Siyasette Aşiret Zamanı
Erbani aşiretlerinden biri olan Birhimkilerin seçimde oy vermek üzere grup halinde BDP’ye katılması bizi siyaseten bazı değerlendirme yapmak üzere düşündürdü. Basında çıkan haberlere göre, daha önce yine Erbani aşiretlerinden biri olan Béreşiler grup halinde AK Parti’ye katılmışlardı. Yine bir süre önce Kızıltepe merkezde yaşayan Çeçenler aynı yöntemle BDP’ye katılmıştı.
Peki bu çağdaş siyaset biliminin kuramları açısından normal bir durum mu? Kuşkusuz ki hayır. Çağdaş siyasette böyle çalışmalara hiç yer yoktur. Seçim zamanlarında Batılı ülkelerde siyasi partiler propagandalarını kitle iletişim araçları ve mitingler vs..araçlarla yaparlar. Öyle ev ev dolaşmak, aşiret liderlerine gidip oy istemek, bunun karşılığında iş sözü vermek gibi pazarlıklara hiç yer yok.
1992 seçiminde Kızıltepe’de belediye başkanı seçilen rahmetli Hamit Çelik de hatırladığım kadarıyla aşiretlerin desteğini alarak başkanlık koltuğuna oturmuştu. Ancak bu kadar zaman geçmesine rağmen hala siyasi partilerimizin aşiretleri gruplar halinde anlayışına kazandırmak ve bu bağlamda oy elde etmek doğrusu düşündürücü. Zira partilerimiz toplumsal ve kişisel özgürlükler alanını genişletmek, ülkede güçlü bir demokrasi inşa etmek adına yola çıkar ve halka bu anlamda geliştirdiği slogan ve söylemlerle giderler. Bu noktadan bakıldığında siyasal partilerin aşiretleri grup halinde bünyelerine almaları veya bu bağlamda çalışmaları demokratik bir tutum veya yöntem değildir.
Kürt toplumunun eskiye nazaran eğitim seviyesi bir hayli yükselmiş durumda. Toplumumuzda eğitimli bir tabaka mevcuttur bir başka ifadeyle. Bu şu demektir: her aşirete mensup gençlerimiz belli bir eğitimden sonra öğretmen, mühendis, doktor, avukat vs kariyer etmişlerdir. Böylesi eğitimli kesimin hala feodal zihniyetle konum almaları veya bu anlayışa kayıtsız kalmaları trajik bir durumdur.
Düzen partilerinin yukarıda açıklamaya çalışıldığı üzere “kazanayım yöntem ne olursa olsun” tarzında davranmaları bir noktada anlaşılır bir durum olabilir; ancak BDP’nin temsil ettiği siyasi anlayış ve bu çerçevede süre gelen gelenekte feodal ve aşiretçi zihniyete yaslanma emarelerini göstermesi hiçbir surette anlaşılmaz, diye düşünüyoruz. Zira PKK daha başlangıçta manifestosunda belirttiği gibi, Kürdistan’da devrimin asgari hedeflerinden bir tanesi toplumda yerli işbirlikçi, feodal ve komprador güçlerle mücadele etme, onları tasfiye etme ve daha sonra dönüştürme idi. Ve bunu da partileşme sürecinde gerçekleştirdi PKK. Nitekim Siverek’te Bucaklarla yaptığı mücadeleyle parti kuruluşu ilan edilmişti.
Gelinen noktada ise bu anlayışın legal siyasetini yapan BDP tarihsel sürece zıt düşen bir konuma gelmiş durumda. Zira hazırlanan belediye meclisi listeleri savunulan tezimizi doğrular bir içeriğe sahip. Bugüne kadar “Özgürlük Mücadelesi”nin ekseninde emeği olmayan insanların yer alması partinin tabanını da çok rahatsız etti ve aynı zamanda ilk defa belki seçmenler tepkilerini gür bir sesle dile getirdi. Hatta tepki o kadar sesli bir şekilde dile getirildi ki yıllardır, neredeyse tüm siyasi yaşamı başkanlık yapmakla geçmiş Sayın Ahmet Türk de bundan nasibini aldı. Listeleri hazırlama iddiasıyla Türk’e şu anlamda eleştiri yöneltildi:
“Ahmet Türk Kürtlerin siyasi mücadelesinde daha büyük bir liderdi. Bir belediye başkanlığına tenezzül etmemeliydi.”
Öyle anlaşılıyor ki BDP de ya stratejik ya da taktik gereği, diğer partilerin yaptıklarına benzer bir siyasi çalışmanın içine girmiş gibi. Diğer yazımda da belirttiğim gibi, Kürt siyaseti de “normalleşme” yaşıyor. Belki de normal siyaset böyleydi biz bilmiyorduk?!
Ama her ne olursa olsun Kürt siyasi hareketi modern özünü yakalamalı ve geriye doğru evrilmemeli. Değişen dünyada ve buna bağlı olarak gelişen teknoloji ile ileri dünya ile bütünleşebilecek dinamizme sahip bir Kürt toplumu mevcuttur. Son yıllarda Kürtler edebiyat, kültür ve sanat alanında yarattığı eserlerle bütün dünyaya diri olduğunu gösterdi. Kürtler adına politika yapan aktörler yüzünü ya bu diriliğe çevirecek ya da sırtını. Başka şansları ve yolları da yoktur; zira bunun sonucunda tarihe karışıp yok olma riski de var… (www.kiziltepepost.com)