 10:25

"Kürt halkının evrensel haklarına kavuşabilmesi için mücadele eden her Kürt örgütü ve bireyi dayatma yerine demokratik süreci esas almalı. Halkımızın, halklarımızın yararına olan demokrasi kültürünün yaşatılması ve geliştirilmesidir. Büyük güce yakışan göreli olarak küçük gücünün eleştiri ve uyarılarını dikkate almak ve onun haklarını savunmaktır." yorumunuz çok önemlidir ve esas alınmalıdır. PKK/PYD/KCK bunu taşıyamadığı ve bu olgunluğa gelemediği için daha çok sıkıntılar yaşanabilir. Teşekkürler Faraç..

Yorum Yaz