diorex

Şimdi Kucaklaşma Zamanı

Şimdi Kucaklaşma Zamanı

Toplum olarak 7-8-9 Ekim tarihlerinde IŞİD adlı ultra-vahşet örgütünün Kobanê Kürtlerine yapacağı olası katliama dur demek için Türkiye’deki Kürtler sokağa indi. Zira IŞİD ılerliyordu, Kobaneliler kaçıyor Türkiye’ye can havliyle sığınıyordu. Çünkü dünya sessizdi; ikinci bir Halepçe mi yaşanacaktı? Kaygı buydu.

HDP’den çağrı yapıldı, öfke dolu Kürt gençleri sokağa indi. Amaç, dünyanın ve Türkiye’nin dikkatini ve duyarlılığını Kobanê’ye yöneltmekti. Kuşku yok ki, demokrasilerde her şey sandık değildi, demişti dönemin Reisi Cumhuru Abdullah Gül, Gezi Olayları esnasında. Yani kitlelerin demokratik tepkilerini sokaklarda göstermeleri meşru idi. Kürtlerin amacı da bunu yapmaktı. 

Ne var ki eylemin sınırı ve süresi belirlenmediği için, sokaklarda genellikle 14-15 yaşlarında olan gençler barikatlar kurmak, havayi fişek patlatma suretiyle ilk gün tepkiyi kısaca bu şekilde gösterdiler. Eylemlerin ikinci günü deyim yerindeyse iş zıvanadan çıktı. Artık işyerleri, bankalar, kamu kuruluşlarını binaları, alışveriş merkezleri yakıldı, yağmalandı. Bu arada HÜDA PAR ve sokaklarda eylem yapan gençler arasında çatışmalar çıktı, karşılıklı can kaybı ve maddi zararlar oldu. Toplum 90'lardaki gibi böyle bir çatışmayı ne görmek istiyor ne kaldırabilir. Taraflara düşen böylesi çatışmalardan kaçınmak. Üçüncü gün sonunda 32 insanımız ne yazık ki yaşamını kaybetti; yaklaşık olarak 400 insanımız da yaralandı ve trilyonlarca zarar…

Memleketin genel manzarası böyleydi ve ne yazık ki bu manzaranın içinde Mardin ve ilçeleri de vardı. İlçeler arasında tansiyonu en yüksek olan Kızıltepe idi. Gazeteci olarak sıcak anları takip etmeye çalıştım. Ama takip edemediğim onca şey vardı ki…

Açıkça ifade etmek gerekirse, yaşanan bu manzara beni 1990’lara götürdü. Bendeniz o zaman da gazetecilik yapıyordum. Toplum olarak en huzursuz olduğumuz dönemi yaşıyorduk. Öldürülen insanlar, yaralanan insanlar, kaçırılıp kaybettirilen insanlar ve yakılan işyerleri…Şu anda benim gibi hayatta olan çok siyasetçi ve gazeteci ve vatandaşlar var. Hepimizi öldürecek değiller ya..

Bir yandan 90’ları anımsıyordum bir yandan da yaşadığım manzarayı kaydederek analizini yapıyordum ve şu soruyu soruyordum kendime: Acaba tarih tekerrür mü edecekti? Korkunç duygular içinde gidip geliyordum…

Şimdi hayatta olup da 90’ları yaşayan insanlarımıza sesleniyorum. Hep beraber kucaklaşalım. Barış için, huzur için, özgürlük için

Ey topluma siyasi öncülük yapanlar, başta Mardin’imizin milletvekilleri

Sayın Ahmet Türk

Sayın Erol Dora
Sayın Gülser Yıldırım

Sayın Gönül Bekin Şahkulubey,

Sayın Muammer Güler

Sayın Abdurrahim Akdağ

Buluşun, bir araya gelin barış ve huzur adına ortak basın açıklaması yapın lütfen.
Ey İl ve ilçelerimizin Sivil Toplum Örgütlerinin değerli yöneticileri siz de aranızdaki sosyal mesafeyi daha da kısaltın ve barış ve huzur için bir çağrı yapın. 

Ey toplumun kanaat önderleri sizler de barış ve huzur için elinizi taşın altına koyun.

Mardin ve ilçeleri olarak barışa ve huzura biz önderlik edelim. Klişeleşmiş tabirle, ilimiz Mardin farklı inançlar ve farklı kültürler diyarıdır. Bu anlamda tarihten gelen bir hoşgörü özelliği vardır ve bunu başarılı bir şekilde günümüze taşımıştır. Bunun bozulmaması ve ileriye taşınması hepimizin görevidir. Emin olun, bunu başarmazsak, torunlarımız bizden hesap soracaktır. 

Çozüm ve Barış sürecinin ne kadar kıymetli olduğunu PKK Lideri Abdullah Öcalan son olarak yaptığı açıklama ile tarihi bir müdahalede bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da son olarak yaptığı açıklamada bu süreç için canı ortaya koyduğunu açık bir şekilde beyan etmiştir. O halde nerede bozuluyor süreç; ya da kimler bozuyor? Hep beraber bulmaya çalışalım. 

Gaziantep’teki olaya dikkat çekmek istiyorum. Halk resmen karşı karşıya geldi. Allah muhafaza, bir gün daha devam etseydi olaylar, Gaziantep’tekine benzer Kızıltepe’de de yaşanabilirdi. 
Şimdi birbirimizi kucaklama zamanı. Siyasi görüşlerimiz ne kadar farklı olursa olsun, taziyelerimi ortak yapmıyor muyuz? Siyasi anlayışımız ne olursa olsun düğünlerimizde bir araya gelmiyor muyuz? Yani tasada, kıvançta ortağız. Dahası hepimiz bir şekilde akrabayız; tıpkı Kobanêli Kürtler için de aynı zamanda akrabayız, dememiz gibi.

İnanıyorum ki bu naçizane çağrım havada kalmayacak toplumsal sorumluluk sahibi liderlerimiz vakit kaybetmeden gereken adımları atacaktır. 

Barış ve huzuru sağlamak büyüklüktür; yakıp yıkmak küçüklüktür. Kadim Mezopotamya insanına büyüklük yakışır. 

Ben kendi adıma siyasi ve ideolojik düşünceme zıt olan her kim varsa onu/onları şu anda kucaklıyorum. Şimdi kucaklaşma zamanı, eleştirme zamanı değil. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yorum Yaz