Suriye'de Sona Doğru Yaklaşırken, İsyancı Esed ve Şovalyeleri

Bu yazıya başlarken taraflı bir yazı olduğu gerekçesi ile oldukça tereddüt geçirdim. En baştan beri görünen köye klavuz gerekmediğini biliyorduk. Suriye’de yaşanan insanlık trajedisi karşısında gözünü kapatıp sadece kendine gece yaparak aydınlık yerine karanlık saçmaya devam eden sipariş usulu ile uzaktan ahkam kesen yazar çizer takımını görünce, sınırın en yakın bir bölgesi Mardin'den gördüklerimi ve duyduklarımı paylaşma ihtiyacı hissettim.
Suriye’deki 22 ay önce başlayan dram devam ediyor. Esed güçleri, Suriye’nin büyük bölümünde hakim görünüyorsa da, iç bölgelerde ve özellikle kırsal kesimde kontrol, tamamen muhaliflere geçmiş durumda.. Halep’in kırsal kesimi, İdlib, Telabyad, Marat El Numan dahil Türkiye sınırına yakın bölgeler, Golan bölgesi ve Rif Dimaşk bölgesinde muhalifler üstünlüğü sağladı. Humus, Rastan ve Dera’nın bazı bölgelerinde çatışmalar sürmekle birlikte muhalifler üstünlük sağlamak üzere..
Bir çok şehirde kontrolü yitiren Esed, bunun karşılığını muhaliflerin ve halkın üzerine bomba yağdırmak suretiyle en acımasız bir şekilde vermekten kaçınmıyor. Hafta sonu Suriye’ye giden bir dostumun anlattıklarına göre, muhaliflerin eline geçen şehirlerin hepsinde manzara korkunç.. Camiler bombalanmış, yer altı şebekesi patlatılmış, hayati öneme sahip ne varsa Esed’in güçleri tarafından darmadağın edilmiş.. Şehirler tam bir hayalet şehir gibi..
Muhalif halk ayaklanması başladığında gücünü dağıtmak istemeyen Esed, akıllı bir hareketle Suriye’nin kuzeydoğusunu PYD güçlerine bırakmıştı. Babası Hafız Esed’in geleneğini sürdürerek Kürtlere kimlik dahil hiçbir hakkı vermeyen Esed’in bu taktiği, ilk başlarda tüm Kürt kesimlerince olumlu karşılansa da, Rasulayn’da kendisini hissetiren sancılı durum karşısında Esed’in giderayak bölge halkları arasında ciddi bir nifak sokmak istediği konuşulmaya başlandı. Özellikle Rasulayn kasabasında Esed güçlerini çok kısa bir sürede şehirden uzaklaştıran Özgür Suriye Ordusu ile PYD arasında güç kavgası, en fazla Esed’in işine gelmiş ve iç bölgelerde katliamlarını daha da arttırmıştı. Bunun farkına varan yörenin ileri gelenleri bundan dört gün önce bir araya toplanmış ve “Yüzyıllar boyunca bir arada kardeşlik ve huzur içerisinde yaşayan halkların, bu huzuru Esed’in kirli oyunlarına alet etmemesi gerektiği” kanatine varmıştı. Nitekim ertesi gün, Kürt Ulusal Konseyi SMDK’ya katıldığını resmen açıkladı.. Bunların dışında kalan bölgelerde Esed’in hakimiyetinden bahsediliyorsa da, Esed’e bağlı eski ordu birliklerinin sadece eldeki sermayeyi korumaya çalışan, bunu yaparken de halka, devlet kurumlarına hırçınca saldıran bir görüntü içerisinde olduğu bir gerçek..
Şu anki manzaraya göre Esed ve taraftarları isyancı pozisyonundadır artık..
Bütün bunlara rağmen durumdan en fazla karlı çıkma gayreti içerine giren iki devlet var ki bunlar da İsrail ve ABD.. Putin, Türkiye ziyareti sonrasında Esed ile yola devam edilemeyeceğini seslendirmeye başladı. Kanatimce Rusya hem Türkiye ile gelişen ticari ilişkilerini kopartmak istemeyecek, hem de bana ait sembolik bir söylemle “Tartus yerine Tarsus” teklifini göz ardı etmeyecektir.
Halk hareketinin başladığı sıralarda kendi elleriyle oluşturduğu Hiltoncu muhalif grupların iç muhalefete karşı etkisiz olduğunu gören Batı, Katar toplantısında oluşturulan SMDK’ya destek vererek Esed’in devrilmesi için askeri müdahaleyi dillendirmeye başladı.
Irak müdahelesinde Saddam’ın elindeki kimyasal silahları ABD yardımıyla Suriye’ye kaydırmaya çalışan İsrail, sürecin uzaması için Gazze dahil pek çok hamle yaptı. Özellikle Esed sonrası oluşacak hükümette Suriye’deki 30 civarındaki örgütü bir araya getiren el Nusra’yı bahane ederek desteğini geciktiren ABD, kamuoyunda bu örgüte karşı bir nefret oluşturmak ve Suriye’deki kimyasalların İsrail’e taşınmasını kolaylaştırmak amacıyla yüzbinlerin katliamını önemsemediğini göstermiş oldu. ABD, bir taşla iki kuş vurmak peşinde ..
Suriye çok ciddi bir sınav oldu bizler için.. Alevisi için, Sunnisi için bir sınavdı.. Kürdü ve Türkü için ayrı bir sınav oldu. Partilisi, STK’lısı için de bir sınav oldu. Medya için apayrı bir sınav oldu.. Suriye’deki olaylarda akıl tutulmasına uğrayan Türkiye’deki yazar çizer takımı ve olaya insani değil, ideolojik pencereden bakan Türk ve Kürt aydınlarının tarih önünde hesap verecekleri apayrı bir sınav oldu.
Suriye sınırındaki şehirlerde yaşayan bölge insanı, kendisine sığınan komşusunun Nusayri mi, Sünni mi, Durzi mi olduğuna bakmamıştır. Türkmen mi, Kürt mü, Arap mı, Çeçen mi olduğuna bakmamıştır. Evini açmıştır, sofrasını kurmuş ekmeğini suyunu paylaşmıştır. Bölge insanı bu sınavı alnının akıyla geçiriken, masası başında iğrenç bir şekilde ahkam kesen, yada her sabah ideolojisi gereği, kendi kabesi ilan etiği ülkelerin ajanslarından okuduğu haberlere göre ahkam kesen sözüm ona aydınlara ne oluyor Allah aşkına..! Bunların hepsi Suriye meselesinden sonra aydınlatan değil, karartan olarak anılacaktır.
Hafız Esed’in hangi tarihte ne amaçla Suriye’ye getirildiğini, hangi şartlarda İsrail ile yapılan pazarlığın ardından Suriye Devlet Başkanlığına getirilip Nusayri diye halka yutturulduğunu bilmeden olayı mezhepsel bir bakışla değerlendiren, Anadolu insanını da bu yolla bir birbirine düşürmeye çalışan zavallılar uzun yıllar konuşulacaktır.
Muhalif hareketin etnik bir endişe ile yola çıkmadığını, menfaat amaçlı olsaydı en başta kendi ırklarından bir Arap devlet başkanıyla bunun keyfini ve sefasını pekala sürebileceğini bilmesine rağmen, Şu anki halk hareketinin zalime karşı mazlumun direnişi olduğunu bilmesine rağmen etnik veya mezhepsel bir duruş sergileyenler, bu yüzden Suriye’de açlık ve sefalet içerisindeki halka yardım etmeyi bile gerek görmeyen, tıpkı İsrail gibi gözyaşı ile yoğrulmuş yüzbinlerin canı üzerinde farklı hayaller kuran kesimler bunun hayrını görmeyecek ve uzun yıllar bu utançları ile anılacaktır.
İran’da sağduyu sahibi ulema hariç, Esed’in ideolojisini ve niyetini bilmesine rağmen desteklemeye devam eden İran utanacaktır. Bununla birlikte, Sünni gelenekte olmayan bir dille İran’ı karalamayı fırsat bilip uçurumun derinleşmesine katkıda bulunanlarda düştükleri durumdan utanacaktır.
Evet.. kim ne derse desin Esed isyancının kendisidir. Bu isyancıyı dolaylı veya direkt desteklemeye veya aklamaya çalışanlar veya onun üzerinden kardeş halklar arasında ayrıştırıcı dil kullanalar bu utançlarıyla kalacaktır.
İsyancı Esed ve ekolü yargılanmalıdır. Zor durumda bıraktığı sözüm ona aydınların gözü önünde insanlık mahkemesinde ibreti alem yargılanmalıdır. Yüzbinlerin canı için yargılanmalıdır. Onbinlerce kadın ve çoçuğun canı yüzünden yargılanmalıdır. Harap ettiği şehirler, yüzyıl geri bıraktığı ülke için yargılanmalıdır. Giderayak mezhepsel bir fitne oluşturmaya çalıştığı için yargılanmalıdır. Başarısız olmuşsa da, Arap ve Kürtler arasında fitneye teşebbüsten yargılanmalıdır. İsrail ile yaptığı gizli işbirliğinden yargılanmalıdır. Müslüman komşu ülkeler arasında gerginlik oluşturduğu için yargılanmalıdır. Filistin için yargılanmalıdır. Kendi çıkarları doğrultusunda Nusayrileri tehlikeye attığı için yargılanmalıdır..
Suriye’deki dram etnik, mezhepsel olmaktan çıkmış insanlık dramına dönüşmüştür. Bu saatten sonra insanlık ve huzurun tarafında görünmemek, bölgemize sıçratılacak ateşe bir odun atmaktır biline..
Huzur ve barış dolu günler dileği ile..
USTAD 12.12.2012
CÜSsselimiON
23.12.2012 / 13:01It is easy to be brave from a safe distance. <br> Uzak bir mesafeden cesur olmak kolaydır.
CÜSsselimiON
23.12.2012 / 13:00It is easy to be brave from a safe distance. <br> Uzak bir mesafeden cesur olmak kolaydır.