Temayül!
AK Parti’nin temayül yoklamasına davetliydik. 1750’yi aşkın delegenin oy kullanacağı salonun kapasitesi 700 olunca ortaya çıkan manzara, evlere şenlik cinsinden oldu. Aynı dakikalar içinde salona giren delegelerin yarattığı izdiham ve o izdihamın ardından salona çöken havasızlık, boğucuydu.
Daha bir yıl önce ve aynı salonda, belediye başkanlıkları için yapılan temayülü hatırladım. Oradaki salon düzenini özleten bir gün geçirdim diyebilirim. Gerçi il teşkilatının olması gerekenle ilgili bir çalışmayı önceki akşam salondan paylaşılan fotoğraflardan yapıldığını görmüştüm. Ancak ne oldu da sonradan düzen değişitirildi anlayabilmiş değilim. Düzenin bozulmasında aday adayları yakınlarının da yaptığı katkıyı unutmamak gerekiyor.
Birileri aday sayısının yoğunluğunu ileri sürerek bu düzensizliği savunabilirler. Ancak o dönemde 10 ilçenin adayları ve büyük şehir adayları için aynı işlem yapılıyordu ve aynı salon bugünle eşdeğer bir yoğunluğa sahne olmuştu. Mevcut yoğunluk, yaşanan düzensizlik için bir mazeret olamaz belki ama bu düzensizliğe yol açtığını düşündüğüm feodal yapılanmamızı da her alanda mercek altına almak gerektiğinin zamanını geçirdiğimizi düşünüyorum.
Salonun içinde yaşanan yoğunluk, salonun dışındaki park sorununda da yaşandı tabi. Bizi taşıyan araca park yeri bulamadığımız için aşağı mahalleye kadar uzandık ki uzanan sadece biz değildik. Dışardaki sıkıntı, içeride nelerle karşı karşıya kalacağımızı gösteriyordu zaten.
Salona girdiğimizde dikkatimizi çeken ilk manzara, yasak olmasına rağmen yoğunluğun oy kullanma panellerine kadar ulaşmış olmasıydı.
YSK’nın aday adaylarını tanıtıcı broşür, afiş ve kartvizitlerin dağıtılması ve afişlerinin asılması” yasak oluşu hükmüne rağmen; salonun girişinden itibaren aday adayları yakınları tarafından dağıtılan binlerce afiş ve tanıtıcı broşürlerin oluşturduğu görüntü kirliliği ile birlikte ayaklar altında gezinmesi, aynı zamanda şahsiyet ve temsiliyetin de ayaklar altında ezilmesi anlamına da gelmiyor muydu?
Salonun önünü adeta mezbeleye çeviren broşürlerin yerden süpürülmesi ise, Büyükşehir Belediyesi’ne ait temizlik görevlilerine kalmıştı. Temizliği yapan ve HDP’li olduğunu sonradan öğrendiğimiz temizlik görevlisinin “Bakın, HDP’li olarak AKP’yi Mardin’den temizledik’ şeklindeki esprisi bizleri de güldürmedi değil!
Salondaki olumsuzluklar bir yana dursun katılımın yoğunluğu, parti içi demokrasinin tam gaz işlediği anlamına geliyordu ki bu durum sevindiriciydi. Seçme ve seçilme hakkı açısından olumlu bulduğumuz bu duruma karşı bir gazeteci olarak sevinirken; sosyal medyada dolaşmaya başlayan bir belge bu sevincimi kursağımda bıraktı. Genel merkezden gelen görevliler ve il başkanlığı yetkililerine de ulaştırıldığı iddia edilen belgede; beş milletvekili aday adayının ismi alt alta sıralanmış, ancak seçici delegeye de ileri demokrasinin gereği olarak bir aday adayının isminin tercih hakkı bırakılması ihmal edilmemişti. Kimi aday adayları tarafından yapıldığını düşünülen bu durum karşısında en büyük yarayı da partinin alacağını düşünüyorum. Gerek partiye ve gerekse parti teşkilatına zarar vererek töhmet altında bırakan bu davranış şeklinin kimseye fayda sağlamayacağını da belirtmek istiyorum.
Zira katılımcı on ilçe ile merkez il teşkilatının oy kullandığı temayül yoklamasının aslında genel merkez açısından belirleyiciliği çokta fazla önemsenmediğini bildiğimiz halde; buna karşın aday adayları açısından oylamaya yüklenilen ehemmiyete anlam veremediğimizi de özellikle vurgulamakta yarar görüyorum. Tabiri caizse 'denizleri geçerken, derede boğulanlar'ı da çok gördük.
Yoklamada yaşanan olumsuz koşullar bir yana dursun, mevcut aday adaylarından bir tanesini de anlatmadan geçemeyeceğim.
Buket Tunç!
Henüz yirmi dört yaşında ve listelerin açıklanacağı günden beş gün öncesinde seçilme yaşını doldurmuş olacak. Yani, Türkiye’nin en genç aday adayı. Aday adaylığı başvurusunu yapmak için gerekli olan parayı temin şekli ise çok ilginç. Üniversite öğrencisi olduğunu halen eğitimini sürdürdüğünü öğrendiğimiz Tunç, başbakanlıktan almış olduğu öğrenci bursunu hiç harcamadan biriktirmiş ve müracaat için gerekli ödemeyi de bu parayla yapmış. Buket Tunç’un bu salondaki duruşu, diğer aday adaylarından daha farklıydı. Arkasında biriken bir kalabalık ya da kenarında duran pohpohlayıcısı yoktu. Delegeler tarafından tanınmadığını ve rakip aday adayları tarafından da hiç umursanmadığını bilen genç aday adayının salondaki duruşunda da kendine has bir mütevazılık vardı.
Kimsenin fark etmediğini fark etmiş olduğumu düşünerek yazdığım bu farklı aday adayı için, salondaki keşmekeşliğin içinde rastladığım en güzel örneklerden biriydi. Sabırla biriktirdiği parayı, yürekten benimsediği bir partinin aday adaylığına veren ve bu siyasi çizgi içerisinde hayallerine koşma cesaretini gösteren genç aday adayına başarılar diliyorum. Sabır ve cesaretle donanmış olan bu tip gençlere duyduğumuz ihtiyacın farkında olmayan bir toplumsal yapımızın olduğunu düşünüyor ve farkında olmadığımız ihtiyaçlarımızı bizlere hatırlattığı için de onu yürekten kutluyorum.