Silahlı Kavga mı, Cehalet mi?

Mardin’in Artuklu ilçesine bağlı Gökçe beldesinde yaşanan bu kanlı olay, sadece üç kişinin hayatını kaybetmesi ve 15 kişinin yaralanmasıyla değil, aynı zamanda toplumumuzun içinde bulunduğu derin cehaletle de yüzleşmemiz gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
İki aile arasında çıkan bir tartışma, nasıl oluyor da uzun namlulu silahların konuştuğu bir katliama dönüşebiliyor?
Bu sorunun cevabı, maalesef, toplumumuzun kanayan yarası olan cehalet, öfke kontrolsüzlüğü ve adaletin bireysel olarak sağlanmaya çalışılmasında yatıyor.
Silah mı Erkeklik mi?
Bir şahıs, uzun namlulu silahını alıp bir aileyi tarıyor.
Peki, bu mu erkeklik?
Bu mu cesaret?
Elinde silah olan herkes kendini bir anda "hak dağıtan" bir otorite mi sanıyor?
Silahı eline alıp tetiği çekmek kolay, ama o tetiğin ardında yatan sorumluluğu taşımak nerede?
Bu zihniyet, sadece bireyleri değil, toplumun tamamını zehirliyor.
Silah taşımak, öfkeyi kontrol edememek ve en ufak bir tartışmayı kan davasına dönüştürmek, ne yazık ki bazı kesimlerde hâlâ "güç" olarak algılanıyor. Oysa bu, güç değil, düpedüz zayıflıktır.
Silahlar Nereden?
Bu olayda bir başka acı gerçek de şu: Uzun namlulu silahlar nasıl oluyor da bu kadar kolay bir şekilde bireylerin eline geçebiliyor? Bu silahlar, düğünlerde havaya ateş açmak için mi, yoksa komşusunu taramak için mi alınıyor
Bu konuda ciddi bir denetim mekanizmasının kurulması gerekiyor. Silah ruhsatları, silah ticareti ve bireysel silahlanma konularında daha sıkı önlemler alınmadığı sürece, bu tür olayların önüne geçmek mümkün olmayacak.
Cehalet ve Öfke: Ölümcül Bir Kombinasyon
Bu olay, sadece bir kavga değil, cehaletin ve öfkenin birleştiğinde ne kadar ölümcül olabileceğinin bir göstergesi.
İnsanlar, en ufak bir tartışmada bile öfkesini kontrol edemiyor, karşısındakini dinlemek yerine silaha sarılıyor. Bu, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir hastalık.
Eğitim sistemimiz, aile yapımız ve toplumsal değerlerimiz bu tür olayların önüne geçmekte yetersiz kalıyor.
Çocuklarımıza öfke kontrolü, empati ve iletişim becerileri öğretmek yerine, "erkek adam sinirlenir, vurur" gibi saçma sapan bir anlayışı miras bırakıyoruz.
Üç Kişi Öldü, Peki Ya Sonrası?
Bu olayda üç kişi hayatını kaybetti. Peki, bu ölümlerle birlikte ne değişti?
Hiçbir şey. Ölenler geri gelmeyecek, yaralananlar belki bir ömür boyu bu travmayı taşıyacak. Aileler arasında daha derin bir düşmanlık oluşacak ve belki de bu olay, yeni bir kan davasının fitilini ateşleyecek. Bu kısır döngü, ne yazık ki, toplumumuzun bazı kesimlerinde hâlâ devam ediyor. Bu döngüyü kırmanın tek yolu, eğitim, bilinçlenme ve adaletin bireysel değil, devlet eliyle sağlanmasıdır.
Son Söz
Bu olay, sadece bir kavga değil, toplumumuzun aynasıdır. Bu aynaya baktığımızda gördüğümüz şey, cehalet, öfke ve kontrolsüz bir şiddet kültürüdür.
Eğer bu kültürü değiştirmek istiyorsak, önce birey olarak kendimizi, sonra da toplumu değiştirmek zorundayız. Aksi takdirde, bu tür haberleri okumaya ve yazmaya devam edeceğiz. Ve her seferinde, "Bu son olsun" demekle yetineceğiz. Ama ne yazık ki, hiçbir şey değişmeyecek.
Editör: Erkan Akın