Sistemden Yakınmalar

KÖŞE YAZISI

Bürokrat bir kesim arasında sistem yakınmaları bir moda haline gelmiştir. Hangi eleştiriyi güncelleştirirseniz hemen ardından sistemden yakınmalar başlar. Bu sistem yakınmaları aslında bir tembelliğin, bir umursamazlığın, bir barutu tükenmiş insanların sığındıkları bir kaledir…

Bir şeyler yapmak yerine sürekli sistemden yakınmak, beceriksizlerin timsah gözyaşlarıdır…

Hepimiz biliyoruz ki tüm toplumlarda sistemler vardır. Bu kuşkusuz bir gerçektir. Yani tüm toplumların girdisi, dönüşüm ve çıktıları, belli kurallara göre yürüyor. Bu doğrudur. Ama yine hepimiz biliyoruz ki hiç bir sistem değişmez değildir. Her toplumsal sistem ya sistem içinden ya da sistem dışından yapılan müdahalelerle değişebiliyor.

Dünyanın her yerinde değişim ve dönüşüm böyle gerçekleşir. Değişmeyen bir sistem dünya da yoktur, çünkü sonuçta sistemleri de insanlar yaratıyorlar.

Değil mi?

En basit bir eleştiri konusunu sisteme havale etmek tembellerin işidir. Pes eden insanların işidir. Direnci kalmamış insanların işidir. Barutu tükenmiş insanların işidir…

Yapabileceğimiz bir şeyi sisteme havale etmek, sistemden beslenenlerin sıkça kullandıkları bir argümandır…

Belediye görevini düzgün yapmıyor dediğiniz zaman, hemen sorun sisteme havale edilir. Neden üç tekerleklikli bisikletleri çarşıda keyfi bir biçimde çocukların sürmesine izin veriliyor dediğiniz an, devlet, polis ve eğitim sisteminden söz ediliyor. Peki, bu çocuklara trafik kuralları konusunda neden eğitim verilemez dediğiniz zaman, yine hemen sistem yakınmaları devreye giriyor…

Peki, anne baba ve sosyal çevre ne güne duruyor?

Yakınmalar tembellerin vazgeçilmez nakaratlarıdır… Bu defalarca kanıtlanmıştır…

Okula giden çocuklarımız şiddeti kutsayan çete grupları kurmuşlar. Kimisi uyuşturucu girdabına girmiş. Birbirleriyle her gün kavga ediyorlar. Çocukların veliler eğitim konusunda aktif davranmıyorlar.

Öğretmenlerimizin bu konularda yapacakları bir katkıları yok mudur?

Bakınız son dönemlerde okul kavgalarını önlemek için Eğitim Sen, muhtarlar ve bazı veliler nöbet tutuyorlar. Ne güzel. Takdir edilmesi ve desteklenmesi gereken bir etkinlik. Bu etkinliklere katılanları kutluyorum ve diğer eğitim sendikalarını katkı vermeye davet ediyorum. 

Demek ki yapabileceğimiz şeyler varmış…

Öğrencilerin babaları kahve köşelerinde okey ve kâğıt oynamakla zamanlarını geçiriyorlar. Çocuklarımız eğitimde geri kalıyorlar, gelecekleri iyi değildir dediğiniz zaman, hemen sistemden yakınmaları başlar…

Sağlık konusunda aynı argümanlara rastlamak şaşırtıcı değildir…

Adalet konusunda yine aynı argümanlara sığınmak sıradandır…

Yerel hizmetler konusu aynı tembel zihniyetle sorular geri çevrilir…

Kültürsüzlük konusunda aynı reflekslerle açıklamalara başvurulur…

Ahlak eksikliği konusunda var olan davranışlar zaten hep sistemin suçudur…

Fuhuş yapanlar, kadın satanlar sistemden şikâyet ediyor…

Uyuşturucu tüccarı yine sistemden yakınıyor.

Peki, madem durum sistemden kaynaklanıyor, o zaman siz orada ne yapıyorsunuz? Sizin hiç mi günahınız, yanlışınız yok?

Bizlere kendi beceriksizliğinizi ve güçsüzlüğünüzü kanıtlamak için mi söz konusu görevlere talip oluyorsunuz? Yoksa sizin kıbleniz sadece bireysel çıkarlar mıdır? Bireysel çıkarlar her şeyin üstünde olabilir mi? Olursa toplum ne olur?

Bundan başka bir izahat tarzı olabilir mi?

Yalınız unuttuğumuz bir şey var; sistemden yakınanlar aslında sistemin omurgasını oluşturan elemanlardır! Hiç kuşku yok ki sistem bir gün değişirse bunların rahatı bozulacak! Bunların imtiyazları elden gidecek! Çünkü sistemden yakınmalar aslında sistemin kendi psikolojik savunma mekanizmasıdır.

Sistemlerden kaynaklanan sorunlar elbette var, buna eyvallah ama bizlerden de kaynaklanan sorunlar da yok mudur? Bu soruyu bir kere olsun samimi olarak kendimize sormalıyız.

O zaman yapabileceklerimiz tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır.

Bundan emin olun.