diorex

TAZİYELERDE İLK BAYRAM

TAZİYELERDE İLK BAYRAM

TAZİYELERDE İLK BAYRAM
Taziyelerin ilk bayramı diye bir taziye ziyareti yoktur.sadece birinci derecedeki akrabaları taziye niyeti ile değil sadece bayramlaşma niyeti ile bayramlaşa bilirler.İlk bayramda taziye yapmak Fatiha okumak şer’an bir cevazlık yoktur.Ve yaygınlaşan ölünün.kırkı ve yıl dünümü diye bir kural yoktur Yemek yapılmaz.
Kırk Meselesi yine şafi fıkhın El beyan kitabında Kırk günden sonra beden çürümeye başlıyor kırk gün hikayesi burdan geliyor galiba.kırkı için yemek yapmak halva yapı dağıtmak bu niyette yapmak cevazlık gösterilmemiş..
Yahya bin Ebi hayr:Beyan kitabında şöyle buyurmuştur; “Taziye üç günden fazla sürmesi haramdır.” Günümüzde Taziyelerin ilk bayramı genelikle yaygınlaşmış buna şeran bir cevazlık yoktur.
Taziye :Müsibete maruz kalan kişiyi teselli etme, sabretmeye teşvik etme ve acısını hafif-
letmeye çalışma anlamlarına gelmektedir.Taziyenin terim anlamına gelince
İslâm hukuku bilginleri, anlamca birbirine yakın tanımlar yapmışlardır. Bun-
lardan bazıları şunlardır:
Hanefîler taziyeyi “yakınını kaybedenleri metanetli olmaya teşvik ve
onları teselli etmeye çalışmaktır” şeklinde tarif etmiş ve onun şiarının da
biz Allah’a aitiz ve ona döneceğiz” sözü olduğunu ifade/ اﻧﺎ واﻧﺎ اﻟﯿﮫ راﺟﻌﻮن“
etmişlerdir.
Malikiler, şu şekilde tarif etmişlerdir: “Taziye mükâfat vaadi ile
musibetzedeyi sabretmeye teşvik etmek, merhume ve yakınları için dua ve
niyazda bulunmaktır.”
Şafiîlerin tanımı şu şekildedir: “Yakını vefat edenleri sabretmeye teşvik
etmek, ona musibete karşı vaat edilen mükâfatı hatırlatmak, müsibetzedenin
tahammülsüzlük edip günahkâr olmasını engellemeye çalışmak, ölünün
bağışlanması için dua etmek ve musibetzede için niyazda bulunmaktır.”
Hanbelî mezhebine müntesip âlimler de benzer tarifler yapmışlardır.
Söz gelimi İbn Kudâme şöyle demektedir: “Taziye ile kastedilen
vefat edenin yakınlarının teselli edilmesi, haklarının gözetilmesi ve taziye
sahiplerine yakınlık gösterilmesidir
Kadının Taziye Yapması
Kadının; süslü, kokulu, şeffaf giysileri giymesi, avret yerlerinin açık
Olması ve namahrem erkeklerle bir arada bulunması gibi şerʽan yasaklanmış
davranışlardan sakınması kaydıyla, taziyede bulunmasına cevaz verilmiştir.
Abdullah b. Amr b. el-As şöyle demiştir: “Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte
bir ölüyü defnetmiştik. Defin işlemi bitince Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte
oradan ayrıldık. O, evinin kapısının karşısına varınca durdu. Karşıdan bir
kadının geldiğini gördük. Resûlullah (s.a.v.)’ın kadını tanıdığını zannettim.
Kadın yürüyünce Fâtıma (r.a) olduğunu anladık. Resûlullah (s.a.v.) ona,
‘evden neden çıktığını sordu.’ Oda ‘şu ev halkının taziyesinde bulundum’
cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): ‘Herhalde onlarla birlikte
kabristana da gittin’ dedi. Fâtıma (ra): ‘Allah korusun, gerçekten ben senin, bu
husustaki sözlerini dinlemiştim,’ dedi. Hz. Peygamber de: ‘Eğer sen onlarla birlikte oraya gitmiş olsaydın’ buyurarak bu mevzuda (çok) şiddetli tehditte
bulundu.Anlaşıldığı üzere Resûlullah (s.a.v.) kabrin ziyaretine karşı
memnuniyetsizliğini dile getirmiş ki bu da kabir ziyaretine izin verilmeden
önce olması gerekir ancak onun taziyede bulunmasına karşı çıkmamıştır.
Bu ise bir kadının başsağlığı dilemek maksadıyla komşularına veya eşe-dosta
gitmesinin meşru’ olduğunu göstermektedir. Sünnet olan; komşuların, yakın akrabaların ve dostların, yemek yapıp onu ölen kimsenin âilesine hediye etmeleridir.
Nitekim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sâbit olduğuna göre, amcasının oğlu Cafer b. Ebî Talib'in -Allah ondan râzı olsun- Mute gazvesinde savaşırken ölüm haberi kendisine ulaştığında o şöyle buyurmuştu:
‎اصْنَعُوا لِآلِ جَعْفَرٍ طَعَامًا، فَقَدْ أَتَاهُمْ مَا يَشْغَلُهُمْ. [رواه الترمذي، وحسنه ، وأبو داود، وابن ماجه، وحسنه ابن كثير، والشيخ الألباني]
“Cafer’in âilesi için yemek hazırlayın. Zirâ onları meşgul eden iş (kendilerine yemek hazırlamaktan alıkoyan Cafer’in ölüm haberi) geldi.
İmam Şâfiî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin komşularının veya yakın akrabalarının, vefat ettiği günde ve o günün gecesinde ölen kimsenin âilesi için yemek yaparak onları doyurmaları, benim hoşuma gider. Çünkü bu davranış, sünnet ve güzel bir hatıradır. Ayrıca bizden önceki ve bizden sonraki hayır sahiplerinin güzel davranışlarından birisidir.
Hanefî âlimi İbn-i Hümam -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin âile tarafından taziyeye gelenlere yemek ziyâfeti verilmesi kerih görülmüştür.Çünkü yemek ziyâfeti, sevinç ve mutluluk günlerinde meşrû görülmüştür. Keder ve hüzün günlerinde meşrû görülmemiştir. Bu sebeple bu davranış, çirkin bir bid’attır.
Mâlikî âlimi el-Hattâb -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
“Ölen kimsenin âilesinin yemek yapması ve insanları yemekte biraraya getirmesine gelince, bazı âlimler bunu kerih görmüşler ve bunu bid’at saymışlardır.Çünkü (cenaze yeri), yemek ziyâfetlerinin verildiği yer değildir

Dört mezhep imamının üzerinde ittifak ettikleri görüş; bu davranışın mekruh oluşudur. Nitekim onların görüşleri daha önce nakledilmişti. Bazı âlimler ise, bu davranışın haram olduğu görüşüne varmışlardır
FAYSAL TİMUR

Image description

Editör: Beşir Şavur

Yorum Yaz