Soylu’nun Mitinginde ‘Bijî Serok Erdoğan’ Sloganı

AK Parti iktidarları döneminde ikinci defa miting
Kızıltepe’de yapıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 16 Nisan Referandumu
nedeniyle katıldığı miting oldukça kalabalıktı. Bu miting kuşkusuz bazı
analizlere muhtaç. Hatırlanacağı üzere ilk miting Başbakan Recep Tayip
Erdoğan’ın katılımıyla 17 Şubat 2013’te Toplu Açılış Törenleri nedeniyle yine,
bugün Süleyman Soylu’nun mitinginin gerçekleştiği alanda yapılmış ve dönemin
başbakanı Erdoğan hatırı sayılır bir kalabalığa hitap etmişti.
Bundan bir süre önce bu meydanda HDP’li vekillerin de
katıldığı izinli Newroz mitingi düzenlenmişti.
Sönük geçen Newroz mitinginin ardından AK Partinin referandum nedeniyle
yapmış olduğu miting daha coşkulu geçti ve daha kalabalık oldu.
Soylu’nun katıldığı miting ile ilgili bazı gözlemler edindik.
Daha önce Newroz için hazırlanan otogar alanı başka başka bayraklarla
donatılırken bu kez Türkiye bayrağı ve AK Partinin bayraklarıyla kuşatılmıştı.
Dev bir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın posteri hemen dikkat çekiyordu. Ancak en
ilginci daha önce HDP’lilerin mitingleri için kullandığı sahneyi AK Parti
kullanmadı, başka bir sahne hazırlanmıştı. Fakat HDP’lilerin kullandığı konuşma
sahnesine dev bir Türkiye bayrağı asılmıştı ve bu durumun verdiği mesaj netti.
Türkiye bayrağı neredeyse alandaki herkesin elinde
bulunuyordu ve sık sık bayrak dağıtımı yapılıyordu. Bayraklar kapış kapış
kapışılıyordu. Özellikle bayrağa sahiplenme ve bu bağlamdaki ön yargının
kırılması gerçekten dikkat çeken başka önemli bir noktaydı.
Gelelim mitinge katılanların yaşları ile ilgili
gözlemlerimize. Yediden yetmişe katılımcıların olduğu gerçeği görüldü. Daha
açık bir ifadeyle kadın-erkek, her yaşta insanlar vardı. Bazı kadınlar miting
alanında kuran-ı Kerim veya yasini şerif okumaları basın mensuplarının
objektiflerine yakalandı.
Açıkça söylemek gerekirse, her yaştan insanların miting alanında
olması, halkın artık şiddet istemediğine yorumlanabilir. Nitekim kalabalığın
attığı sloganlar da bu gözlemimizi doğruluyor. Bu kuşak geleceğini bizzat
kendisi sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda örmek istiyor. Bu kuşak
bilinçlenmiş ve oy tercihini artık makul bir çerçevede yapmak istiyor. Seçimlere
siyasetin rasyonel kurallarına göre bakan bir kuşak için oy hizmet talebi,
partiler hizmet araçlarıdır. Bir zamanlar parti ve oy kavramlarına “kudsîyet”
atfeden bir anlayışın çözülmeye başlamanın ifadesidir de belki bu kuşak. Giderek
böyle bir kuşağı Kürt illerinin tümünde görmek mümkün olacaktır belki. Bu imkan
yeni siyasi partilerin kurulması adına ve demokrasi kültürünün gelişmesine de
belki yeni bir iklim oluşturacaktır.
‘Bijî Serok Erdoğan’
Miting alanında ‘Kahrolsun Pekaka’ gibi slogan da atıldı
ancak dikkatimizi çeken daha çok atılan ‘Bijî Serok Erdoğan’ sloganı oldu. Süleyman
Soylu’nun aştan, işten, sosyal yaşamın gerekliliğinden, ekonomik gelişmişlikten
bahsettiği konuşması sık sık atılan sloganlarla kesildi. Halkın çocuklarının
artık okumaları gerektiğini, sosyal yaşamın içinde yer almaları gereken bir
yaşamı istediğinin altını çiziyordu ortaya koyduğu duruşla bugün sanki.
Fakat bu durum Kürtlerin, doğal
haklarından vaz geçtiği anlamına gelmemeli bizce. Kürtler her zaman şiddet dışı
yöntemlerle değil demokratik yöntemlerle haklarını talep eder uygun bir
konjonktürde.
Bu manzarayı yaşarken bugün, daha önce bu alanda onlarca
defa izlediğim BDP, DTP, HDP mitingleri film şeridi gibi aklımdan geçiyordu.
‘Nereden Nereye?’ dedirten cinsten duygu karmaşası yaşadım bugün. Onlarca kez,
Newroz için hazırlanan sahnesine asılan dev Türkiye bayrağına baktım. Kızıltepeliler, Kızıltepe, Mardin “Tek
Bayrak”ı onaylıyordu sanki; belki de bütün “tek”ler kabullenilmişti bir “tek”
hariç.
Evet bugün Kızıltepe’de özetle manzara böyleydi ancak HDP ve
öncüllerinin yanlış politikaları, PKK’nin hendek gibi akıl almaz uygulamaları
bir netice ortaya çıkarmıştı veya bir eser. Görülüyor ki hala bu yanlış
politikalardan ders çıkarılmamış. Geçenlerde Ahmet Türk, referanduma dair
görüşlerini açıklarken, meseleyi onur ve onursuzluk kavramları üzerinde ortaya
koydu. Bu yanlış bir okuma ve hala bunda ısrar ediliyor. Kürtleri iki
kategoriye ayırarak evet diyenleri onursuz, hayır diyenleri onurlu saymak hakkı
nereden geliyor? Eğer meseleye böyle yaklaşırsanız, her iki duruş da, yani evet
de, hayır da, sistemle entegre olmaktır.
Türkiye’de yaşayan 80 milyon insan bir tercih yapacak. Oy namus değildir, bir
tercihtir. Siyasi partiler politikalarını halka anlatır ve halk da bir tercihte
bulunur. Onur, namus, haysiyet gibi psikolojik kavramlara seçmeni indirgemek ve
bu kapsamda kuşatmaya çalışmak siyaseten seçeneksiz olmak demektir.
Hayır cephesi meseleyi Erdoğan’ın yanlışları ve “diktatör”
olabileceği ihtimali üzerinde okumaya ve buna göre referandum kampanyasını
götürmeye çalışıyor. Hayır demekle eski sistemi savunmak demek oluyor ki, bu
sistemin yüz yıldan fazlası tarihinde Kürtlere hep kan ve gözyaşı nasip
olmuştur. Halbuki “Hayırcılar” kendince tezler ve doğrular üreterek bunun üzerinde
çalışmalarını götürmeleri gerekiyordu. “Rakibim yanlış yapsın” mantığı üzerinde
gitmek daha başta yanlış sonucu beraberinde getirecektir. Nitekim CHP ve
HDP’nin bulunduğu durum özetle bundan ibarettir.
Öyle anlaşılıyor ki, HDP’nin referandum sürecindeki
pozisyonu önümüzdeki süreçte sistemle entegrasyonunu daha da geliştireceği bir
stratejiye dönüşecektir. Belki de HDP’nin bu stratejisi başta Kürtlere olmak
üzere bütün 80 milyona daha yararlı olacaktır, ne diyelim. Saygıyla…
Miroveki welat parèz u older
10.04.2017 / 16:05Yaklaşık 40 yaşında bir kürdüm çok seçim gördüm ve hep hdp çizgisine oy verdim .medyada hdp çizgisindeki Parti'ye Medya'da hep karalama kampanyasına sahid oldum geçmişte buna rağmen hep hdp çizgisine verdim hdp gözümde hiç bir zaman itibar kaybetmedi taki sözde özyonetim ilan edene kadar hendek ve barikat kurana kadar bugün benim nazarimda hdp bitmiştir hdp hendek kazarak kendisini bitirmistir