Tuz Bozulmuşsa, Çoban Kurtlaşmışsa(!)
Bir toplumun yozlaşmaması; o toplumun aydın, entelektüel ve din âlimlerinin kimden gelirse gelsin tüm yozlaşmalara karşı diklenmeden dik durmalarından geçer. İslam coğrafyasının içinde olduğu bu kargaşada kimi âlim ve hocaların rahat bir tavır ve hal içinde oluşu insanların çoğunu ve bazı inananları bile ye’se-ümitsizliğe düşürecek kadar korkunç bir seviyeye ulaşmıştır.
Ümmet bu haldeyken nasıl bu kadar rahat olunabilir?
Abarttığımızı düşünebilirsiniz ama “Toplum
içinde iki sınıf insan vardır ki, bu iki sınıf iyi olursa toplum iyi olur, kötü
olursa toplum kötü olur; bunlar Ulemâ ve Umerâdır.” Hadisi şerifi çok
anlamlıdır.
Ya tuz bozulmuşsa! Bir şair şöyle diyor: “Çoban, koyunları kurtlardan korur;
peki ya çobanın kendisi kurt olursa!
Şayet Kur’an ve Sünnetten uzaklaşırsak, kendi kıstaslarımızı oluşturmaya
başlarız ki bu da bozulmanın ve yozlaşmanın başlangıcı olur. Şah Veliyullah
Dihlevi’nin (1704-1762) yaşadığı dönemde bile Hadise-Sünnete karşı tavır
takınan bir güruh olmuştur. Enteresandır ki o dönemde hadisi referans alan bir
fukaha, ulema tarafından yadırganırdı. Şöyle ki; “Şah Veliyullah Dihlevi
zamanın da, fıkıh ve hadis ilimleri, dünyanın hemen her yerinde birbirinden
ayrılmış durumdaydı. Mezhepler iyice yerleşmiş ve esnekliğini tamamen
yitirmişti. Mezheplerin, kırılabilen fakat asla esnemeyen, uzamayan sert
kalıpları vardı. Herkes kendi mezhebinin yüzde yüz doğruluğuna inanırdı. Bir
fakihin(bilgenin) hadise tabi olması, ulemanın gazabını çekmek için yeterli
idi.”
İşte bu tavırlardan dolayıdır ki Şah Veliyullah Dihlevi, bazı kurum, yetkili ve
sorumlulara şu tavsiye ve telkinlerde bulunmuştur.
Layık olmadıkları halde baba veya
mürşitlerinin postlarına oturanlara:
"Ey bu gibi insanlar! Niçin böyle her biriniz kendi reyini/görüşünü beğenerek
bölük bölük ayrıldınız da Allah Teâlâ’nın insanlara rahmet, lütuf ve hidayet
olarak gönderdiği Tarikat-ı Muhammediyye'yi terk ettiniz... Eğri yolda
olduğunuz halde hep birer imam kesiliyor ve doğru yolun yalnız kendinizinki
olduğunu iddia ile buna davette bulunuyorsunuz... Biz dinini menfaati karşılığında satan bu gibi
yolkesicilere razı değiliz..."
İlim taliplerine:
“Ey kendilerine âlim diyen akılsız kişiler! Yunanlıların köhnemiş ilimleriyle ve sarf, nahiv, maani… ile meşgul oldunuz, bunlara da ilim dediniz. Asıl ilim Allah’ın kitabı ile Resullulah’ın (a.s) sünnetidir… Fukahanın hükümlerine uydunuz, onların reylerine takılıp kaldınız da, zaman bunlara uymuyor diye nassları terk ettiniz, din bu mudur? İnanıyorsanız, peygamberinize uyunuz, onun hadisleri bir mezhebe uysun uymasın, ona tabi olunuz!”
Vaizlere, tekke âbid ve zahidlerine:
“Ey sofular! İniş, yokuş, yürüdünüz, kuru yaş topladınız; insanları uydurulmuş, dinde aslı olmayan birçok şeye davet ettiniz, kolaylaştırmak için gönderildiğiniz halde güçlük çıkardınız, kendilerine hâkim olamayan (ne dediklerini bilmeyen) âşıkların sözlerine sarıldınız; hâlbuki onlar susatırlar, fakat susuzluğu gideremezler…”
İdarecilere:
“Ey idare edenler! Allah’tan korkmaz mısınız? Geçici lezzetlere dalıp idare ettiklerinizi kendi hallerine terk ettiniz birbirini yiyorlar, ne günah biliyorsunuz, ne de ceza… Zayıfı eziyor ve yiyor, kuvvetliyi bırakıyorsunuz…”
Askerlere:
“Allah Teâlâ sizleri cihad için, Allah’ın dinini yüceltmek, İslam’a hizmet etmek için istemiştir. Hâlbuki siz silahınızı menfaatiniz için saklıyor, bunun için kullanıyor, her türlü günahı işliyorsunuz… Halka zulmediyor, yediğinizin neden ibaret olduğuna aldırmıyorsunuz…”
İş sahiplerine:
“Ey iş ve zanaat sahipleri! Emanetleri zayi ettiniz ve ibadetleri terk ettiniz. Servet yapıp bunu içki, kumar ve fuhuşta yiyip bitiriyorsunuz.”
Bütün Müslümanlara:
“Güzel ahlakı terk ettiniz, ruhunuza egoizm ve şeytan hâkim oldu, kadınlar erkeklere kafa tutuyor, erkekler kadınların hukukuna riayet etmiyor, size helâl acı, haram tatlı geliyor… İbadetleri terk ettiniz, çeşitli hurafe ve bidatlere uydunuz. (Hüccetüllahıl- Baliğa c:1-s:59-69)
Bu tenkit ve tespitler; Şah Veliyullah Dihlevi’nin dinî gayreti yanında,
ümmetin ıslâhı için hangi sınıfların ıslah olması gerektiğini de bizlere
göstermiştir.