Toplum ahlakı ve Z kuşağı
Ahlaksızın ahlak, haksızın hak, zalimin merhamet dersi vermeye çalıştığı günlere geldik, diyor İbrahim Tenekeci.
Günümüz toplumunda ahlak kurallarının yıkıldığı ve önemsenmediğini bariz bir şekilde görüyoruz.
Ahlakın göreceli olduğunu, coğrafyadan coğrafyaya geleneklere, göreneklere ve adetlere göre değiştiği kabul edilir bir gerçektir.
Bu yüzden genelleme yaparak ahlakın bütününü eleştirmem doğru olmaz diye düşünüyorum.
Ülkemizdeki toplumsal ahlakın bile yöreden yöreye değiştiğini Ege’de farklı Güney doğu’da farklı olduğu kanaatindeyim. İzmir’de gayet normalize edilen bir görüş, davranış; Mardin’de garipsenebilir, yargılanabilir ve hor görünebilir.
Çok sevdiğim bir felsefe öğretmenim ahlakı şöyle tanımlıyor; Toplumun iyiyi ve kötüyü ayırt etmesidir.
Bu konuyu biraz daha açacak olursam, kime göre iyi ve kötü derim. Bana iyi gelen başkasına kötü, bana kötü gelen başkasına iyi bir davranış olarak görünebilir. Bu yüzden öğretmenim ahlak kişiden kişiye göre değişen, doğduğu ve büyüdüğü topluma göre şekillenen bir kuramdır, der.
Peki biz gençlere göre ahlak nedir?
Öncelikle Z kuşağı tabirinin toplum tarafından kullanılması beni çok rahatsız ediyor. Bizi bir gruba ayırıyor, bir nevi ötekileştiriliyor gibi oluyor. Gerek benimsiyor gerek dışlıyorlar. Biz insanız, biz toplum veya örgüt değiliz. Ahlaki görüşlerimiz size göre biraz daha geniş olabilir, fakat bize Z kuşağı denmesi hoşuma gitmiyor. Yine bize Z kuşağı dediğiniz için sizin dilinizden konuşmak istiyorum; Bizler gençleriz ve dünyayı Y kuşağı gibi görmüyoruz. Bana göre bizler birşeylerin farkındayız ve gelişmeye açığız. Bu sözleri kullandığımda bizi biz yapan gelecek vaad ettiğimiz görüşlerimiz bizi başlı başına ahlaksız yapıyor.
Neden diğer kuşaklar gibi düşünmüyoruz? Neden sessiz kalıp herşeyi kabullenmiyor, hakkımızdan çıkıyoruz?
Bizi kötü yapan bunlarsa evet, biz kötüyüz. Fakat ahlak kurallarına daha saygılı olduğumuzu belirtmek isterim. Toplumda kimseyi küçük düşürmemeye, zorbalık yapılan insanların yanında olmaya çalışıyoruz. Kadın-Erkek şiddetine baş kaldırıyoruz. Okuyoruz, meslek ediniyoruz. Haksızlığa tahammül etmiyoruz. Bağırıyoruz! Din, dil, ırk, yönelim, cinsiyet ayrımı yapmıyoruz. Ahlak bize göre budur.
Çoğu büyüklerimiz; biz sizin yaşınızdayken büyüklerimiz eve gelince başımızı öne eğer ona hizmet ederdik, der. Aile bağlarının sadece saygı çerçevesinde olduğu ve iletişimsizliğin olduğu apaçık ortada. Biz de ebeveynlerimize gereken saygı ve sevgiyi veriyoruz.
Bir bakıma haklı haklı olduklarını düşünüyorum çünkü gördükleriyle geçirdikleri bizimkiyle bir değil. Yaşantıları bizim yaşantımız gibi değildi zamanında. Fakat burda saygı duymakla yargılamak arasında ince bir çizgi var. Bazıları Z kuşağıyla gurur duyuyor, bazıları bizden memnun değil. Bu yüzden ahlakın çok kapsamlı bir konu olduğunu, saatlerce ve satırlarca yazılabilecek durumda olduğunu görüyorum.
Aradaki fark zaman ve yaşantı. Neden bizim gibi değiller, akılları beş karış havada diyorsanız, size tek bir cevabım var;
Dünya üzerinde kuşakların birbirinden ayrışmaması, farklılaşmaması ve değişmemesi düşünülemez. Her kuşak, içinde yaşadığı çağın hem tanığı hem de şekillendiricisidir.
Dolayısıyla değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.
Editör: Kadir Üründü
Serkan
26.09.2022 / 19:00Ahlakı sorgulamanın bir amacı da insanın eylemlerinde özgür olup olmadığına bakmak olmalıdır.Örneğin Epiküros'a göre ahlaki eylemlerin amacı mutluluk ve hazdır.Kant'a göre bu durum mutluluk değil ödev olmalıdr.Ahlaki kuralları oluşturan toplum bireylerin iyi ve kötü olarak nitelendirebilen bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.Başarılı bir yazıyı ele almışsınız başarılarınızın devamını dilerim..
İlyas
26.09.2022 / 12:24Ahlakı oluşturan biz bireyleriz. Hepimiz toplumu meydana getiririz. Birimizin yaptığı hepimizi etkiler, çoğumuzun yaptığı herkesi ilgilendirir. Kuşaklar arasında farklılıkların olması de doğaldır. Çünkü az önce, biraz sonraya kaçnılmaz olarak yenilir. Yazınızı beğeniyle okuduğumu da belirtmek isterim.