Seni Seviyoruz Ey! Can Yürekli Adam -1-
Onu ilk tanıdığımda adını bile bilmiyordum; ama naif bir ses ile bağırır gibi konuşuyordu. Hitap ederken aklımın fikir değişmelerine etki ettiğini zannediyordum. Daha sonra da onu sık sık dinlemeye ve izlemeye gittiğimde; aslında o naif ses, kulağıma ve aklıma değil; yüreğime ve kalbime ağlamaklı seslerin melodisi ile resitaller dizdiğini hissetmiştim.
O, tenha ve tane tane cümleler sarf ederken; ben her birini hafızamın olurlarına işliyordum.
51 ekran Grundig bir televizyonun altındaki sehpada duran VHS bantlı Videolu kasetlerden; bazen çok hızlı konuşan ve çok bağıran hitabetçileri dinlerdik, bazen de çok heyecanlı ve derin bilgiler aktaran kişileri heyecanla izlerdik.
Konuşmalarına ve ifadelerine alkış tufanı koparırdık. “Vay be! Ne konuşmaydı” Diyerek, vatanın bize ihtiyacı olduğunu Ta! O günlerden birbirimize haykırırdık. Onun bandı takıldığında ise ahşap kürsülerimize oturur, kemani sesine kapılırdık.
Ağlamayan ama ağlar gibi konuşan ve ney dinletisine benzer sesi olan bu adamın VHS kaseti, video çalarda döndüğünde; söyledikleri yüreğimin melodilerine karışarak kalbimin ağlayan tarafında yer bulurdu kendi kendine…
Televizyon çalışmadığı veya bant dönmediği zaman, kendimizi miting alanlarında zannederek; sanki bize ihanet ediyormuş gibi TV. Kenarına birkaç yumruk salar, bandımızı öyle çalıştırırdık.
Onu Ta! O zaman sevmiştim ve Ta! O zaman yumuşak duruşlu ruhundan etkilenmiştim. Radikalliğin kol gezdiği zamanın yollarında; Ta! O zaman hızıma fren balataları bağlamıştı.
Seni Seviyorum Ey! Can Yürekli Adam
90’lı yılların ortasında Denizli de gencecik Bir üniversite öğrencisi idim. Onu MGV evlerinde kadife bir sesle; bazen ses bantlarında, bazen VHS videolarında bazen de miting alanında davanın derinsel ruhundan bahsederdir. Bir yanımda Çorumlu Fahri, karşımda Giresunlu Hüseyin, yanımda Ağrılı Muhammet Sena, kanepede oturan Amedli Şeyhmus, her seferinde bana “tu kurmanci zanî” diyen Manisalı Selim ve bize çay getiren Maraşlı Eyüp arkadaşımız vardı.
“Birileri bu kardeşlik ruhu ve davayı terk ederse bile, biz yinede buradayız ve bir yere gitmeyeceğiz.”sözleri; formatlanmamış kalbimin ve silinmemiş beynimin kırık köşelerinde durur gibi geliyor hala bende…
Bu kasetler, ruhumda oluşan ırkımın üstünlüğünü bertaraf ediyordu. Ne Türk, ne Kürt, ne Arap’tan bahsediyordu. Yüz binlerin toplandığı veda hutbesi mitinginde söylenen en son sözleri tekrar ediyordu bizlere.“Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur ve kimse, kimsenin hakkına hukukuna sirayet edemez.” Cümleleri, beni Ta! O zaman bu yola bağlamıştı.
Seni Seviyorum Ey! Can Yürekli Adam
Selam ve Dua ile kalınız.