Sevgili Öğretmenim;
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Mürekkep sahiplerinin, cehaleti yok etmek üzere yola revan oldukları gün bugün.
Ve bugün Türkiye Yüz Yılını inşaa, neslin geleceğini ihya edecek olan biz maarif neferlerinin kutlu günü. Bu vesileyle bu dava uğruna şehadet şerbetini içen tüm meslektaşlarımı rahmetle anarken; mesleği başında, Âdemi adam etmek için uğraşan, davayı dava edebilmeyi gerektirir inancını tüm benliğiyle yaşamaya çalışan tüm mesai arkadaşlarımın da gününü tebrik ediyorum. Görevini ifa eden ve emekliliğe ayrılanların da ellerinden öper, sağlık ve afiyet diliyorum.
İnsan ilişkilerinin git gide zayıfladığı, değerlerimizden her gün biraz daha uzaklaştığımız şu süreçte insanoğlu iyi bir terbiyeciye, eğiticiye, öğreticiye ihtiyaç duyar. Bu eğitici öğretmendir. Yani ben, sen ve kısaca hepimiziz.
Sevgili Öğretmenim;
Biliyoruz ki Türkiye Yüz Yılının inşaası; çalışkan, azimli, gayretli ve işini seven değerli eğitimcilerle mümkündür. Bu aileye mensup her birinizin yetiştirdiği evlatlarımız yıkan değil ihya eden, nefret eden değil, sevgiyi ve kardeşliği daima yaymaya çalışan bir nesil olacaktır.
Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim "Oku!" emri ile başlamıştır. Bu minvalde insanlığın başöğretmeni ve en kıymetlimiz Sevgili Peygamberimizin "İlim Çin'de dahi olsa onu alınız." "İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır." sözleri bizler için en büyük ilham kaynağıdır. Bundan dolayıdır ki biz öğretmenler, üzerimizdeki ağır sorumluluğun bilinci ile hareket etmeli, mesleğimizi en güzel şekilde yerine getirmeye gayret etmeliyiz.
“40 yıl öğretmenlik yaptım, mabede nasıl girdimse sınıfa da öyle girdim.” diyen Nurettin Topçu’yu huzurlarınızda bir kez daha rahmetle anıyorum.
Söz üstadımız, İmam Gazali’nin bir sözünü hatırlatmak isterim: “Cevizin kabuğunu kırıp da özüne inemeyenler tamamını kabuk zannederler.”
Üstad Nurullah GENÇ ise “Cevizin kabuğunu kırmamız lazım derken, cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyenler dünyayı anlayamazlar. Onlar sadece kabukta yaşarlar. Kendi kabuğunu kıramayan insan, başka bir kabuğu kıracak olgunluğa da erişemez. Benliğin kabuğunu kırmanın yolu önce kendine bakmakla değil başkalarına bakmaktan geçer. Bu da kolay olmaz; büyük bir mücadeleyi, okumayı, öğrenmeyi, öğretmeyi, düşünmeyi, merak etmeyi, çabalamayı ve davayı dava edebilmeyi gerektirir demiştir.
Sevgili Öğretmenim;
Unutulmamalı ki her âdem bir âlemdir, insan olmak haddini bilmektir. O yüzden bizler bildiklerimizle mağrur olmayacak, bilmediklerimizi öğrenerek kabuğumuzu kıracağız.”
Âdemi adam etmek için uğraşacak ve öğrencilerimizin kabuklarını kırma noktasında var gücünüzle çalışacağınız.
Unutma;
-Ailenden uzak olsan da; artık senin aile bireylerin; mesai arkadaşların, öğrencilerin ve velilerindir. Hepsini sevmeye çalış ve onlarla mutlu ol.
-Anan ve baban yanında olmasa da; amirlerin, mesai arkadaşların ve velilerin hem anan, hem baban, hem de ağabeylerin ve ablaların olacaktır. Onları sevmeyi ihmal etme. Onlarla mutlu olmaya bak.
-Bugüne dek havasını soluduğun evin ve büyüdüğün memleketinden uzak olsan da; okulun en güzel yuvan, sınıfın en kutsal mekânın ve öğrencilerin en özel sevdiklerin olmalıdır. Öyle gör ve sevmeye çalış.
-Ana ocağından uzak olsan da, her bir velinin birer anne ve baba olacağını unutma. Diyaloğunu güçlü tut, işbirliğini önemse.
Son olarak;
İşini sev, işine alış, sorumluluk almaktan kaçma, severek git, severek gel okuluna...
Paydaşlarınla samimi ol,
Sorumluluk yükleyen değil, sorumluluk alan ol.
Yeise düşme, küçük problemleri büyütme, problem karşısında metin ol.
Her sorunun bir çözümü ve her zorluğun ardında bir ferahlığın olduğunu unutma.
Senin yetiştireceğin nesil önümüzdeki 50 yıl bu ülkenin gündemini belirleyen ve yönetiminde söz sahibi olan bireyler olacaktır. Ahlakı öncele, işine sıkı sarıl.
Mutluluk o kadar da uzakta değildir...
Sevgili Öğretmenim;
“Başarı bedel ister” sözü ile satırlarıma son verirken tüm camiamızın 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik eder; başarı, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Dua ile...