Türkiye’nin Gastronomi alanında ki ilk Avrupa Birliği Projesi

Türkiye’nin Gastronomi alanında ki ilk Avrupa Birliği projesi olma özelliğini taşıyan projemiz; Mardin’de Gastronomi Meslek Eğitiminin Geliştirilmesi Projesi (MGMEGP), ortaya koyduğu performans ile Brüksel’de boy gösterecek.
2011’de, Erzurum Atatürk Üniversitesinde projemin amatör taslağını yazmaya başladığımda, projem geçer mi acaba diye düşünüp dururdum. Oysa bugün hayalinin kurulması bile güzel olan, Brüksel’de sahne ortasında buldum kendimi. O yüzden çok mutluyum.
Proje, ilkler içerisinde ilkleri barındırıyor.
Türkiye’nin ilk AB gastronomi projesi, Mardin’in ilk yöresel yemek kitabı, Mardin’in ilk gastronomi festivali, hayata geçirilen İlk mutfak şefleri & aşçılık yarışması, Mardin mutfağının ilk kapsamlı yemek belgeseli, Mardin’in ilk mutfak sanatları akademisi, Mardin mutfağının ilk profesyonel mutfak eğitim modülü ve ilk defa Mardin mutfağının müfredat haline getirilmesi sureti ile eğitim modülü olarak Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne sunmuş olmak, proje olarak Mardin’e kazandırdığımız başlıca ilklerdi.
Tüm bu ilkler, hassas süreçlerden geçerek projenin mantıksal çerçevesine uygun bir şekilde gerçekleşti. Brüksel de, tüm bu hassasiyetlerin mükâfatı oldu.
2012’de çalıştığım Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)hibe destekli projede ki hocam şöyle demişti; ‘’Projelere elini veren, kolunu ve gövdesini de verir. Proje sizi buldu mu projelere dönüşür ve devamı gelir’’ demişti.
O günden bugüne UNDP ve SODES projeleri ile beraber tam 8 kurumsal projeyi geride bıraktım. Tüm bu projeler bana ayrı deneyimler kazandırdı.
Hele ki Mardin’de uygulamış olduğum en son ki Avrupa birliği projem; iki üniversite daha okumuş olsaydım bile bu kadar çok tecrübe edinmezdim her halde diye düşünüyorum. Projelerden elde ettiğim tecrübeler, yığınlarca kitap okumaya bedel.
Proje uygulama esasları zor ve zahmetlidir. İlk birkaç ay çok önemlidir, gerisi tereyağından kıl çeker gibi kolay.
Tabi her bir projenin takvime bağlanmış bir faaliyet süresi vardır. Projenin son uygulama esası, nihai raporların teslim edilmesi ile sona erer. Gerisi ise proje boyunca başardığınız süreçlerin sürdürülebilir olmasını sağlamaktır.
Avrupa Birliği projesi yazmayı öğrenmek için en az iki AB veya benzer projelerde çalışmış olmanız gerekmektedir. Herkesin pek çok proje fikri vardır. Fakat herkes projelerini hibe destekçilerinin uygun bulduğu mantıksal taslağa döküp, projelerini kabul ettirebilme konusunda yeterli tecrübeye sahip değildir.
Bir proje her ne kadar kişi veya kişiler tarafında yazılmış olsa da, hibe faydalanıcısı kurum, ya bir kamu dairesidir yâda bir STK olacaktır. Projelerinizin başvuru esnasında delegasyonlar tarafından kabul görülmesi için hibe faydalanıcısının referansları son derece önemli bir unsurdur.
Sözleşme makamları, hibeden faydalanmak isteyen kurum veya STK’nın başarı siciline bakar. Varsa daha öncesinden uygulamış oldukları projelerin performans göstergelerini göz önünde bulundurarak puan verirler. O yüzden projenizi hangi kurum veya STK üzerinden vereceğinizi çok iyi tartmanız lazım. Aksi takdirde emekleriniz boşa gider.
Avrupa Birliği projesi uygulamak, proje yazmaktan daha zor süreçler barındırır. Proje uygulaya bilmenin temel esası, her hangi bir fikrinizin olması ile başlar. Fikirlerinizi harmanlayıp, tek bir düşünce üzerine yoğunlaşmaya başladığınız an, yavaş yavaş projenizin iskeletini oluşturmuş sayılırsınız.
Türkiye’de fikirlerinizi destekleyebilecek onlarca hibe programı bulunmaktadır.
Türkiye’de var olan bu programlara kurum veya STK’lar üzerinden proje yazıp, projenizin geleceğini takip etmek için belli bir süreç gerekmektedir.
Zira tamamı ile prosedürler ışığında hareket ederek ilerlemeniz gereken bir süreç söz konusu.
Süreci tamamlamak adına sözleşme makamlarının ön gördüğü taslaklar üzerinden yürümek hibe faydalanıcısı açısından son derece önemli bir adımdır.
2010’dan bu yana 1 UNDP, 6 Avrupa Birliği ve 1 SODES projesinde gastronomi saha eğitim uzmanı olarak çalıştım. Bir yıl içerisinde 2 farklı Avrupa Birliği projesinde farklı zaman ve farklı şehirlerde eğitmen olarak görev yaptım.
2011’de proje uzmanı bir arkadaşımın desteği ile profesyonel taslağını hazırladığımız‘’Mardin’de Gastronomi Meslek Eğitiminin Geliştirilmesi Projesi’’ Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim Kalitesinin Arttırılması operasyonunun program otoritesi ile hayata geçti.
Daha önce pek çok projede eğitim uzmanı olarak çalışamama rağmen İKG program çerçevesinde bir Avrupa Birliği projesi uygulamış olmak daha çok tecrübe elde etmemi sağladı.
Projenin bire bir uygulayıcısı konumunda olmak, projenin her hangi bir çalışanı olmaktan daha çok tecrübe gerektiren bir seçenektir.
Zira proje uygulamayı seçtiyseniz, ateşten bir gömlek giymiş sayılırsınız. Ve bu gömleğin sizi yakmasına izin vermediğiniz sürece devasa tecrübelerle en güzel şekilde pişersiniz. Mevlana hazretlerinin ifade ettiği gibi; ‘’ Hamdım, yandım, piştim.’’ demeye başlarsınız kendinize.
Avrupa Birliği projesi uygulamak, kesinlikle tecrübe gerektirir. Sözleşme klasörünü okumadan, faaliyet prosedürlerini anlamadan, başarı göstergelerini planlamadan projeyi uygulamaya çalışmak sizi sıkıntıya düşüreceğinden emin olabilirsiniz.
Deneme yanılma yöntemi ile proje boyunca yüksek iktisaplar elde ediyorsunuz. Tecrübe ki; karanlık bir kuyunun dibinden aydınlığa doğru çıkan yoldur. Aydınlığa çıkıncaya kadar ki süreçte yolunuzdan alıp attığınız taşlar ise törpülenmesi gereken yanlarınızdır.