Türkiyelileşme: DDKO’dan PKK’ye Kürt Demokratik Siyaseti
Kürtler de diğer uluslar gibi her zaman ulusal değerlerin, ulusal hakların elde edilmesi için mücadele etmişlerdir. Bu mücadeleye ne zaman başladıkları belli değildir; başka bir anlatımla mücadele tarhinin başlangıcına kesin bir tarih koymak mümkün değildir. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kürtler de diğer uluslar gibi sömürge haline getirildikten sonra hak talepli mücadelelerine başlamışlardır.
Peki bu mücadeleyi verirken hangi yol ve metodu benimsemişlerdir? Can alıcı nokta burasıdır; zira gerek birey gerek topluluklar olsun, verdikleri mücadele biçimi aslında onların karakterini belirler.
Bu çerçevede Kürtlere bakıldığında ulus olmaktan gelen haklarını elde etmek için tarih boyunca hep demokratik yöntemlerle mücadele verdiklerini görüyoruz. Bu yazımızda DDKO’dan (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) PKK’ye (Partiya Karkerên Kürdistan) demokratik Kürt siyasetinin mücadele biçimine bakmakta yarar vardır. Şu notu da düşmekte yarar var: Aslında ismi Devrimci Kürt Kültür Ocakları olacaktı ama dönemin siyasi şartları buna el vermemiş anlaşılan.
Denilebilir ki DDKO ile PKK’yi karşılaştırmak ya da yan yana getirmek akıl karı değildir. Çünkü biri mücadele yöntemi olarak demokratik aygıtları kullanmayı tercih etmiş ve bu aygıtları kullanmıştır. Diğeri ise yöntem olarak şiddet araçlarını kullanmayı yöntem olarak seçmiştir ve silahlı mücadele yöntemini benimsemiştir. Bu anlamda DDK ve PKK arasında negatif bir korelasyon ilişkisi mevuttur. Bu konuyu aşağıda açmayı düşünüyorum.
Kürtlerin Siyasi tarihinde Demokratik Durak
Hiç kuşku yok ki Kürtlerin demokratik mücadele tarihinde DDKO’nun önemli bir dönüm noktasıdır. Kürt siyasetçileri ve aydınları DDKO zemininde legal mücadele biçimini tercih etmişlerdir. Aynı zamanda Türk sol hareketinden bağımsız ilk Kürt oluşumudur.
DDKO’nun merkezi Mümtaz Kotan, Necmettin Büyükkaya, halit Çetin Alp, Ümit Fırat ve Yümnü Budak gibi önemli Kürt siyasetçilerinden oluşmaktaydı.
1969-1971 tarihleri arasında yaklaşık 705 gün demokratik siyasal mücadele veren DDKO’nun siyasal yapısı hakkında genel olarak şunlar öne sürülebilir:
1-DDKO, bağımsız, legal ve demokratik kitlesel bir Kürt örgütlenmesidir.
2-siyasal olarak tüm Kürt gençlerine kapısı açıktı. Ancak siyasal eğilimi içinde bulunan insanlardan kaynaklı sol/sosyalist çizgideydi.
3-Kürtlere dönük şoven şartlanmaları kırmak ve asimilasyon politikalara karşı kürt kimliğini korumak ve geliştirmek hedefiyle kurulmuşlardı.
4-Açık olarak ifade edilmese bile nihai hedef olarak Kürt bağımsızlığı hedefi kurucuların kafasında mevcuttu.
Ulusların tarihi kesintisizlik ifade eder ya da tarih bilimi süreklilik arz eden bir yapıya sahiptir. Tarihin bu ilkesiyle bakıldığında öyle bir ara moda söylem olan PKK öncesi yoktur lafı bilimsel olarak havada kalır. Her ulus gibi Kürtlerin tarihi de süreklilik ifade eder. Bu noktadan bakıldığında her dönemin mücadele dinamiği kendisinden sonra ortaya çıkacak olan başka bir dinamiğe zemin hazırlamıştır. Bu yönüyle DDKO bugün sadece PKK’nin mücadele verdiği siyasal zeminin ortaya çıkmasını sağlayan bir dinamik değildir. Aynı zaman da TKDP, T-KDP, PDK ve bugün itibarıyla PSK-Hak-Par, KADEP, PAK gibi modern zamanların Kürt oluşumlarını da ortaya çıkmalarını sağlayan tarihsel bir dinamik ve zemindir. Böylesi çoğulcu atmosfere bakıldığında DDKO’nun yapısal olarak ne kadar demokratik olduğu görülmektedir. Bugün Kuzey Kürdistan’daki oluşumlara bakıldığında her bir Kürt oluşumu öyle veya böyle sinerjisini ve enerjisini bir dönem DDKO’nun ortaya çıkardığı atmosferden almıştır, tespiti kolaylıkla yapılabilir.
Kuşkusuz DDKO’nun demokratik ve siyasal duruşu ile PKK’nin Türkiye ve Kürdistan siyasal zemininde yarattığı demokratik zaman arasında bir ilişki vardır. Elbette ki sıkça söylenen cümle ‘devlet başka yol bırakmadığı için Kürt gençleri dağa çıktı ve PKK’nin silahlı mücadelesi bu nedenle başladı.’ile gerçeğe parmak basılabilir. Bu yöntemle süreç içerisinde PKK demokrasiden uzaklaştı denilmesi konjonktürel olsa gerek. Bugün PKK’ye gönül veren her Kürdün ve krumsal olarak PKK’nin daha fazla demokrasiye, demokratik değerlerin inşa edilmesine ihtiyacı vardır. Nitekim PKK Lideri abdullah Öcalan 1999’dan itibaren, Türkiye’ye getirildikten sonra demokrasi vurgusunu daha kalın çizgilerle ve daha sık bu söylemi dillendirmeye başladı. Örneğin Oligarşik Cumhuriyet yerine Demokratik Cumhuriyet Vurgusu gibi…
İki yılı aşkındır Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle Abdullah Öcalan arasında süren “müzakere” veya görüşmeler silsilesinde hep vurgulanan demokrasi, barış ve demokratik siyaset vurgusudur. Öcalan tarafından hükümet yetkililerine verilen çözüm sürecinin yol haritaları somut olarak hep demokrasi vurgusudur. Yine HDP’nin kurulması ve hedef olarak koyduğu Türkiyelileşme politikası gelinen noktada yapı olarak PKK ve tabanının demokrasiye olan ihtiyacını ortaya koymaktadır. En son medyada çıkan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hükümete verdiği 10 maddelik Yol haritasının içeriğine bakalım:
Demokratik Siyaset
Siyasi Partiler Yasası’nın yürürlükten kaldırılması. Hazine yardımının eşit bir
şekilde tüm partilere dağıtılması. Yüzde 10 seçim barajının tamamen kaldırılması
gibi 3 talep.
Terör Yasaları
Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması. Ceza Muhakemeleri Yasası’nda
değişiklikler ve yasal mevzuatla ilgili değişikliklerin gündeme alınması.
Anayasa
Kürt statüsünün Anayasa’ya girmesi. Anadilde eğitim hakkı, kültürel hakların Anayasa’da yer
alması. Fikir ve düşünce özgürlüğüyle ilgili Anayasa değişikliği.
Toplumsal Talepler
Kadın, gençlik ve çevre sorunlarıyla ilgili başlıkların ele alınması. Bu konularda
düzenleme yapılması. Kadın meclislerinin kurulması.
Tahliyeler
Cezaevlerinde terör suçları kapsamındaki hükümlülerin, süreçte kaydedilecek
ilerlemeyle birlikte tahliye edilmesi, topluma kazandırılması için gerekli
tedbirlerin alınması.
Güçlü Yerel Yönetim
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabul edilmesi. Türkiye genelinde
bölge meclislerinin kurulması, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması.
Silahsızlanma
Müzakere kapsamında ele alınacak tüm başlıkların ardından, örgütün Türkiye’deki
silahlı faaliyetlerine son vermesi ve silahsızlanma aşaması.
Dağdan İnecekler
Silahsızlanmayla birlikte dağdan inenlerle ilgili, ekonomik ve sosyal
tedbirlerin alınması.
Görüldüğü gibi PKK Liderinin talep ettiği tamamen Türkiye’de demokratikleşme sürecinin hız kazanmasına ve demokrasinin yerleşmesine dönüktür. Örgütün daha başlangıçta ortaya koyduğu ‘Bağımsız Birleşik Sosyalist Kürdistan’ talebiyle en son Öcalan’ın yol haritasında ortaya koyduğu taleplerle yanyana gelemez bile.
Öcalan’ın Bir Adım daha atması Lazım
Bağımsız Birleşik Sosyalist Kürdistan gibi stratejik talebiyle çelişen diğer Kürt siyasi oluşumlara da el uzatması gerekir. Çünkü yıllarca kendilerine göre, federasyon, özerklik gibi daha alt taleplerde bulunan Kürt siyasi oluşum ve aydınlarını reformist hatta kaba tabirle ‘TIRŞIKÇI’ diye suçlamışlardı. Bugün savunulan talepler, hemen hemen bir zamanlar suçladıkları Kürt partilerinin savundukları ile çakışık hatta bazen daga geridir de. Bu yaklaşımla yıllardır PKK’ye gönül veren Kürtler bu psikoloji ile şekil kazandı ve hala böyle bir psikolojik yaklaşım mevcuttur.Tabanda PKK dışındaki Kürt siyasi oluşumların liderlerine, yöneticilerine argo söylemler ortaya konuluyor. Bu yanlış bir yaklaşım. Aynı şekilde başka Kürt siyasi oluşumlarına sempati duyan Kürtler de PKK’li liderlere, yöneticilere kaba yaklaşımda bulunmaları yanlıştır. Sosyal medyada bunu sıkça yapan Kürtler vardır. Bu, üzücü bir durumdur. Zira böylesi yaklaşımlar sadece Kürtlere düşmanca siyaseti geliştirenlere fayda getirecektir. Elbette eleştiri olacak, olmalıdır da. Yapıcı ve gelişmeyi, büyümeyi bağrında taşıyan eleştiriler olmalıdır. Türkiyelileşme politikalarıyla Türk sol hareketine el uzatılıyorsa Demokratik Kürdistanileşme politikalarıyla da PKK dışındaki Kürt siyasi oluşumlara ve aydınlara da el uzatılmalıdır, diye düşünüyoruz. İnancım o ki, eğer Öcalan böyle bir adım atarsa Çifte Çözüm Süreci yaşanmış olur. Saygıyla…
Not:Gökhan Çalı’ın “Kürt Siyasal Hareketinde Devrimci Doğu Kültür Ocakları Deneyimi” adlı yüksek lisans tezinden yararlandım.