Suriye’den Bütün Dünyaya Sessiz Haykırışlar
Bu bir çaresizliğin sesidir. Kulağı sağır, gözü kör dünyaya karşı yapılmış sessiz bir haykırıştır.
Bu, milyonlarca Suriyeli çocuğun, genç kızın, annenin ve babanın karşılıksız isyanıdır.
Bu kanayan, bu kanatan haykırış bana, sana, ona herkese yapılmıştır.
***
“Suriyeli çocuğun haykırışı”
Ben Suriyeli bir çocuğum. Mohammad Ali adım.
Oniki yaşındayım. Bir ateş coğrafyasının içinde açmışım gözlerimi. Doğdum doğalı güzel gün görmedim, gülmedi yüzüm. Sefalet, kan, gözyaşı döşeli yollardan yürüdüm hayatı adım adım. Bır sabah ilk topumla sokağa indiğimde ben de yandım. Bir bombanın alevinde kaybettim oynayamadığım ilk topumu ve topa vuramayan ayağımı. İçeriye attım kendimi. Kardeşim dedim, anne gel diye ağladım. Ses vermedi kimse bana.
Dışarda topum ve ayağım kaldı, içerde yıkılan evimizin altında annem ve kardeşim.
Bir topu, bir ayağı, bir kardeşi çok gördü bana yeryüzünün zalimleri. Sokağımdan, mahallemden, yurdumdan uzaklaştım. Hep acıya düştü sonra payım. Ben Mohammad Ali, Suriyeli. Bütün dünya çocukları gibi yaşamak benim de hakkım.
***
“Suriyeli annenin haykırışı”
Ben Suriyeli bir anneyim. Amar adım. Doğduğumda yüzüm aya benzediği için vermiş bu adı bana babam.
Bir gece uçak ve bomba sesleriyle uyandım. Bir alev topu aydınlattı her yeri önce. Sonra bütün ışıklar söndü. Ateş kapladı her yanı. Dünyanın bütün sözlerinin anlatamayacağı acılarla yerimden fırladım. Kopan koluma aldırmadan “yavrum, yavrularım” diye haykırdım. Ne umutlarla dünyaya getirdiğim, acılarla büyüttüğüm, yokluklarla doyurduğum çocuklarım kana bulanmış yatağın içinde öyle cansız yatıyorlardı. Acılara beraber göğüs gerdiğimiz, dalımız dayanağımız kocam öyle sessiz öyle hareketsiz kanlı bedeniyle düşmüştü evin ortasına. Gözleri yaşlıydı hala, kimbilir geride kalanların acısıyla ölürken bile ağlıyordu daha.
Oy anam oy. Bir yalnızlık çöktü her yanıma, bir yangın yerine döndü bedenim. Kurudu gözlerim, geleceğim, hayatım. Ben yurdu, yuvası, ailesi yok edilmiş Suriyeli anne. Kırıldı hem kolum hem kanadım. Öyle yandım.
Zalimlerin, adaletsiz dünyanın ne ilk ne de son kurbanıyım.
***
“Suriyeli genç kızın haykırışı”
Ben Suriyeli bir genç kızım. Adım Aya. Zengin bir ailenin en küçük çocuğuydum. Liseyi geçen sene bitirdim. Üniversite İnşaat Mühendisliğini kazandım. Kayıt yaptım.
Okula başladım. Hafiften başlayan olaylara, huzursuzluklara rağmen okula gelip gitmeye başladım. Elbette bu sorunlar sona erer diyor, hayata toz pembe bakıyordum. Galiba aşık da oluyordum. İkinci sınıfa başladığım gün toz pembe duygularım kararmaya başladı. Okulumuz bombalandığı için kapalıydı. Aşık olduğum insan da yoktu. Askerler tarafından götürülmüş kendisinden bir daha da haber alınamamıştı.
Günlerce evden çıkmadık. Sesler, çatışmalar, bombalar her geçen gün yakınlaşıyordu. Artık burada duramayız diyordu babam. Ne genç kızlığım kalmıştı, ne okulum, ne hayallerim, ne hayattan beklentim.
Herşeyimizi bırakıp bir gece vakti, on binlerce kişiyle öylesine yalnız, öylesine amaçsız Türkiye’ye doğru yürüdük. Dokunsanız hepimiz ağlayacaktık. Aslında dokunmasanız da zaten kan ağlıyorduk.
Ben Suriyeli genç kız Aya. Biz yürüdükçe bize ait olan ne varsa uzaklaştı bizden. Evsiz kaldım, vatansız kaldım. Genç yaşımda ağardı hayatım. Bütün bunları yalnız sana şikayet edeceğim Allahım.
***
“Suriyeli babanın haykırışı”
Ben Suriyeli baba. Adım Yahya, adım Hasan, adım Yasir, adım Ammar, adım Cihat, adım Abbas.
Elimizde silahımız ve yüreğimizde imanımızla direnmeye çalıştık uçaklara, tanklara, zalim ordulara, işbirlikçi gruplara.
Her gelen uçak sesi ölümler getiriyor biliyoruz. Birazdan öleceğiz biz hissediyoruz.
Ey bu dünyanın vicdanı kalmışları size emanet ardımızda bütün bıraktıklarımız. Çocuklarımız, kadınlarımız, geleceğimiz size emanet.
Lütfen iyi bakın onlara.
***
Üzülme Suriyeli çocuk,
Allah’ın vadettiği gün geldiğinde her şeyi hesabı sorulacak inan. Kopan ayaklarının, yarım kalan oyunlarının, kardeşlerinin, annenin sorulacak hesabı.
Ağlama Suriyeli anne, yas bağlama genç kız,
Karartılan hayatlarınızın, söndürülen ocaklarınızın hesabı sorulacak. Bir gün utanacak dilsiz dünya, insanlık utanacak.
Ey Suriyeli baba,
Emanetin bizim canımızdır. Kalmasın gözün ardında. Size ailelerinizle birlikte insanca yaşamayı fazla görenler gün gelecek verecek hesabını bütün yaptıklarının. Sizin ölümleriniz üzerine kendilerine var olma senaryoları yazanlar bir gün elbet kahrolacak.
Taşıyamayacak kimse bu ağır yükü. Bombalar utanacak, namlular utanacak, yeni dünya utanacak, zulme alkış tutanlar utanacak.
Utanacak ölüm bile.
O gün gelecek.