Taraf Bertaraf Meselesi ile Bu Fitne Maya Tutmamalı
Bu Fitne Maya Tutmamalı
17 Aralık operasyonunun basit bir operasyon olmadığını, hedefteki ilk ismin küresel sermayeyi ciddi manada tedirgin eden uygulamaları ile Başbakan Erdoğan olduğunu tekrar etmeye lüzum yok. Bu Operasyonun temel öznesi, kendi kontrolleri dışında gerçekleşen her finansal hareketliliği kara para olarak tanımlayan Neoconları aylar öncesinden rahatsız eden Halk banktı. Yolsuzluk argümanları da eklenerek Ak parti hükümetine yapılan operasyonda deşifre edilen Halkbank’ın para trafiğinin, birilerince kara(para)lansa da, milletin vicdanında kısa sürede aklandığına şahit olduk.
Daha önceki açıklamalarımızda Elimize “CEMAAT ve AK Parti arasındaki ciddi kriz” yazılı bir emzik tutuşturmak suretiyle MOSSAD ve CİA’nin ABD jandarmalığında Türkiye üzerinden bölgeye muktedir olma savaşı yaşadıklarından bahsetmiş ve ülkenin geleceğini ipotek altına almak isteyen toplum mühendislerinin hem yaklaşan yerel seçimleri etkilemek, hem mevcut iktidar partisini zayıflatmak suretiyle eskiden olduğu gibi muktedir olamayan koalisyonlar üretmek, hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin seyrini değiştirmek arzusu içinde olduklarını ve bu niyetlerini tabanı bir birine yakın yerel aktörleri kullanarak gerçekleştirmek istediklerinden bahsetmiştik.
Basına sızan ve ağırlıklı olarak küresel sermayeyi rahatsız eden 3.Köprü, 3.Havalimanı, Kanalistanbul ve HES’lerinmüteahitleri veya bu projelerle ilişkili kişileri içeren 2. dalga tutuklama listesi de gösterdi ki, bu mesele “CEMAAT ve AK Parti arasındaki ciddi kriz” numarasını çoktan aşıp küresel aktörlerin büyük oyununa dönüştü.
Bölgemiz açısından değerlendirildiğinde ise, Kürt sorunu başta olmak üzere 100 yıldır kangren haline gelen bir takım sorunları hakem rolüne alışmış bazı ülkelerin inisiyatifi dışında çözmeye çalışan, Irak petrolüne uluslararası şirketlerin büyük imtiyazları olmaksızın Arap ve Kürt halkıyla beraber yön vermeye çalışan güçlü bir Türkiye istenmediği ve yakalanan toplumsal barışı bozmak suretiyle bölge insanına bir ceza verilmek istendiği ortadadır.
Milletin hissiyatlarına büyük ölçüde tercüman olmuş bir iktidarın yanı sıra manevi hizmetler yürüten bir camianın beraber çökertilmesinin, tüm İslami kesimlerin kazanımlarına zincirleme kayıp verdireceğini görmek için ise müneccim olmaya gerek yok.
Taraf ve Bertaraf Meselesi
Bu ülkenin geleceğini samimi bir şekilde düşünenlere diyecek bir sözüm olamaz ama bugünlerde uç takılan, 3-5 günlük makam ve menfaati veya şahsi gelecek hesaplarını tabanın birbiri ile barışmasına tercih eden, keskin kılıcını kardeşi için kullanmaya hazır, Anadolu ruhunu ve ümmetçiliği günübirlik tanımlayan ve geleceği iyi kavrayamayanların ağzından düşürmediği bir kelime: “Taraf Olmazsan Bertaraf Olursun”
Yukarıda ifade ettiğim gerçeklerin dışında neyin tarafı olunması gerektiğini anlamış değilim.
Pastadan mı? İhalelerden mi? Devlet kademelerinde yükselme gibi bir beklentiden mi? Kasetlerin şerrinden korunmaktan mı?
Nereden bertaraf olunur hala anlamış değilim.
İçinde olmamakla birlikte Cemaatin icraatlarını uzaktan takip eden ve olumlu bulan kimilerine göre “Derin Damar”, kimilerine göre temiz ve inançlı tarafı pamuk misali etrafına eldiven gibi dolayıp hamle gerçekleştiren, her operasyon sonrası pamuğun yıpranmasına veya tel tel dökülmesine rağmen ayakta kalmayı başaran “Demir Yumruk”, kimilerine göre partilerdeki gibi kayıtlı üyelik yerine gönüllülük esası üzerinden varlığını sürdüren cemaatin içinde imiş gibi görünen, 17 Aralık Halkbank operasyonuna cemaatin sıkıntılarını da dâhil ederek sürükleyen “Operasyonel Ekip”, kimilerine göre gönüllük esasından dolayı yeri geldiğinde grup bireyi gibi davranan, yeri geldiğinde de grupla alakası olmadığını söyleyen, yeri geldiğinde farkına varmadan sahiplenilen, yeri geldiğinde herkes kendi namına konuşur ve cemaat namına hareket edemez denen, cemaatin askeri denilmese bile “Sivil Olmayan Taraf”ın mı Tarafı olmalıyım?
Veyahut AK partiye gönül vermiş, oy vermiş ve hala bu partinin dışında herhangi bir alternatif kabul etmeyen kimilerine göre Sayın Başbakan’ın etrafında örülmüş ve toplumun her kesimini kucaklamasına, anlamasına ve ona ulaşılmasına “Mani Bir Duvar”, kimilerine göre kapasitesinin çok fevkinde “Gölgeleri Büyük İnsanlar”, kimilerine göre dün yerden yere vurmakta kalemini keskin kılıç gibi kullanan “Ayarsız Saldırgan” iken bu gün aynı kılıcı başkalarına kullanan ve göklere çıkartmakta “Ayarsız Savunucu” gibi davranan, kimilerine göre gelişmeleri iyi takip edip ciddi analiz yapması gerekirken takındıkları kibir ve şahsi şöhret kaygılarını ön planda tutarak Anadolu ruhunu birleştirmek yerine karşı tarafla paslaşarak “Ayrıştırmaya Çanak Tutan Taraf” ınmı Tarafı olmalıyım?
AB(D) de talim gördükten sonra Ortadoğu dâhil dünyanın birçok yerinde gerçekleşen operasyonların hemen ardından kurtarıcı gibi pazarlanan üst düzey rütbeli asker örneğinde olduğu gibi, iktisadi, siyasi ve dini alanda Amerikalarda mürekkep yalayıp, hatta oralarda mal mülk edinip ardından bu ülke yönetiminin etkin kademelerinde görev almak üzere gelen işin daha vahim bir tarafından mı olmalıyım?.
Bunlara taraf olup, putlaştırdıkları mal, makam ve mevkinin peşinde koşarak oynanan oyunun bir parçası olmaktansa bertaraf olmak daha şerefli bir davranış olsa gerek.
Hadisi şerif net: “Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü’min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü’min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem’in iki oğlundan hayırlısı olsun (öldüren değil)
Adı her ne konuyorsa konsun bugünlerde yaşadığımız durumun adı fitnedir ve sonuçları itibarıyla hangi şahsi bertarafa neden olursa olsun, aynı havayı soluyan kardeşlerin itidale ve bir takım kirli oyunlara alet olmamaya davet edilmesi gereken bir an.
İlla da taraf olunacaksa, Türkiye’yi, Cumhuriyet tarihi boyunca siyasi ve ekonomik açıdan en güçlü zamanını yaşatan Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşuna taraf olunur.
Fitnenin asgari zararla atlatılması için daha geniş pencereden değerlendirme yapmaya taraf olunur.
Hakkın yanında yer alarak kimden gelirse gelsin haksızlık ve usulsüzlüklerin karşısında durmaya taraf olunur.
Hep beraber secdeye eğildiğimiz, aynı camide namaz kıldığımız, aynı havayı soluduğumuz, Aynı sudan içtiğimiz, aynı bağın gülü olduğumuz cemaat mensuplarının önemsedikleri değerlere hakaret edilmemesi gerektiğine taraf olunur.
Başbakan’ı bitirmeye alet olanların, fitne devam ederde operasyonun asıl sahiplerinin başarılı olması halinde önce kendilerini, sonrada karşı cepheye oturttuklarını afiyetle bitirteceklerini, bu durumun ise, operasyonun asıl sahiplerinin zaten işine geldiğini ifade edecek bir topluluk varsa ona taraf olunur.
Başbakan’ı başkasına yedirtmeyiz diyenlerin oturduğu sıcak yerden mevzi kapıp twit atmak yerine başbakan gibi samimi olmaları gerektiğini söyleyenlere taraf olunur.
Bundan sonrası için
Yakın zamanda Türkiye’yi bekleyen 3 tane önemli seçim var.
Türkiye’de yeni bir iktidar arayışına girenler iktidarı yıpratma operasyonları yapıyor şeklindeki çalımlarla dilediklerini yapmak isteyenler için oldukça münbit bir zamanlama…
Küresel aktörlerin bu veya buna benzer operasyon denemeleri önümüzdeki hafta/günlerde de devam edebilir.
Operasyonlar devam ettiği sürece Ak parti cenahından bürokraside (derin veya yüzeysel ayrımı yapılmaksızın) cemaatle ilişikli olabilecek vali, emniyet müdürü vs. değişiklikleri ile asıl tespit edilmesi gerekenler değil de cemaatin samimi bireyleri zarar görebilir.
Bu mesele Ak partinin herkesçe desteklenen haklı gerekçelerini de aşarak İslami grupların içerindeki bazı bireylerin intikam savaşına dönüşebilir.
Bu kapsamlı değişiklikler diğer kurumlara da sıçratılacak ama boşaltılan yerlere yeterli kalifiye eleman bulunamayacağından Kemalistler bundan daha iyidir dedirtilebilir.
Dün, nimetlerden başkalarının alanını ve haklarını gasp edercesine ziyadesiyle faydalananların yerini kapmak isteyen yeni fayda umucular çoğalabilir.
II. Gezi olaylarına cemaatin bireylerinin de dâhil olmasını uman ama bundan umduğunu bulamayanların deneyecekleri birkaç yol daha olabilir.
Bu fitne maya tutmamalıdır.
Maya tutması halinde müteahhitleşen mücahitler, şirketleşen cemaatler tarikatlar gibi olaya mana değil madde gözü ile bakan ve hırsa bürünen kesimler çoğalabilir ve küresel aktörlerin bundan sonraki planlarına biraz daha yaklaşıp yeni kargaşaların ortağı olabilir.
İhtimaller oldukça fazla..
O halde ülke üzerinde yapılan tüm planları altüst ederek bir an önce nefsi muhasebe yapılmalı ve kucaklaşılmalı ki yabancı istihbarat örgütlerinin bu ülke üzerinden yürüttükleri tüm hesaplar altüst olsun ve Ortadoğu güç savaşından kazançlı çıkan Türkiye olsun diyoruz.
Şahsi kanaatimde bu yönde.. Eğer birileri şahsi hesaplarını bozar endişesi ile mani olmazsa çok geçmeden Akparti ve cemaatin aklıselim insanları bir araya gelecek ve bu hesapları altüst edecektir.
Benim gibi ömründe zaman gazetesi abonesi olmamış, bizim mahalleden bazı dostların yaptığı şekliyle derslerine hummalı bir şekilde katıldıktan hemen sonra düşman kesilmektense bu derslere de (maddi ve manevi bir beklentisi olmadığı için) hiç katılmamış birisi olarak böyle bir birlikteliğe sevineceğimi saklama gereği de duymuyorum.
Birilerinin dostluğunu kaybetmek mi? Fitneyi söndürmek adına Rabbul Aleminin rızasını kazanmak bütün cemaatlerin, tarikatların, bürokrasinin, partilerin, rızasını kazanmaktan evladır. Bize dost olarak Allah yeter.
2014 yılına Sağlıcakla girin.
USTAD 30.12.2013