Sevgi ve nefrette denge
Yıllar önce “Bir şeyi çok aşırı sevmen seni kör ve sağır eder” şeklinde bir hadis okumuştum... Sonra hadisin sened açısından uydurma olduğunu öğrendim… Bir hadisin senedinin uydurma olması sözün yanlış olduğunu değil Hz. Peygambere ait olmadığını ifade eder... Maalesef uydurma kelimesi olumsuz bir çağrışım yaptığı için bir hadis ile ilgili yapılan uydurma nitelemesi söz konusu hadisin yanlış ve saçma olduğu algısına yol açmaktadır... Hâlbuki bu söz evrensel bir gerçeğe ve insan psikolojisini etkileyen faktörlere işaret etmektedir...
Kişi çoğu zaman ya sevginin ya da nefretin mahkûmudur… Bu söz sevginin gücünü gösterdiği gibi nefretin de gücünü ortaya koymaktadır… Zira bu sözün mefhumu muhalifi “bir şeyden çok nefret etmen seni kör ve sağır eder” şeklinde ifade edilebilir... Bu söz sevgi ve nefret konusunda ölçülü olmayı, ölçüyü kaçırmamayı, sevgi ve nefretin esiri olmamayı anlatmaktadır…
Bu söz Hz. Peygamberimizin şu sözü ile paralellik arz etmektedir: “Dostunu severken ölçülü sev günün birinde düşmanın olabilir, düşmanından nefret ederken de ölçülü nefret et günün birinde dostun olabilir.” (Tirmizi, Birr, 60) Aynı durum Kur’an’da da farklı ifadelerde kendini bulmaktadır: “Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe götürmesin” (Maide, 5/8) ayeti kin konusunda ölçülü olmaya vurgu yaparken, Hz. Yusuf’tan zina talebinde bulunan kadının ruh halini ifade eden “…Sevgisindeki aşırılık aklını başından aldı…” (Yusuf, 12/30) ayeti ise sevgide dengeyi ifade etmektedir…
Sevgi ve nefretteki ölçüsüzlük her iki taraf içinde kötülük arz etmektedir… Sevgi ve nefret şirazesinden çıktığında, ölçüyü aştığında patlamaya hazır iki bomba gibidir… Hz. Yakub’un Hz. Yusuf ve kardeşine gösterdiği sevgiyi kıskanan Hz. Yakub’un diğer çocukları bu sevgiyi fazla ve haksız bularak kıskanmış ve Hz. Yusuf’u öldürmeyi ya da kuyuya atmayı planlamışlardır. “…Bu şekilde yaparsak belki babamızın sevgisi/ilgisi bize döner.” (Yusuf, 12/8-9) diyerek aynı sevginin kendilerine yönelmesi için Hz. Yusuf ile ilgili kötü planlarını uygulamışlardır…
Yaşadığımız ahval bu iki ölçüye ne kadar muhtaç olduğumuzu fazlasıyla göstermektedir… Bir partiye, bir lidere, bir şeyhe, bir üstada, bir sevgiliye duyulan aşırı sevgi kişilerin gözlerini kör, kulaklarını sağır etmektedir… Sevgide aşırılık sevilen kişinin yanlışına perde gerer, öyle ki yanlışında hikmet aranır, yanlış hareketi bile doğruya yorulur… Aynı şekilde nefret ettiğimiz kişiler için de durum farklı değildir… Nefret ettiğimiz kişilerin doğruları görülmez, yanlışları abartılır, doğruları dahi yanlışa yorulur…
Sevgi ve nefret insana, hayata ve eşyaya bakışı ve bakış açısını etkileyen iki ana faktördür… Hizipçilik, partizanlık, -ci ve -culuk maalesef kişileri kör ve sağır yapmaktadır… Nefret söyleminin zirve yaptığı bu dönemde bu iki Kur’an’i ölçüye fazlasıyla muhtacız… Tek çözüm SEVGİ ve NEFRETTE ölçülü olmaktır…
Unutmayın! Kur’an, sevgi ve nefrette ölçülü olmaya davet eder… Sevgi ve nefret göze çekilen iki perde gibidir, bir ak diğeri kara… Kara perdeden bakınca ak kara, ak perdeden bakınca da kara ak görünür... Eğer bu iki Kur’an’i ölçüye uyarsak hayatımız bambaşka bir hal alır…
Unutmayın! Bizleri üzen ve hayal kırıklığına uğratan tüm sorunların temelinde sevgi ve nefrette Kur'an'i ölçülere uymamak yatmaktadır...
Editör: Kadir Üründü